No meat traduction Turc
457 traduction parallèle
We have no meat to eat... ... no hides to make tepees, no robes to make beds.
Yiyecek etimiz çadır yapacak derimiz, yatak yapacak postumuz kalmaz.
We don't need no meat.
Ete ihtiyacımız yok.
No meat!
Et istemiyorum!
We have no meat, and no fruit from the trees, and no roots.
Etimiz yok meyvemiz yok.
As a penance, you will eat no meat for three months.
Kefâret olarak üç boyunca et yemeyeceksin.
It's just, when I realized there wasn't gonna be no meat on the table, I just acted foolish for a minute.
Sadece... Masaya et götüremeyeceğimizi fark ettiğimde bir anlığına aptalca davrandım.
There's no meat in it.
İçinde hiç et yok.
No meat.
Et yok.
You know, I was thinking that I ain't supposed to do no commercials and I ain't supposed to work in no meat house.
Biliyor musun, düşünüyordum da artık reklam yapmıyorum ve et deposunda da çalışmıyorum.
For Christ's sakes, tell him we ain't got no meat to spare.
Tanrı aşkına, fazla etimiz olmadığını söyle.
My God, the man has no meat on him whatsoever.
Gerçekten bir deri bir kemiksin.
No meat, no butter.
Ne et ne de yağ var.
Well, there was no meat in there last night.
Dün gece içinde et yoktu.
No kippers, no English herringbone tweeds, no meat pies... no Rolls-Royce petrol caps... no original pressings of Hey Jude.
Tütsü yok, İngiliz kumaşı yok, etli börek yok Rolls-Royce benzin kapağı yok Hey Jude'un orjinal plağı yok.
No meat in this?
Bunda et yok mu?
No meat nor wine for Buddhism!
bu Budist'e et yada şarap yok.
- No meat, no medications, no coffee, they don't have clear bulbs, only red ones...
Et yok, ilaç yok, kahve yok. Beyaz ampul bile yok, sadece kırmızı var.
- And that means no meat.
- Bu da demektir ki et yok.
- Well, little meat, no distemper.
Açlık. - Az et, az öfke.
No, it's not the meat.
Hayır, sorun ette değil.
I no sooner enter his castle doors with a piece of meat than his starving servants try to snatch it from me.
Bu etle şatosundan içeri girer girmez aç hizmetkarları onu kapmaya çalıştılar.
Have you no stomach for honest meat?
Helal eti hazmedemiyor musunuz?
All this meat and no potatoes.
Bunca etin yanında patates yok.
Touch no meat nor drink.
Hiçbir şey içme.
No one will know I ate "monkey meat" if I don't say anything.
Ben bir şey söylemezsem kimse "maymun eti" yediğimi bilemez.
The white man has no liking for frozen fish and old meat.
Beyaz adam donmuş balık ile eski eti sevmiyor.
No, politicians are my meat!
Hayır, siyasetçiler benim malzemem!
"It is a Comanche law that no chief ever eats " unless first he sees that the pots are full of meat " in the lodges of the widows and orphans.
Tabiatımıza göre hiç bir Komançi Şef'i kabilesindeki yetimlerin ve dul kadınların karnını doyurmadan ağzına bir lokma yemek koymaz.
Old men see no further than tomorrow's meat.
Büyükler yiyeceklerin yarına biteceğini düşünüyorlar.
There is no meat!
Et yok.
There's no extra charge for the meat. Beat it.
Et için ek ücret almıyoruz.
No fowl, meat or eggs.
Tavuk, et veya yumurta yasak.
- No, that's the meat.
Oh, hayır!
We may have no money, but we won't lack meat and tobacco.
Paramız olmayabilir, ama et ve tütünümüz olacaktır.
I would like to remind the sweat room that no tinned or potted foods are allowed... except tinned fruit and baked beans without meat.
Ter odasında konserve ya da çömlek içindeki yiyecekler yasaktır konserve meyve ve fırında pişirilmiş etsiz kuru fasülye dışında.
It makes no difference, it's like having sex with canned meat. - What you muttering about?
Ne mırıldanıyorsun sen öyle?
- No, salt meat.
- Hayır, tuzlanmış et.
No'they'd sooner have to make sausage meat of me.
Kafamı kesseler geri dönmem.
But transporting the meat - that's really no fun!
Ama et taşıma, gerçekten hiç eğlenceli değil!
- No. We ate meat.
- Hayir, biz et yerdik.
No... cured at a meat-packing plant.
- Hayır bir et paketleme tesisinde.
No cattle, there ain't meat nor hides.
Sığır olmazsa et ve deri de olmaz.
That's flattering but I don't think you'll find much real meat on them. - No?
Gururum okşandı, ama sanırım seni hayal kırıklığına uratacağım.
I can't haul meat no more!
Artık et dövemem.
- No, you'll be meat stew!
Tamam mı? Neymiş? - Köprücük kemiği.
No damn meat either.
Et de yok.
- No, I try to stay away from meat.
- Hayır, etten uzak durmaya çalışıyorum.
No, I try to stay away from meat.
Hayır, etten uzak durmaya çalışıyorum.
We've got a big meeting tomorrow, so no beating the meat tonight!
Pekala millet.. Yarın büyük gün, bu gece çavuşu tokatlamak yok ona göre.
Points or no points you're dead meat.
Puan olsun olmasın... sen ölüsün.
No. Meat makes me ill, Gil.
Et midemi bozuyor, Gil.
meat 260
meatloaf 21
meatballs 41
meatball 62
meathead 25
meatlug 74
meat loaf 26
meat is murder 16
no message 40
no mercy 132
meatloaf 21
meatballs 41
meatball 62
meathead 25
meatlug 74
meat loaf 26
meat is murder 16
no message 40
no mercy 132