Patter traduction Turc
181 traduction parallèle
The cheaper the crook, the gaudier the patter, huh?
Itin duasi kabul olsa gökten kemik yagarmis.
How I love to hear your patter Pretty little pitter-patter.
Pıtırtılarını dinlemeyi öyle severim ki Tatlı küçük pıt pıtlar
And the patter of footsie-wootsies?
Peki ya masa altından ayakla oynaşmalar falan?
Don't forget the pitty-patter.
O patır patır sesleri unutmayın.
If you'll drop this Junior League patter... we may get the conversation down where it belongs.
Bu içi boş sözleri sarf etmeyi bir kenara bırakırsan bu sohbetin özüne dönebiliriz.
I... I want to hear the pitter-patter of little feet again.
Ben o küçük ayakların çıkardığı pıtır pıtır sesleri yeniden duymak istiyorum.
The fellow with the songs and the lively patter.
Şarkı söyleyen ve hızlı dans eden adam.
I might do all of the patter like that.
Hep böyle konuşurdum.
The patter today is so long.
- İlahi bitmek bilmedi.
Patter depend on the respect, not the time.
Bay Taguchi de aynen bunu söylemişti.
~ Let's not make with the patter ~
# Bıcır bıcır konuşmayalım.
~ ~ Let's not make with the patter ~
# Bıcır bıcır konuşmayalım.
The patter of lots of feet.
Pıtır pıtır ayak sesleri.
You hear the pitter-patter and rustle, soughing and sighing...
Hantal yürüyüşler, hışırdayışlar mırıldanışlar ve solumalar...
You know, I mean songs and dances and snappy patter.
Bilirsin işte şarkılar, danslar ve sahnede fıkralar anlatırlar.
The rainfall is making the mushrooms big and strong with each pitter-patter.
Sağanak yağan yağmurun her bir damlası mantarları büyütüp daha güçlü yapıyor.
I'm going to miss the patter of their little feet sneaking up behind me.
Arkamdan sessizce yaklaşırlarken, minnacık ayaklarından çıkan o tıkırtı seslerini özleyeceğim.
Save your patter for the yokels.
Bu konuşmaların hödüklere söker.
But finally she must have been overcome by his patter.
Ama sonunda belagatına karşı koyamadı.
I'll begin to hear the patter of tiny feet.
Minik ayakların kıpırtısını duymaya başladım. Ha, ha.
Ha, ha. All I can hear is the patter of tiny minds!
Duyabildiğim tek şey, minicik beyinler!
Go on. Make some snappy patter.
Görelim bakalım nasıl konuşuyorsun.
- We know the patter.
- Bu lafları biliyoruz.
Because if you'll back the whole thing up you'll remember I called you during this time on the telephone and give you a little patter, right?
Çünkü bütün bu olanları geri sararsak seni telefonla aradığım zamanı hatırlıyorsundur. Ve seninle küçük bir konuşma yapmıştık, değil mi?
I don't have a lot of patter with it.
Aynı zamanda söyleyecek şeylerim yok.
I The pitter-patter of souls.
Tabanlarının tıp tıp sesleri
You want breezy patter, or do you want to talk about it?
Soğuk sessizlik mi istersin, yoksa konuşmak mı istersin?
I'll take the patter.
Sessizliği tercih ederim.
I was awakened by a patter on my porthole
Pencerenden gelen patırtıyla uyandım.
I'm not doing too well with my patter.
Bu gece konuşmamda iyi değilim galiba.
Why don't you save the patter for the pulp reporters?
Git de bu hikayeleri ucuz dergicilere anlat.
Let's hear the pitter-patter of little feet, the thrusting of greedy little hands. What's this?
Bak şimdi, aslında senin part-time olan işinin bir koltuğa oturup, bira kutularının ağırlığını kontrol etmek olduğunu anlayacak kadar büyüdü çocuklarımız.
Let's hear the pitter-patter of little feet, the thrusting of greedy little hands.
Küçük ayakların patırtısını dinleyip küçük hevesli ellerin güvenini hissedelim. Bu ne?
I mean, if you wanna sell songs today, you gotta have an act with jokes, patter, segues.
Şarkılarınızı satmak istiyorsanız, şakacı ve hızlı olmalısınız.
You wanna hear some snappy patter about death... nature's way of telling you to slow down?
- Ölüm hakkında enerjik bir konuşma duymak ister misin? Doğanın sana yavaşlamanı söyleme şekli olmalı.
The carriers, sir, the men from Patter Peterson.
Hamallar, efendim. Patter Peterson'dan adamlar.
Last Friday, the Patter Paterson came to collect Eliza's trunk, yes?
Geçen Cuma günü, Patter Paterson Eliza'nın valizini almaya geldi, değil mi?
Take Dave and go to the cottage. Leave me to pad around the house.
Dave'i de al ve git kulübene beni de burada Patter ile birlikte burada bırak.
"Pad around the house"? All you do is pal around the neighbourhood...
Patter ve sen?
- That's my vacation.
- Patter ve senin tek yaptığınız mahallede dolanmak.
I would like to hear the pitter-patter oftiny feet before I die.
Ölmeden minnacık ayakların pıtı pıtı koşuşmasını duymak istiyorum.
Boy, the gaudier the cop, the snappier the patter.
Kılıksız polis daha zekice konuşur.
The pitter-patter of little feet after 18 years.
Onsekiz yıldan sonra minik ayakların pıtır pıtır adımları.
I have to plan little patter.
Küçük bir konuşma hazırlamak zorunda kalıyorum.
Let's not make with the patter
Mırıldanmayı kesip hadi
Do we hear the patter of tiny feet?
Küçük ayaklardan gelen patırtıları duyacak mıyız?
All that's missing is the pitter-patter of little feet.
Eksik olan tek şey, küçük ayak sesleri. Banes.
This room will be alive again... with happy voices and the patter of little feet.
Bu oda tekrar hayat bulacak, neşeli sesler ve küçük ayakların patırtıları ile dolacak.
Pay your monkeys more, their patter's shite.
Maymunlarına daha fazla ödemelisin. Esprileri berbat.
- Are you ready to patter them?
- Ateş etmeye hazır mısınız?
Pitter-patter of those feet.
Bekçileri çağırın! Plana son bir darbe lazım.