Neighborhoods traduction Turc
490 traduction parallèle
- Change neighborhoods.
- O zaman çevreni değiştir.
It would be too uncomfortable for Dave moving into one of those neighborhoods.
Öyle komşuların arasına taşınmak Dave için çok rahatsızlık verici olur.
Then there are the neighborhoods.
Ayrıca mahallelerimiz de var.
With all neighborhoods...
Tüm mahalleler böyle...
Your record shows you've spent the past three years working in neighborhoods like ours so-called slum areas.
Bataklık bölgelerinde.
investigate the deplorable situation in this and other neighborhoods that are the breeding grounds for the Vast majority of our local crimes. Oh, that's great.
Birçok yerel suçluyu doğuran bu ve buna benzer mahallelerin üzücü koşullarını araştırıyorum.
You will stop visiting old buddies who live in neighborhoods where people ask questions.
İnsanların sorular sorduğu bir çevrede yaşayan eski dostları ziyaret etmeyi bırakacaksın.
and below the streets, neighborhoods, the squares, the Square, and through the middle the river, the Parma, which divides the two cities, the rich from the poor.
Aşağıda caddeler, mahalleler, meydanlar. Meydan ve tam ortada Parma'nın ortasından geçen zengini fakirden ayırıp iki şehri bölen nehir.
In poor neighborhoods, on weekends, as many as 110.
Haftasonları, 110'u bile buluyordur.
Mention any one of the neighborhoods, he's been there.
Aklına gelecek her yerde bulunmuş.
The points of resistance erected in some workers neighborhoods were easily annihilated by the army.
Bazı işçi mahallerinde meydana gelen direnişler ordu tarafından kolayca bastırıldı.
One of those ritzy North Side neighborhoods, huh?
Kuzey yakasının zengin muhitlerinden, ha?
Stay out of those neighborhoods... until I send you in there.
Seni göndermediğim sürece o mahallelerden uzak dur.
They're afraid... the Negroes are going to tear up their stores, burn neighborhoods... so they have this nationwide... coast-to-coast network special called "Mourn the Martyr."
İnsanlar zencilerin dükkânlarını yakacaklarından, mahallelerini yakacaklarından korkuyor. Bu yüzden tüm ulusta, ülke çapında "Şehitlere Yas Tutun" isimli program hazırlıyorlar.
True, it's not Beverly Hills... but crime breeds in these neighborhoods, Donna.
Doğru, burası Beverly Hills değil... ama suç da böyle yerlerde işlenir Donna.
When did they start busing white robbers into black neighborhoods?
Beyaz soyguncular için zenci mahallelerine ne zaman otobüs seferi koydular?
It's a shitty neighborhood, all neighborhoods are shitty, and it's not gonna change because they put a little bit of green in it!
Boktan bir komşuluk, tüm komşuluklar boktandır, ve değişmeyecek çünkü onun içine biraz yeşil koyarlar!
Yeah, he goes into all these neighborhoods.
Bütün komşu semtlere gidiyor.
They live out there in their own neighborhoods.
Onlar kendi semtlerinde oturuyorlar.
'Cause you all used to drive through our neighborhoods and shit... and go, "Oh, look at that. Isn't that terrible?"
Çünkü eskiden arabalarıyla bizim mahallelerden geçer ve "Şuna bak, ne korkunç." derlerdi.
And you mustn't be fooled by classy-looking neighborhoods.
Ve klasik görünümlü komşuluklara kanma sakın.
Sometimes your classiest-looking neighborhoods have the highest crime rates.
Bazen klasik görünümlü komşunun en yüksek suç oranına sahip olabilmesi mümkün.
Why not go to good neighborhoods?
Neden lüks semtlere gitmiyorsun?
Most people live in terrible neighborhoods.
Çoğu insanlar berbat bölgelerde otururlar.
I scoured the neighborhoods of Grosse Pointe, Grosse Pointe Woods...
Grosse Pointe civarını, Grosse Pointe ormanlarını baştan sona aradım.
Won't be much room for neighborhoods, huh?
- Mahalleler olmayacak.
These days neighborhoods just seem to be the sort of places where bad things happen.
Bu günlerde mahalleler kötü şeylerin olduğu yerler.
Police have hit a stone wall in their search for the perpetrators... and the citizens of the peace-abiding neighborhoods are up in arms
Polis yaptığı araştırmalarda taşa çarptı... ve barış isteyen vatandaşlar amansız silah sesleri ile neye uğradıklarını şaşırdılar.
One of the roughest neighborhoods in New York City.
New York'un en pis mahallelerinden.
Yeah, people ought to know if the neighborhoods are killing them.
İnsanların neden öldüklerini bilmeye hakları var.
But still it's a rare public servant who'll take on the PACs... and the lobbyists and the fat cats... and side with the American family who just want to live in safe neighborhoods... and send their kids off to safe schools.
Ama yine de bu ender kamu görevlisi, bağış partilerini, lobicileri ve para babalarını bir kanara bırakıp, Amerikan ailesinin tarafını tutabiliyor. Ki onlar sadece güvenli mekanlarda yaşamak ve çocuklarını güvenli okullara göndermek istiyorlar.
What do you do... ... besides patrolling neighborhoods looking for signs of domestic problems?
Ne yaparsınız mahallede devriye gezip aile problemlerini çözmek dışında?
We got to weed out the independents, man, make our neighborhoods safe for our kids and our bitches.
Bağımsız kim varsa temizlememiz lazım. Çocuklar ve kadınlar için mahalleyi temizlememiz lazım.
Plenty of good land, in nice neighborhoods, land that is currently being wasted on a meaningless, mindless activity engaged in...
Güzel alan, çevresi de iyi, ancak anlamsız, saçma sapan ve..
Jews move into neighborhoods, wasps move out.
Yahudiler mahalleleri içine taşımak, eşekarısı dışarı çıkarmak gibi.
What I like the most is to see houses, neighborhoods.
En sevdiğim şey gezip evleri, semtleri görmek.
Whatever scout that they have come out to these different neighborhoods... and scout out these little basketball players... and get'em to come to their school and offer them these scholarships.
Hangi yetenek avcısı olursa olsun, böyle farklı... mahallelere gelip, bu küçük basketbolcuları izleyip... sonra onları okullarına gelmeye ikna edip burs verenler...
Now they got the neighborhoods all stirred up.
Şimdi bütün buralarda atmosfer gerildi.
Romance is all around us, in our neighborhoods.
Aşk bizim bütün etrafımızda, komşularımızda.
I change neighborhoods and watch people.
Değişik semtlere gider, insanları izlerim.
Hell's Kitchen offered the kids on its streets a safety net... enjoyed by few other neighborhoods.
Cehennem Mutfağı, sokaklarındaki çocuklara... pek az mahallede rastlanabilecek bir güvenlik sunardı.
For 90 minutes, we took the game out of the prison... moved it miles beyond the locked gates and the sloping hills... of the surrounding countryside... and brought it back down to the streets of the neighborhoods we'd come from.
90 dakika boyunca maçı hapishaneden çıkarıp... kapalı kapıların... ve etraftaki tepelerin kilometrelerce ötesine taşımış... geldiğimiz mahallelerin sokaklarına götürmüştük adeta.
The policy... Is sold door to door in the poorer neighborhoods.
Poliçe... yoksul mahallelerde kapı kapı dolaşılarak satılır.
The killer knows these neighborhoods.
Katil bu civarı tanıyor.
Look, these impact statements- - they build this city office building at Hamilton Place, they're gonna destroy one of the oldest neighborhoods in Chicago.
Etki raporlarına göre yeni hizmet binasını Hamilton Place'e yapıyorlar. Chicago'nun en eski semtlerinden birini yok edecekler.
"... new city office complex, which would displace one of the city's great neighborhoods... "
Şehrin en güzel mahallelerinden birinin yerine yapılacak yeni hizmet binası kompleksi... "
"When Hamilton Place is gone, " or any of the neighborhoods like it are bought out, redevelop or simply disappear... " "... then part of this city's soul disappears as well. "
Hamilton Place yok olur ya da bunun gibi herhangi bir semt imar için kamulaştırılıp yok edilirse şehrin ruhunun bir parçası da yok olur.
He was robbed three times last year, and he wants an allocation to put more beat cops down in the neighborhoods.
Geçen sene üç kez soyuldu o civara daha çok polis atanmasını istiyor.
"And how that soul is kept alive " by the people in the neighborhoods, " in the stores, the churches, the bars,
Halk tarafından, mahallelerde, dükkânlarda, kiliselerde, barlarda, arka odalarda toplantı salonlarında ve bir şeyleri halletmek için beraberce toplandığımız herhangi bir yerde bu ruhun nasıl canlı tutulabildiğiyle alakalı. "
Driving hundreds if not thousands of miles through neighborhoods and cities and towns where people are raising families and buying homes and playing with their kids and their dogs, and... In short, living their lives.
Binlerce olmasa bile yüzlerce mil şehirlerde insanların ailelerini yetiştirdikleri ve evler satın aldıkları çocuklarıyla ve köpekleriyle oynadıkları kısacası hayatlarını yaşadıkları yerlerde dolaştık.
The police report a rise in domestic violence and burglary, and Con Ed is asking that you try to conserve electricity as several neighborhoods in the five boroughs are experiencing brownouts.
Haneye tecavüz... Pekala, siz ikiniz. Dışarı.Benim sıram.