Pretentious traduction Turc
629 traduction parallèle
He makes fun here of pretentious ladies.
Burada gösteriş meraklısı kadınlarla dalga geçiyor.
- You pretentious fool!
- Seni kendini beğenmiş aptal!
That's the most conventional, pretentious, pious speech I've ever heard.
Duyduğum en sıradan, yapmacıklı ve sofu konuşmaydı.
And just what is so pretentious about tonight?
Peki bu gecenin neresi sahte gösterişmiş?
The money has gone to your head... and you act so pretentious.
Para senin başını döndürdü o yüzden böyle burnun havalarda.
Enough with the usual professionals, conceited, pretentious
Profesyoneller, burnu havada gezinenler ve yapmacıklar yetti.
That's a pretentious way of saying I'm unemployed at the moment.
Bu, şu an işsiz olduğumu iddialıca söylemek olur.
If you dared, you'd think us even sillier, with our shabby elegance, our painted faces, our pretentious speech.
Kim bilir, sana sorsak bu makyajlı yüzümüze, fosforlu konuşmalarımıza,.. ... pejmürde halimize bakıp daha gülünç olduğumuzu söylerdin.
People said of him, this is a rich man who doesn't look pretentious, and this is a lucky man who doesn't look happy.
Halk, işte diyordu gururu olmayan zengin biri ve mutlu görünmeyen talihli biri.
He's silly and pretentious and gets..... on your nerves.
Aptal, kendini beğenmiş ve insanın sinirlerine dokunuyor.
"What a pretentious young crackpot."
"Ne kendini beğenmiş bir kaçık." diye düşüneceğinizi sandım.
Hers is pretentious.
Onunki gösterişli.
As usual... They're so pretentious, even with the dead. We aren't.
Her zamanki gibi ölülere bile hava atıyorlar biz atmıyoruz.
But you're so pretentious.
Ama sen çok gösterişçisin.
Nothing pretentious.
Gösterişli değil tabii.
Nothing pretentious.
İddialı hiçbir şey.
He may be pretentious.
- Kendini beğenmiş biri olabilir yani.
I know it sounds silly and pretentious.
Kulağa saçma ve yapmacık geliyor, biliyorum.
You're so full of yourself I am not pretentious either
Kendinizi bir şey sanmayın, blöf yapmıyorum
It's pretentious.
Kendini beğenmiş bir isim :
with pretentious fat-ass hippies.
hippilerle etrafta oturmalar bitti.
It's a little bit pretentious perhaps, but rather than spot, or rover, actually, we call him Fa.
Belki biraz şaşaalı bir isim ancak Rover koymaktan daha iyidir diye düşündük.
Your head, which understands everything and talks about grandiloquent things, which are absolutely ridiculous and pretentious...
Senin her şeyi anlayan kafan ve söylediğin o tumturaklı sözler tamamıyla saçma ve küstahça.
- While greatly pretentious -
- Fazlasıyla gösterişçi -
- or somebody very - - Pretentious.
- gösterişçi.
Pretentious, that, I like.
birisini aptal durumuna düşürmeyi seviyorum.
Sorry, but my client has become pretentious.
Affedersiniz, müvekkilim atıp tutuyor.
Pretentious thing.
Kendini beğenmiş.
- Because you're just a shallow dull, pretentious... - But...
- Ama...
You're a pretentious one... justi like the other Arabs.
Sen de diğer Araplar gibi... kendini beğenmişin tekisin. Onlara elini verir, kolunu kaptırırsın.
I thought big talk was too pretentious.
Büyük söz söylemeyi hava atmak sanırdım.
And he says, "'Cause you got so terribly pretentious. "
O da ; "Çünkü çok gösterişçisin." demiş.
And Harry says, "Pretentious, moi?"
Harry de ; "Gösterişçi mi, monşer?" demiş.
And he says, " Pretentious?
O da demiş ki... "Gösterişçi mi, monşer?"
"Pretentious, moi?"
"Gösterişçi mi, monşer?"
The windows weren't so big. It wasn't so pretentious.
Vitrinler bu kadar büyük ve gösterişli değildi.
What a pretentious idea!
Ne kadar da iddialı bir fikir!
To that moment, I hadn't thought it was possible... that he was treating me seriously, not as a pretentious egoist... who was completely unreal.
O zamana kadar, kendini beğenmiş bir egoist olarak beni böyle ciddiye alacağının mümkün olduğunu hiç düşünmemiştim.
He's dumb and pretentious...
Aptal ve kendini beğenmiş...
Well, don't ask this pretentious son of a bitch for money.
Bu kendini beğenmiş o... pu çocuğundan para isteme.
What pretentious language.
Ne kasıntı bir dil.
I don't want to be in that stupid, pretentious book, anyway.
- Önemli değil. Zaten o saçma sapan defterde olmayı istiyor da değilim.
I don't know what I'll do, but if I do anything in life... the word's pretentious, I know... but it'll be "creative".
Ne yapacağımı bilmiyorum ama herhangi bir şey yapacaksam iddialı bir kelime biliyorum ama bu "yaratıcı" olacak.
Shut up, you pretentious kneecap!
Kes sesini seni kemik torbası!
It is pretentious, characterless and without style.
Gösterişli, karaktersiz ve üsluptan yoksun.
I dropped that pretentious crap as soon as I saw it for what it was.
Ne olduklarını gördükten sonra, bu gösterişli zırvalıkları attım.
That's so pretentious!
Bu kendini beğenmişlik!
Pretentious man.
Kasıntı herif.
You're pretentious and prejudiced
Sahtekar ve dar görüşlü!
"This pretentious, ponderous collection of religious rock psalms is enough to prompt the question, what day did the Lord create Spinal Tap, and couldn't he have rested on that day, too?"
Bu azametli, ağır ve efsanevi rock ilahileri... şu soruyu akla getirmeye yeterli, Tanrı Spinal Tap'i hangi günde yarattı, ve o gün de mi dinlenemedi?
He's pretentious.
Çok kibirli.