English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Anglais → Turc / [ O ] / Objectively

Objectively traduction Turc

204 traduction parallèle
Since I just simply relayed the things I've heard objectively over to you... you can figure out the subjective interpretation however you want.
Herkesin bildiği şeyleri tarafsızca sana anlattığıma göre kendi yorumunu yapabilirsin artık.
I work objectively.
Objektif olmaya çalışırım.
Well, we can talk about that quite objectively.
Evet, bunun hakkında tam bir tarafsızlıkla konuşabiliriz.
- Will you listen to me objectively?
- Kate, tarafsızca dinler misin beni?
It can only be decided objectively, in years to come, in the true perspective of history.
Ancak gelecek yıllarda tarihin bize göstereceği gerçekçi bakış açısıyla çözülebilir.
Thus in reality as it appears objectively.
Gerçek hayatta nesnel bir biçimde göründüğünü de söyleyebiliriz o zaman.
And if you can't treat it as such, coldly and objectively, 008 can replace you.
Ve ona böyle davranmazsan, serin kanlı ve objektif, 008 yerini alabilir.
I say a revolutionary state exists in Spain, objectively speaking.
Objektif olarak söylüyorum ki ; İspanya'da devrim için gerekli ortam mevcut.
Objectively speaking, you're following in the wake of the Spanish bourgeoisie.
Objektif olarak söylüyorum ki ; İspanyol burjuvazisinin yolunda ilerliyorsunuz.
- Objectively?
- Objektif olarak mı?
Because, objectively speaking, we're in the service of the bourgeoisie?
Objektif olarak konuştuğumuz için mi burjuvanın emrinde oluyoruz?
Facts are things and phenomena as they exist objectively.
Olgular, nesnel olarak var oldukları halleriyle şeyler ve görüngülerdir.
Let's consider each fact objectively.
Şimdilik her gerçeği nesnel olarak ele alalım.
" and as I was in contact with him... I am objectively guilty of being in contact with spys.
"... ve onunla temas kurduğumdan dolayı tarafsız açıdan bakılırsa casusluktan suçluyum.
"Given that the veterans of the Brigades recognise being Trotskyists and traitors, being in charge of them puts me on the same level, objectively".
"Uluslararası Tugaylar gazilerinin Troçkist ve vatan hainleri olarak tanındıkları düşünülürse tarafsız olarak bakıldığında onlardan sorumlu olmam beni de onlarla aynı konuma koyar." İmzala.
But the United States, Brazil, the church and international and national public opinion objectively demand the president and his government to accept the exchange and liberate all the political prisoners.
Fakat birleşik devletler, brezilya Kilise, ulusal ve uluslarası kamuoyu Başkanı ve hükümeti zorlarlarsa
Viewed objectively, I'm dead weight.
Ama tarafsızca bakarsak, ben bir ceset oldum bile.
"Do any of you men, as you look at it objectively, do you find any diminution in the will of the enemy to fight?"
"Siz beyler ; tamamen objektif bir gözle bakarsanız..." "... aranızda düşmanın savaşma istediğinde azalma olduğunu söyleyebilecek birisi var mı? "
I'm trying to listen objectively and it seems to me this enterprise has negatively transformed your once perfect town
Tarafsız olarak dinlemeye çalışıyorum ve bana öyle geliyor ki bu tesis bir zamanlar mükemmel olan bir kasabayı olumsuz yönde değiştirdi.
Wondering if what we're saying is objectively true, or wise without being able to specify how it can be tested
Nasıl sınanacağını belirtmeden, söylediklerimize tarafsızca bakıldığında doğru veya bilgece olduğunu nasıl kanıtlardık merak ediyorum.
When I look at it objectively... I mean, when I'm not actually working on it. I almost get the feeling that I wasn't the one who made it.
Buna bakınca, yansızca... yani aslında bunun üzerine çalışmadığımda nerdeyse bunu yapanın ben olmadığını hissediyorum.
Subjectively I'm not a spy But objectively I did the work of a spy
Subjektif olarak ben bir ajan değilim ama objektif olarak bakarsan, ben bir ajan için çalıştım.
- Yes, objectively, you're pretty.
- Evet, objektif olarak güzelsin.
- I can't see myself objectively and it's not nice to be crazy, Jakovljevic and not to be aware of that.
Ben kendimi biliyorum. Deli olup da, Jakovljevic, bunun bilincinde olmamak iyi bir şey değil.
I expect you to carry it out objectively and professionally.
Bunu objektif ve profesyonelce yapmanı bekliyorum.
- I do not. I'm saying that objectively, as a girl.
Hayır, sadece bir kızın gözünden bakıyorum.
I'm asking you to look at your career objectively.
Senden kariyerine tarafsız bir gözle bakmanı istiyorum.
Objectively.
Objektif.
Think objectively.
Objektif ol..
But since it has... I know you'll listen to the testimony objectively.
Ama madem geldi... o halde bu süreci tarafsız olarak değerlendireceğinizi biliyorum.
And when you hear the evidence objectively... you will acquit Rebecca Carlson of the charges against her.
Ve kanıtları objektif olarak değerlendirdiğinizde... Rebecca Carlson'ı beraat ettireceksiniz.
After all, how can you objectively judge your own values?
Ne de olsa kendi değerlerinizi nasıl nesnel bir şekilde yargılayabilirsiniz?
What's really terrific is that when we act in ways which might objectively seem assholish, or incredibly annoying, they don't get upset at all. They just assume it's some national characteristic.
Bir pislik gibi, ya da rahatsız edici davrandığımız zaman üzülmüyorlar üzerlerine alınmıyorlar ve ulusal bir özellik olduğunu düşünüyorlar.
The curtailment must be viewed objectively.
Engelleme operasyonu objektif olarak incelenmelidir.
But you're treating it objectively.
Bu çok iyi. Bu şekilde gidersen başarırsın.
This will give you the freedom to guide me objectively.
Bu, size bena objektif olarak kılavuzluk yapma imkanı verecek.
Objectively, it's looking like they'll hang him for his sexuality.
"Tarafsız" olarak, cinsel tercihi yüzünden asılacak gibi.
Let's take a breath and look at this calmly and objectively.
Derin bir nefes alıp sakin ve objektif bir şekilde düşünelim.
Objectively, you know... if you look at it from a really long distance... did anybody say, "Bring your kid"?
Yani objektif olarak bir bakarsak yani uzaktan bakarsak, ona çocuğu getir diyen oldu mu ha? Kimse bir şey söylemedi değil mi?
Let's look at this objectively.
Olaya tarafsız bak.
Yes, it is, but trust me, speaking objectively, that man...
- Evet, öyledir. Ama güven bana, objektif konuşmak gerekirse, o adam...
Hey, Xena... I want your honest opinion, objectively.
Dürüst ve tarafsız görüşüne ihtiyacım var.
I'm saying you need to step back and look at our situation objectively.
Sadece, birazcık geri çekilip durumumuza objektif bir gözle bakmanı söylüyorum.
- But they are, objectively.
- Ama öyleler, objektif olarak.
I don't know. It was one of the first times in my life that I looked at myself objectively and made a conscious decision to try to avoid becoming a certain type of person.
Bilmem, hayatımda ilk defa olarak... kendime tarafsız bir gözle bakıp... belli bir tarz insan olmaktan... bilinçli bir tercihle kaçınmaya çalıştığım için.
So there is no need to believe... just answer the questionnaire as objectively as possible.
Dolayısıyla bir şeylere inanmaya gerek yok... Sadece, ankete mümkün olduğunca nesnel cevap ver.
Well, now, let's look at this objectively.
Olaya tarafsız bir bakış açısıyla yaklaşalım.
You think objectively.
Tarafsız düşün.
OK, let's look at this objectively.
Bunu objektif bir şekilde değerlendirelim.
It's too soon, objectively.
Açıkçası daha çok erken.
We handle each case objectively without presupposition, regardless of race, color, creed or bubble-gum flavor. You know that.
Bu bölümde öznelliğe yer yok.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]