English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Anglais → Turc / [ N ] / No warning

No warning traduction Turc

383 traduction parallèle
Will she have no warning?
Hiç belirti göstermeyecek mi?
You're sure they've had no warning?
Haberleri olmadığından emin misiniz?
I had no warning at all.
Hiç uyarılmadım.
They just jumped me, no warning, anything.
Üzerime atladılar, ne bir uyarı ne bir şey.
SIR, WE GAVE THEM NO WARNING.
Efendim, hiçbir uyarı yapmadık.
They gave no warning, couldn't evacuate the villagers... without the children learning what was to happen.
Çocukların haberi olmadan köyü boşaltamayacakları için hiç bir uyarı yapılmamış.
There was no warning, until it plunged into the atmosphere.
Atmosfere girene kadar hiçbir uyarı yoktu.
I've had no warning of your arrival.
Geleceğinizden haberim yoktu.
It must happen in such a way that he has no warning.
Hiç beklemediği bir anda olmalı.
Gloves off, stick down, no warning. He challenged the Chiefs!
Eldiveni, sopayı attı, uyarmadı Chiefs'e meydan okudu.
No warning, closed down.
Uyarı yok, kapanış.
No warning shots, Mike. Hey.
Uyarı atışı yok, Mike.
No warning shots.
Beni dinliyor musun?
That's what the Japs did if they caught you... trying something in the camp. No warning. One night it was raining.
Kampta seni bir şey yaparken yakaladıklarında, Japonlar bunu yapardı.
- No warning.
- Geleceğini bildirmedin mi?
You can't come back after all this time, with no warning whatsoever.
Bunca zamandan sonra, böyle haber vermeden gelemezsin.
- with no warning - - She?
-... ne olduğunu anlayamadım.
My son had no warning of your laws.
Oğlum kanunlarınız hakkında uyarılmamıştı.
There was no warning
Uyarı bile yapmadan.
There's no warning light in this car.
Bu arabada flaşör falan yok.
There was no warning.
Hiçbir uyarı yoktu.
There was no warning.
Bir uyarı gelmedi.
And there was that face, watching me leave her behind with no warning.
Ama yüzü halen aklımda. Giderken, arkamdan bakan yüz. Gideceğimi bilmiyordu.
There is no warning, it is like a light switch going off.
Uyarı yok, ışığın düğmesini kapatmak gibi.
Then with no warning... everyone seeing right through me.
Sonra bir anda.. .. herkesin içimi okuması.
No warning at all?
Haber de mi gelmedi?
- No, I kept it as a warning against romance.
Hayır, romantizmden sakındırsın diye sakladım.
Yeah, but... I can't walk in on her gimpy and all like this without no... warning, can I?
Evet ama hiçbir uyarı yapmadan bu topal halimle ona yaklaşamam, değil mi?
We knew they were after you, but we had no way to send warning
Seni aradıklarını biliyorduk ama uyarmanın bir yolunu bulamadık. Dostluğunuza çok acı bir ödül oldu bu.
â ™ ªâ ™ ª â ™ ª With me bundle on me shoulder â ™ ª â ™ ª Faith, there's no one could be bolder â ™ ª â ™ ª I'm leaving dear old Ireland without warning â ™ ª
# Çıkınım sırtımda # Güvenim yerinde, yoktur daha cesuru benden # Ayrılıyorum canım vatanım İrlanda'dan kimseye söylemeksizin.
The warning alarm, sir. There was no preliminary alert.
İkaz alarmı efendim.
- No. - Lady, I'm warning you...
- Bayan, seni uyarıyorum...
We've had no warning.
Hiç haber gelmemiş.
I give you this warning because I bear no malice toward any man aboard!
Bu uyarıyı yapıyorum çünkü gemidekilerin hayatına karşı hiçbir kötü niyetim yok.
The note I found was no idle warning.
Bulduğum not boş bir uyarı değildi.
No, I was attacked without warning
Hayır, birdenbire bana saldırdı.
No! I'm warning you.
Hayır!
No, only a warning.
- Hayır. Sadece bir uyarı.
But I'm warning you, no heavy-duty stuff.
Ama seni uyarıyorum. Ağır iş yapmam.
Now, you're in a lot of trouble and I'm warning you... if you do a thing like this, I ain't gonna show you no mercy.
Başın ciddi belada ve seni uyarıyorum... eğer böyle bir şey yaparsan, sana hiç merhamet göstermem.
We have concluded it possible that a fast-rated Japanese carrier force may arrive in Hawaii with no prior warning from our intelligence service.
Japon uçak gemilerinin, istihbarat servisimizin erken uyarısı olmadan hızlı bir şekilde Havaii'ye ulaşabileceklerinin mümkün olduğuna inanıyoruz.
No, the inspector was just warning me that I had to watch my step.
Hayır, müfettiş sadece davranışlarıma dikkat etmem konusunda beni uyarıyordu.
A warning which soon will no longer matter, as this island is transformed into a battleground of naked carcasses.
Ada çıplak leşlerle dolu bir savaş alanına döndüğünde artık var olmayacak bir içgüdü.
Maybe warning shots sir. No!
- Belki uyarı atışlarıdır efendim..
- Missile warning reports no malfunction.
- Füze savaşı raporlaması bozuk değil.
No I wish. I just know it must be warning.
hayır keşke.dikkat çektiğini biliyorum.
We have no way of warning the surface.
Yüzeydekileri uyarmamızın hiç bir yolu yok.
If you go ahead, particularly, if you drop this thing with no prior warning I, for one, will have to resign my commission.
Bu planda ilerlerseniz, bu şeyi bir ön uyarı yapmadan atarsanız, şahsım adına konuşuyorum, komisyondan istifa ederim.
No, no, no. We put a warning label on it.
Üzerine uyarı etiketi koyarız.
Ain't no fire warning light.
Yangın uyarı ışığı yanmıyor.
I'll order warning beacons placed in orbit and on the surface, so no one else goes through what you did.
Yörüngeye ve yüzeye uyarı şamandıraları koydurtacağım ki, başka kimse sizin yaşadıklarınızı yaşamasın.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]