No coffee traduction Turc
979 traduction parallèle
I can't be dashing in and out, coffee or no coffee.
Kahve olsun ya da olmasın durmadan koşuşturamam.
No coffee?
Kahve almayacak mısınız?
No, no coffee.
Hayır, kahve olmaz.
No coffee.
ama kahve içmedi.
No coffee.
Kahve yok.
I must warn you too, there's no coffee.
Sizi uyarmalıyım, kahvemiz yok.
- No, I don't want no coffee.
- Hayır, kahve de istemiyorum.
Ve no coffee.
Kahvemiz yok.
Kiss me if there's no coffee.
Kahve yoksa beni öpersin.
- No coffee and croissants?
- Sıcak bir kahveyle iki çöreği tercih ederim.
It's because you're too sleepy staying awake during the day, isn't it? No, it's not. Some kid... keeps following me around telling me that he wants some coffee.
Bu hayalet kahve içmek istediği için bütün gün beni takip etti.
We've tried to trace the origin of this wrapper in every coffee shop and grocer's within a two-kilometre radius, to no avail.
İki kilometre çaplık alandaki kahve dükkanı ve marketlerde araştırma yaparak nereden... alındığını anlamaya çalıştık. Ama bir şey bulamadık.
- No. This coffee will fix me up all right.
- Yok, bu kahve beni ayakta tutmaya yeter.
- More coffee, sir? - No, thanks.
- Biraz daha kahve alır mısınız efendim?
Now, if no one cares for more coffee, we'll all be going.
Biraz daha kahve içmek isteyen yoksa gidelim.
- Do you want some more coffee? - No. I'll have some too.
Zaman geçer, bir kilometre taşı daha eklenir nereye gittiği bilinmeyen şaşırtıcı yolculuğa.
- No, but I'll have some coffee.
- Hayır ama kahve alırım. - Ben de.
coffee, no tea.
çay yerine kahve.
Can't make no dough drinking coffee.
Kahve içerek para kazanamayız.
Oh, no, thanks. Coffee all right for you?
Yok, sağ ol.
No stale coffee.
Kahveler de öyle tatsız tuzsuz değil.
- No, just coffee, thanks.
- Hayır, sadece kahve lütfen.
I'm sorry. No more coffee.
Üzgünüm, kahvemiz kalmamış.
This time I'm making no fresh coffee, see?
Bu sefer taze kahve yapmıyorum, tamam mı?
No, I had a hamburger and coffee.
Hayır. Hamburger yiyip kahve içtim.
No, but there's a type of Englishman goes off to coffee plantations without caring whether there's any money in it or not.
Yok. Ama bu işte para olup olmadığını zerre kadar önemsemeden kahve çiftliğine giden tipte bir İngiliz var.
I'm in no hurry to finish my coffee, and not too interested in your opinion.
Kahvemi bitirmek için acelem yok, ayrıca senin düşüncenle de çok ilgilenmiyorum.
No, just coffee, Vera.
Hayır, sadece kahve, Vera.
No, but we could use some coffee.
Hayır, kahve içmeyi düşünüyorduk.
We need to get coffee to those people or no one's going to love anyone.
Şu millete kahve hazırlayalım yoksa kimse kimseyi sevmeyecek.
No, I don't want any coffee.
Hayır, artık istemiyorum.
No, I've had my coffee.
Değilim, kahvemi aldım.
No, coffee.
Kahve içmem.
No dessert, just coffee.
Tatlı istemem, sadece kahve.
No time for cream in one's coffee.
İnsanın kahvesine krema koyacak zamanı yok.
When dawns comes, you would like some hot coffee, no?
Şafal söktüğünde sıcak bir kahve iyi olurdu, değil mi?
There's no harm in coffee and cookies and a little dancing.
Kurabiyenin yanında kahve içip biraz dans etmekten zarar gelmez.
No, my mistake was letting them start in on me before I even have a cup of coffee.
Daha kahve bile içmeden.. .. odama daldılar.
No, coffee. No, strawberry!
- Kahveli değil, çilekli olsun.
Well, in the United States for the employees, you have coffee break, no?
- ABD'de kahve molası var, değil mi?
No, I'd prefer a powder I can put in my coffee.
Hayır, kahveme koyabileceğim toz hâlinde bir ilacı tercih ederim.
- No, just coffee.
Hayır, sadece kahve.
No big coffee-shops like here but roses.
Buradaki gibi cafeler yok ama güller var.
- I've no time for coffee.
- Kahve için vaktim yok.
I'm afraid you'll have to collapse. With the new commander, no more coffee breaks.
Yeni kumandanın emriyle artık kahve molası yok.
- Coffee? - No, thanks.
- Kahve ister misin?
No, I don't want any coffee.
Hayır, hiç kahve istemiyorum.
- No, I don't want any coffee, Cole.
- Hayır, istemiyorum, Cole.
- No, black coffee.
- Sade kahve.
My coffee black, two thirds of a cup, no sugar.
- Sade kahve, üçte ikisi dolu, şekersiz. - Evet, efendim.
- No, just coffee.
- Hayır, sadece kahve.
coffee 1657
coffee or tea 19
no comments 23
no comment 524
no contest 43
no complaints 60
no connection 21
no contact 82
no complications 30
no cops 96
coffee or tea 19
no comments 23
no comment 524
no contest 43
no complaints 60
no connection 21
no contact 82
no complications 30
no cops 96