Of a sort traduction Turc
10,166 traduction parallèle
Relics of a sort.
Sözüm ona eski eserler.
I'm not a thorough medievalist, but it's an heraldic family symbol of some sort.
Orta çağ ilimleri uzmanı değilim fakat... hanedan ailesine ait bir çeşit sembol gibi.
Are you a scholar of some sort?
Bilgin falan mısınız?
You're a strapping sort of man all told.
Birçok erkeği cebinizden çıkarırsınız siz.
What a strange sort of man he is.
Ne kadar garip bir adam.
A sort of religion seeking a personal connection to the divine truths to that hidden knowledge.
Bir tür inanç. İlahi hakikatlerle, o gizli bilgiyle... kişisel bir bağ kurma arayışı.
I have a wicked sort of idea.
Hınzır bir fikir geldi aklıma.
You haven't got a lot of experience in this sort of thing, but you'll see.
Bu konuda çok deneyiminiz yok ama göreceksiniz.
Sort of like a... a glade.
Şey gibi ormanın ortasındaki açıklık.
Sort of... a Patsy.
Bir nevi bir kurban aslında.
Mr. Caspere sort of holds the purse strings for a lot of stuff.
Pek çok şeyin maddi kaynağı Bay Caspere'in elindedir.
He cast a worried glance me, as if he found it odd that I had any temperature at all, since I puked, morning till night, a sort of greenish bile.
Sabahtan beri ateşim olmamasına rağmen yeşilimsi bir tür safra kustuğumdan beri, sanki garip bir durum varmış gibi, bana endişeli gözlerle baktı.
A lot of people expect it to fill some sort of emotional hole, and all it really does is buy stuff.
Çoğu insan paranın içlerindeki duygusal boşluğu dolduracağını ümit ediyor. - Sadece eşya satın alırken işe yarıyor.
And I don't recommend you take that sort of tone with a Destroyer again.
Ve bu arada, Yok Edici'yle bu tonda konuşmanı önermiyorum, yine.
What sort of Destroyer helps bring a world back to life?
Nasıl bir Yok Edici, bir gezegeni hayata döndürebilir?
He had a way of, like, discovering people, and then sort of revealing them to themselves.
İnsanları keşfetmenin daha sonra da onların gerçek benliğini bulmalarını sağlayabilirdi.
Well, listen... this is an intro session, and it's really just about me getting to know you and you getting to know me - and sort of starting on a plan together.
Bak, bu giriş seansı, amacı da senin beni benim de seni tanımam ve beraber plan yapmamız için.
So, I'd want to have a partition here, right, but not a full sort of floor-to-ceiling wall, you know.
Buraya bir bölüm istiyorum ama zeminden tavana kadar duvar olmasın.
But I also wanted to sort of just share with you a little bit about what I'm doing back in Austin.
Ama ayrıca Austin'de yaptıklarımı da seninle biraz paylaşmak istiyorum.
I was gonna throw a party at my house, sort of an outreach thing.
Evimde bir parti vereceğim de, sosyal yardım gibi bir şey.
I know your sisterhood does a lot of community service, and this is just sort of a thank you.
Sizin de kardeşlik grubunuzun birçok hizmeti var ve bu bir nevi teşekkür niteliğinde.
All right, now, they're called hammer jerks, and it's sort of like a...
Adına "Balyoz vurup, çek" demişler. Uygulaması şöyle bir şey...
That's what I'm trying to engage with here is this untapped potential of yours to sort of think a little bit.
... yok etmekle tehdit ediyor. Ben de bunu anlatmaya çalışıyorum. Senin bu kullanılmayan potansiyelin beni bir nebze düşünmeye itti.
If you need a letter of recommendation, I'm sort of the mayor of this area, so I can absolutely help you.
Danışmak istediğiniz bir şey olursa yardımcı olabilirim.
Honey, I'm pretty sure that we have moved from, uh, free wheeling, sort of California vibe to more of a swinger vibe.
Buraya normal bir California hayatı yaşamaya geldik.Eş değiştime olayı için değil.
- We've been able to sort through a ton of stuff. - That sounds great.
Şuan bir çok şeyi gözden geçiriyoruz.
What sort of a deal?
Ne tür bir anlaşma?
Or some sort of artisanal juicery or a Whole fucking Foods.
Ya da taze sıkılmış meyve suyu dükkânı, Whole Foods falan gibi bir bok yapılıyor.
I have a really powerful laser gun from space... that I sort of stole from the Army, and I tried to fight on my own, and I know it was dumb, but I think there might still be time to get it to someone who...
Bende ordudan çaldığım uzaydan gelen çok güçlü bir lazer silahı var ve ben de kendi savaşımı vermek istiyorum. Aptalca biliyorum ama bence hala vaktimiz var, birilerine...
Pretty in a common sort of way.
Güzel bile denebilir hatta.
- It's sort of a run-on sentence.
- Bağlaçsız virgülsüz bir cümle gibi.
It creates a sort of silhouette.
Bir çeşit gölge yaratıyor.
Though, don't get me wrong, I mean to a normal bar, yeah, not your sort of place.
Ama yanlış anlama, normal bir bardan bahsediyorum senin tarzın mekanlardan değil.
We sort of had a fight.
Kavga ettik.
At least we know that it's a real fish factory, not some sort of a front for something.
En azından burasının gerçek bir balık fabrikası olduğunu anladık. Sahtekâr bir yer değilmiş.
I don't eat dragon'cause, uh, it's-it's not a meal for peasants, it's a meal for kings, and I'm sort of a common man.
Çünkü eti köylülere değil, krallara mahsustur. Ben de sıradan bir insanım.
I can't have people thinking that I'm some sort of a freak.
İnsanların benim hakkımda bir çeşit sapık olduğumu düşünmelerine izin veremem.
But it starts to feel like maybe it's like, Sort of like a real depression.
Ama artık verdiği his gerçek depresyonmuş gibi.
Isn't that sort of the absence of a theory?
Bu da teoriden yoksunluk değil mi?
It's sort of a weird time for me. Yeah, honestly, - I was sort of wondering about that.
- Evet, dürüst olmak gerekirse, ben de onu merak ediyordum.
I was hoping you might be persuaded to stay on one more night, as a sort of hostess.
Bir gece daha kalmak için ikna edilirsin sanıyordum. Bir çeşit ev sahibesi gibi.
~ It's a decent sort of place.
- Nezih bir yerdir. - Ne?
I was actually thinking about taking a sort of camping trip soon.
Aslında ben de yakın zamanda kamp yolculuğuna çıkmayı düşünüyordum.
Yeah, in a seventh-grade sort of way.
Evet, bir tür cennet.
Clearly, he has some sort of disorder that gives him the emotional depth of a 12-year-old girl.
Belli ki 12 yaşında bir kızın duygusal zekasına sahip olmasına sebep olan bir hastalığı var.
I've really liked hanging out with you, Sam, and I-I wanted to ask you this yesterday, but you sort of left, like, really fast, but, um, do you want to get a coffee with me sometime?
Seninle vakit geçirmek güzeldi Sam ve bunu dün sormak istedim ama biraz erken gibi geldi. Benimle bir kahve içmek ister misin?
But it's not because I'm deluded or some sort of a psycho, it's just that... I was really enjoying getting to know you. I didn't want to say something that would scare you off.
Ama bunun sebebi seni kandırmaya çalışmam ya da bir çeşit psikopat olmam değildi sadece seni tanımak çok güzeldi ve korkmana sebep olacak bir şey söylemek istemedim.
Well, they're looking for a dance crew with edge - some sort of unique special skill, and I was thinking since you have Olympic level experience -
Onlar benzersiz, özel becerileri olan bir dans ekibi arıyorlar ve Senin de olimpik düzeydeki..... deneyiminden yararlanmak istiyorum.
You could be Peter Pan, except in, like, a retirement home production sort of way.
Peter Pan olabilirsiniz, tabi huzurevi prodüktörlüğünde olan.
Do not try to... to justify this as some sort of effort To help me or save me like you're doing me a fuckin'favor.
Sakın bana yardım etmek için ya da beni kurtarmak için çaba sarf edip iyilik yapıyormuşsun gibi gösterme.
With a pen, and it was so sweet And it was sort of apologetic
Çok tatlıydı ve özür diler mahiyetteydi.
of all people 402
of all 19
of all days 33
of all things 75
of all places 76
of all the 23
of a 67
of any kind 17
of a kind 17
of anything 22
of all 19
of all days 33
of all things 75
of all places 76
of all the 23
of a 67
of any kind 17
of a kind 17
of anything 22