Object traduction Turc
5,612 traduction parallèle
- An erotic object?
- Erotik bir obje mi?
Famished is your most beautiful and powerful piece, but I didn't know I was the object of love.
Açlık senin en güzel ve güçlü yanın. Ama ben bir aşk konusu olduğumu bilmiyordum.
- I object.
- İtiraz ediyorum.
You can object all you like.
- İstediğiniz kadar itiraz edebilirsiniz.
This would be a good time to object.
İtiraz etmek için çok güzel bir zaman bu.
I don't like the condescension or that I'm an object of derision for you.
Beni bir alay malzemesiymiş gibi görmeniz hoşuma gitmiyor.
- Did he ever object...
- Hiç bir grubu...
A circular object...
Yuvarlak bir nesne...
An egg is a circular object, B-Dawg.
Yumurta yuvarlak bir nesne B-Dawg.
Your grandpa thought he saw an unidentified flying object in the pig pen.
Dedeniz ahırda tanımlanamayan uçan cisim gördüğünü sanmış.
On image 25, behind the left clavicle, I have a mechanical object about the size of a postage stamp.
25. bölgede, sol köprücük kemiğinin arkasında posta pulu büyüklüğünde metal bir obje var.
When I was Pharaoh, this object of power was most coveted in my kingdom.
Ben Firavunken bu objenin gücü krallığımda en çok istenen şeydi.
'Somehow, the secrets of being human are locked away inside the brain,'the most complicated, mysterious object in the universe.'
İnsan olmanın sırları, bir şekilde beynin içinde gizli evrendeki en karmaşık, en gizemli nesnede.
It seems utterly extraordinary that this actually quite unprepossessing physical object contains somebody's personality, the seat of their emotions, and it was where they experienced the world and where they held their memories.
Aslında epey itici bir fiziki nesnenin bir bireyin kişiliğini, duygularının kaynağını oluşturduğunu ve dünyayı deneyimleyip anılarını saklayan yer olduğunu düşünmek tamamen olağanüstü geliyor.
It's a magical object.
Büyülü bir nesne. Sen de bir cadısın.
If the obsessive can't have the object of his desire he'll choose to destroy it instead.
Eğer bir obsesif istediğini elde edemezse onu içten çökertmeyi seçer.
No old aunties will object to that.
Yaşlı teyzeler ona da itiraz ederler.
Drop that object, sir.
Beyefendi elinizdeki neyse bırakın.
You can object.
- Itiraz edebilirsiniz.
- Fine, I object.
- Iyi, itiraz ediyorum.
Your Honour, I must object!
- Sayın Yargıç, itiraz ediyorum!
I object to this divorce.
Bu boşanmaya itiraz ediyorum!
Has an object been removed from the shelf?
Raftan bir şey alınmış mı?
An object of unknown origin.
Kaynağı bilinmeyen bir nesne.
Sir, I need you and your team to evacuate the site until we determine the risk associated with this object.
Beyefendi, sizin ve takımınızın, biz bu nesneyle ilişkili riski belirleyene kadar alanı boşaltmanız gerekiyor.
The object's placement in fossiliferous rock formations suggests it's been here for at least 1,500 years.
Fosilli taşta yerleşik nesnesin biçimi en azından 1500 yıldır burada olduğunu gösteriyor.
I know you've found a strange object on Peruvian soil.
Peru topraklarında garip bir nesne bulduğunu biliyorum.
They heard about this object.
Nesneyi duymuşlar.
Yeah, but I didn't expect the show to get this crazy this fast all for an object you're just gonna destroy.
Evet, ama şovun bu kadar hızlı çılgınlaşmasını beklemiyordum hepsi de yok edeceğin bir nesne uğruna.
[Object shatters] Broken glass, flag on play.
- Bardak kırıldı, bayrak çekiliyor.
Do you object to our plan, Ms. Julian?
Planımıza itirazınız mı var Bayan Julian?
I object to all of this!
Tümüne itiraz ediyorum!
I object to this arbitrary use of power and request I be taken off the list.
Keyfi güç kullanmanıza itiraz ediyorum ve listeden silinmemi rica ediyorum.
Did you treat her like everyone — like an object!
Ona herkese davrandığınız gibi mi davrandınız? Bir nesne gibi!
The perimortem micro-fractures on the calcaneus bones indicate repeat blunt force trauma, probably from a flat object like a 2x4.
Topuk kemiğindeki, ölüme yakın zamanda oluşan mikro kırıklar künt travmayı tekrarlıyor....... muhtemelen 2x4 şeklinde düz bir nesne.
It's the object I used to bind the spell when I created the other side.
Öteki tarafı yarattığımda büyüyü yaparken kullandığım objeyi.
The supernatural other world is bound by an object in Snooki's backyard?
Doğaüstü öteki dünya Snooki'nin arka bahçesindeki bir nesneye mi bağlı yani?
If anybody has any objection to this union, you speak now, or forever hold your peace. I object. What?
Eğer bu birlikteliğe itirazı olan varsa ya şimdi konuşsun, ya da sonsuza kadar sussun.
An object to help us defeat Pan.
Pan'ı yenmemizi sağlayacak bir nesne.
The object I need is hidden.
Bana lazım olan nesne saklı durumda.
I vehemently... object.
Hararetle... karşıyım.
Well, yeah, Dad, the object of the game is to actually decapitate as many heartless, greedy businessmen as possible.
Evet, baba, oyunun asıl amacı kalpsiz ve açgözlü iş adamlarının olabildiğince kafasını kesmek.
In the end, some dope takes the cursed object home.
Sonunda bazı salaklar lanetli objeyi eve götürür.
We're charged with identifying the object and finding any other pieces before they do.
Nesneyi belirlemekle ve onlar bulmadan diğer parçaları bulmakla biz görevlendirildik.
This begs the question, how is such a powerful object created?
Bu da, bu denli güçlü bir cismin nasıl yaratıldığı sorusunu akla getiriyor.
Venus is the second brightest object in the night sky, after the moon.
Venüs, Ay'dan sonra gece gökyüzündeki en parlak cisimdir.
There was hemorrhaging and foreign object splinters imbedded behind his right eye.
Kanaması ve sağ gözünün arkasına koyulmuş yabancı bir nesne parçası var.
And where that didn't do the trick, the polish was roughly scraped off with a sharp object.
Ve bu numarayı uygulamadığı yerlerde cila keskin bir nesneyle kaba bir şekilde kazınmış.
An everyday object hiding in plain sight.
Görüş açısında saklanan günlük nesne.
It will work. I saw her use a similar object on a kid who went mad and killed a bunch of priests.
Benzer bir şekilde başka bir çocuğa uyguladığını gördüm.
... an object.
... bir nesnedir.