Others traduction Turc
34,502 traduction parallèle
Others have come before, hoping to summon the demon, but no vessel has ever been accepted until hers.
Başkaları da daha önce bunu denedi, şeytanı çağırmayı umuyorlardı, ama onunki dışında başka hiçbir beden kabul edilmedi.
We should catch up to Deb and the others.
Deb'e ve diğerlerine yetişmeliyiz.
I'll put that check with the others.
Bu çekimi diğerleriyle birlikte vereceğim.
Others think they've just been here for a very, very long time, just hibernating.
Diğerleri, buraya çok uzun zaman önce geldiğini düşünüyor. Sadece kış uykusu.
The others will be here.
Diğerleri buraya gelecek.
... Seattle police have ruled the death of billionaire entrepreneur Patrick Spring and several others an animal attack rather than a murder as was initially reported, though the nature of the animal remains undisclosed at this time.
Seattle polisi milyarder işadamı Patrick Spring ile diğer ölümlerin ilk başlarda şüphelenildiği üzere cinayet olmadığını, bir hayvan saldırısı olduğunu belirtti ancak hayvanın cinsi henüz açıklanmadı.
Where are the others?
- Diğerleri nerede?
A few others like me, though.
- Benim gibiler vardı.
Others like you?
- Senin gibiler mi?
I am a perfectly regular person, who can blend seamlessly in with others.
Başkalarıyla sorunsuz kaynaşan, tamamen sıradan bir insanım.
When you're lying, you lie to both sides, so that the others don't talk to each other, and I-I ended up trapped under so many,'cause it-it snowballed...
Kimse birbiriyle konuşmasın diye her iki tarafa da yalan atarsın ve bir sürü yalanın altında ezildim çünkü çığ gibi büyüdüler.
You're one of the others...
Diğerlerinden birisin.
It's just a little bit brighter than the others.
Diğerlerinden biraz daha parlak.
This happened for the third time, to my father whatever others say, I am not bothereai.
Bu, babama üçüncü kez oldu. Başkaları ne derse desin, rahatsız değilim.
So you can't help but infect others?
Yani yardım edemezsiniz, ama bulaşırsınız?
There's a lot of expectation that I need to fulfill because of others that are looking at me and what I'm doing.
Karşılamam gereken bir sürü beklenti var çünkü... bana ve yaptıklarıma bakan başkaları var.
I think the dish that Enrique will go down in culinary history for, above all others, is his take on mole.
Enrique'nin adını aşçılık tarihine yazdıracak... yemeklerin başında kendi tarzında yaptığı mole geliyor.
I think it's crap, because you're letting the others make money.
Bence bu saçmalık çünkü başkalarının para kazanmasına izin veriyorsun.
I make the same money as the others, but theirs is stuck to their hands.
Diğerleri gibi aynı parayı kazanıyorum... ama onlarınki ellerine sıkışmış.
So there's no alliance here, just a place to spit shit on others.
Dolayısıyla burası bir İttifak değil sadece başkalarının suratına tükürülecek bir yer.
Others would have taken revenge, but not you.
Başkası olsa intikamını almıştı ama sen yapmadın.
You had others get your revenge for you. But now you gotta show me you were in good faith, and this thing ends here.
Kendin için intikamını alacak kişilere sahiptin ancak şimdi bana iyi niyetli olduğunu göstermelisin.
But I'm not like all the others, have you forgotten what I did for you?
Diğerleri gibi satın alınmış değilim. Senin için yaptıklarımı unuttun mu?
The others are pissed off, they hoped to take his spot and Ciro's fighting to keep them together.
Başkaları da öfkeli bölgesini almayı umdular. ve Ciro onları bir arada tutmak için mücadele ediyor.
Get rid of these dogs away from me and call others.
Şartları kaldırın ve diğerini indirin.
Luckily he did not infect others. Or it would be a tragedy.
Neyse ki diğerlerine bulaştırmadı.
I know, but what about the others? They trust me. It's time to improve their lives.
Evet, ama diğerleri ne olacak Kaderleri pençemde yatıyor.
All they're doing is announcing that they play the kazoo, and then asking if others also play the kazoo.
Tek yaptıkları şey kazoo çaldıklarını söylemek ve başkalarının kazoo çalıp çalmadığını sormak.
What are we gonna tell the others?
Diğerlerine ne söyleyeceğiz?
It doesn't matter what people thought of us or if we lost track of what's important... if we weren't close to others.
İnsanların hakkımızda ne düşündüğünün bir insanla aramız iyiyse hayatta asıl önemli olanın ne olduğunu unuttuğumuzun...
They all wanted it, but I was smarter than the others.
Orayı hepsi istiyordu, fakat ben hepsinden akıllıca davrandım.
Despite the forgiveness of others, I must forgive myself, and I'm not there yet.
Başkalarının affı yerine kendimi affetmeliyim ve henüz o aşamaya gelemedim.
I'll make sure you didn't lose any others.
Diğerlerini de kaybetmene izin vermeyeceğim.
One of the girls is bloodstained, there are others in the ambulance, I'm not sure if we can cross the police perimeter.
Kızlardan birinin üzerinde kan lekesi var. Ambulansta başkaları da var. Polisin barikatını aşabilir miyiz, emin değilim.
He always got others to do his dirty work for him.
Daima kirli işlerini başkasına yaptırırdı.
Others never do.
Diğerleri hiç hatırlamıyor.
'Cause I think that helping others will make me feel like I truly belong here, you know?
Çünkü diğer kişilere yardım edince buraya ait olduğumu hissediyorum anlıyor musun?
"Knowing others is wisdom, but knowing the self is enlightenment."
Başkalarını tanımak bilgeliktir. Kendini tanımaksa aydınlanma.
I don't know how to help others as I am now.
su anki halimle digerlerine nasil yardim ederim bilmiyorum.
Look after the others.
Digerlerine göz kulak ol.
Others have not.
Diğerleri göremedi.
- than any of the others.
-... yeterince görmedin.
Where are the others?
Diğerleri nerede?
A willingness to sacrifice themselves to save others.
Başkalarını kurtarmak adına kendini feda etmeye gönüllü olmak...
- Do not tell the others.
- Bunu kimseye anlatma.
Bite her like you did the others.
Diğerlerine yaptığın gibi ısır onu.
We need to find the others, make sure they're okay.
Diğerlerini bulup iyi olup olmadıklarını öğrenmemiz gerek.
You're simply built in a different way than others.
Sadece diğerlerinden farklı bir yapın var.
Who revels in the misfortune of others.
Başkalarının talihsizliklerinden zevk alan biri.
That's why he was put in this prison, with four others.
O yüzden hapishaneye konuldu, diğer dördüyle birlikte.
We all feel like the one that's left out, the one who the others could do without.
Hepimiz dışarıda kalan kendimizmişiz gibi hissediyoruz varlığı bir şey fark ettirmeyen kişi gibi.
other 127
otherwise 2890
other than me 25
other than that 315
other than you 19
other guys 25
other stuff 32
other things 54
other hand 20
other way 57
otherwise 2890
other than me 25
other than that 315
other than you 19
other guys 25
other stuff 32
other things 54
other hand 20
other way 57
other people 123
other than 30
other guy 20
other one 18
other times 64
otherwise known as 24
other girls 16
other side 97
other than 30
other guy 20
other one 18
other times 64
otherwise known as 24
other girls 16
other side 97