Paper clips traduction Turc
106 traduction parallèle
Magazines, paper clips and some live lobsters.
Dergi, kağıt raptiyesi ve biraz canlı istakoz.
Oh, paper clips like?
Ataş gibi şeyler mi?
I spoke to my boss about your paper clips.
Ona senin ataşlarından bahsettim.
Perhaps he prefers paper clips.
Belki o ataşları tercih ediyordur.
You haven't asked me about Mr. Graydon's interest in paper clips.
Bay Graydon'un senin ataşlarına ne dediği umrunda değil ki.
I'll bring our latest paper clips to show your boss next week.
Haftaya patronuna en yeni ataşlarımızı göstereceğim.
- In paper clips?
- Ataçlarla mı?
You're not in paper clips?
San ataç işinde değil misin?
And I can smell flim-flam right down to the paper clips... you make me buy.
Pekala. Fakat şunu bir bitirelim.
You know, paper clips, plastic forks...
Anla, ataş, plastik çatal...
We were shootin'paper clips, and one of the damn fools hit me in the eye.
Lastikle birbirimize ataç sıkıyorduk, moronun biri beni gözümden vurdu.
A lorry load of paper clips arrive?
Bir kamyon dolusu tel raptiye mi geldi?
If it's more paper clips you need, more paper clips you'll get, right?
Eğer daha çok ataç istiyorsanız, size ataç alırız, değil mi?
Paper clips?
Ataç mı?
Yeah, well Rosie gets upset about paper clips these days, Lieutenant.
Evet, Rosie bu günlerde kağıt kupürler konusunda rahatsız, Komiser.
Unless there is any objection... Would you please read the short passage marked by the paper clips?
Eğer kimsenin itirazı yoksa... şuradaki kısa bölümü yüksek sesle okur musunuz?
They should be paper clips right now, or license plates.
Şimdiye dek ateş veya plaka haline gelmiş olmalıydılar.
These paper clips, more important!
Bu kağıt ataçları daha önemli.
Oh, well, I'll just go to the stationer's and pick up some paper clips while I'm at it!
Oh, peki, kırtasiyeye gidecektim zaten, hazır gitmişken birkaçtane de ataş alırım!
Animals, paper clips, television companies.
Hayvanlar, kağıt ataşları, televizyon şirketleri.
I sit around here counting paper clips.
Burada oturup raptiye sayıyorum.
All you're getting is rubber bands and paper clips?
Aldıklarının hepsi paket lastiği ve ataç mı?
Toothpicks, paper clips...
Kürdan, raptiye...
If Harper were here, he'd be able to put this Nav-Board together with two paper clips and a kiss.
Harper buradaydı, O kolay yapıyor Nav - bin ile iki kağıt kırp ve bük.
Paperwork paper clips, paper-punchers- - all these people want me to do is push paper ; nobody wants me to solve crimes.
Evrak işi, ataçlar, zımbalar. Herkes ıvır zıvırla ilgilenmemi istiyor, kimse suç çözmemi istemiyor.
Oh, gunpowder, nitroglycerin, notepads, fuses, wicks, glue, and... Paper clips. Big ones.
Barut, nitrogliserin, fitiller, sigortalar, yapıştırıcı, ve kağıt kıskançları- - Büyük boy.
I've got them making miniature black holes with paper clips and soot.
Ataçlar ve kalemlerle kara delik yapıyorum.
He took it! I use paper clips!
Ben ataç kullanıyorum!
G-got any paper clips?
Hiç kıstırgacın var mı?
Is that a chandelier made of paper clips?
Bu kıstırgaçtan yapılmış bir avize mi?
It's oppressive. Hundreds of paper clips in every conceivable color and size.
Her renkte ve boyutta yüzlerce ataç.
And I feel guilty when I take paper clips from the Watchtower.
Bende Gözetleme Kulesi'nden ataç arakladığımda suçlu hissettiydim.
We're all out of paper clips.
Evde hiç ataş kalmadı.
earrings, hair clips, glasses, shoelaces, paper clips, watches, money clip, pocket knives, food, drinks, keys, cell phone...'
Törpü, kalem toplu iğne, çengelli iğne, kolye kibrit, çakmak, kemer, kemer tokası küpeler, saç tokaları, gözlük, ayakkabı bağcıkları ataç, saat, çakı yiyecek, içecek, anahtarlar, cep telefonu.
Check in with your paper clips.
Ataçlarınızı kontrol edin.
You get the building, assets, personnel, letterhead, paper clips, all of it.
Binadan, mal varlığı, personel, antetli kağıtlar, kağıt tutacaklarına kadar hepsini.
YEAH, CODE BLUE. COULD BE ANYTHING FROM CHEST PAINS TO "LOOK WHAT I MADE OUT OF PAPER CLIPS."
Göğüs ağrısından başlayıp "Bak kağıttan ne yaptım." demeye kadar her şey olabilir.
Pushing paper clips, mostly.
Genelde evrak işleri bilirsin.
Take him for a drive and bring me back his exact weight in paper clips.
Onu gezintiye çıkarın. Dönüşte ağırlığı kadar ataç olarak göreyim.
They'd be perfect for this dank little storage room... we have in the basement where we keep the paper clips and the toaster oven.
Onu iş yerine götüreceğim yerde kağıtları koyduğumuz yerde karika duracak
I stole all those paper clips.
Ve bir sürü ataç çaldım.
I've had my men clear from the cell all pens, paper clips, and staplers.
Adamlarım, odada bulunan tüm kalem, ataç ve zımbayı aldı.
Paper clips...
Ataş...
Why don't you just go and count some paper clips, Phyllis?
Neden sadece gidip biraz ataç saymıyorsun, Phyllis?
The first year at Google they paid their staff with paper clips.
Google, ilk yılında çalışanlarına ödemeyi ataşlarla yapıyordu.
We could be selling paper clips or hamburgers or widgets. While it's not strictly forbidden, a sexual relationship between 2 consenting parties who are working together isn't just an exercise in bad judgment.
Birlikte çalışan iki grup partneri arasındaki cinsel ilişki doğrudan yasaklanmış olmasa da, katı görüşe göre, sadece bir egzersiz değildir.
You didn't order enough paper clips. Calm down.
- Yeterince ataş sipariş etmemişsin.
Of glitter glue and no paper clips. You're gay, right?
Binlerce simli yapıştırıcı var, bir tane ataş yok.
You, my friend, are not the only one Who needs paper clips.
Ataşa ihtiyacı olan tek kişi sen değilsin, dostum.
I got paper clips.
Ataçlar var.
Paper-clips?
Ataç?