Prosecuted traduction Turc
515 traduction parallèle
If he's prosecuted for this kidnapping, he'll talk.
Adam kaçırmadan suçlanırsa, konuşur.
" so that the offenders may be prosecuted according to law.
"asilere öncülük ettiğini, " bu nedenle bunların cezalandırılmalarına karar verildi "
But if they're political, I'll not only take steps to have you disbarred... I'll also do my best to have you prosecuted for malfeasance in office.
Ama politik nedenlerse, sadece barodan atılman için uğraşmayacağım görevi kötüye kullanma suçundan kovuşturulman için elimden geleni yapacağım.
You always were a couple of greedy little beggars even when I prosecuted you as D.A.
Her zaman lanet dilencilerdiniz. Savcı olarak sizi suçladığımda da öyleydiniz.
We prosecuted him for voluntary manslaughter.
Kasıtlı adam öldürmekten soruşturma yapmıştım.
Americans were, as you say, prosecuted.
Dediğiniz gibi, Amerikalılar cezalandırılmış.
- "Wasn't imprisoned or prosecuted"...
- "Tutuklu yada kovuşturulmuş değildi"...
I prosecuted her husband.
Kocasının davasında savcı bendim.
"Since they alone are in a position to judge the legitimacy of the given orders, they alone can be prosecuted."
"Verilen emirlerin doğruluğunu ancak onlar tartışabileceğinden..... sadece onlar suçlu bulunabilirler."
My dear, I've prosecuted and I've defended this offense.
Canım, dava ettim ve bu suçu savundum.
Tell the district attorney he's prosecuted himself and everybody in this building and everybody in the world!
Başsavcıya kendisini mahkum ettiğini söyleyin ve bu binadaki tüm insanları ve dünyadaki tüm insanları!
Would she be prosecuted for something she couldn't help?
Kendini yapmaktan alıkoyamadığı bir şey yüzünden aleyhinde dava açılır mı?
If she has committed a crime, she'll be prosecuted, of course.
Şayet bir suç işlediyse, tabii ki de aleyhinde dava açılacaktır.
They are interrogated, prosecuted.
Sorgulanmış ve mahkemeye çıkarılmışlardı.
therefore, those who dislike him could be prosecuted according to the Criminal Code.
Bu sevgiyi göstermeyenlere ise...
the Chicago trial in which US imperialism prosecuted its own children.
Amerikan emperyalizminin kendi evlatlarına dava açtığı Chicago duruşması.
I read that he was prosecuted and tried for robbery.
Soygundan dolayı hakkında dava açıldığını duymuştum.
Instead of putting his theories to a scientific test... the American authorities prosecuted Reich like a common criminal.
Teorilerini bilimsel bir teste tabi tutmak yerine Amerikan yetkililer Reich'ı sıradan bir suçlu gibi yargıladılar.
Killers of illegal whores will not be prosecuted.
Yasa dışı fahişeleri öldürenlere dava açılmayacak.
And it is a supreme irony to be prosecuted by the very same men... who planned and executed a genocidal war in Indochina.
Yine aynı adamlar tarafından Hindiçin'de planlanan ve yürütülen soykırıma tekrar dahil edilmeleri de çok ciddi bir ironidir.
Richard Dehmel, currently writing a cycle of poems about sex their purpose to raise sexual love to the level of religious mysticism shortly to be prosecuted because of his description of a nun masturbating,
Richard Dehmel, son dönemlerde cinsel aşkı dinî mistisizm seviyesine yükseltmek amacı güden bir dizi şiir yazıyor. Yakın zamanda, bir rahibenin mastürbasyonunu betimlediği için hakkında kovuşturma açıldı.
One tells a story how not long since you prosecuted a neighbour's cat because it had eaten up the remainder of a leg of mutton.
Başka bir hikayeye göre, bir koyun budundan kalanları yedi diye komşunuzun kedisini mahkemeye vermişsiniz.
It's crude. You ought to be prosecuted for exploiting a skilled worker.
Yetenekli bir işçiyi kullandığın için dava açmaları gerek sana.
The situation of these children is more chaotic when one is aware that they can't be prosecuted which permits the exploitation of these minors by some adults.
Bazı yetişkinlerin istismarlarına maruz kalan bu çocukların kendilerini savunma yetilerinden uzak oluşları durumlarını daha da kaotik hale getirmektedir.
Forcing them to commit crimes or acts of delinquency knowing they won't be prosecuted.
Reşit olmadan hapse giremeyecekleri bilindiğinden suça zorlanırlar.
We know we'd have a martyr on our hands if we prosecuted.
Eğer ona dava açsaydık, adamı kahraman ilan ederdik.
But if you return to Beverly Hills, the charges will be reinstated and you will be prosecuted to the limit of the law.
Ama Beverly Hills'e dönerseniz, suçlamalar tekrar işleme koyulacak ve yasanın öngördüğü en yüksek cezayı almanız için yargılanacaksınız.
I want the people that killed Waters prosecuted.
Waters'ı öldürenlerin mahkeme edilmesini istiyorum.
Since you can't be prosecuted, you can't incriminate yourself.
Dokunulmazlığınız olduğundan, ifadenizle kendinizi suçlu duruma düşüremezsiniz.
You prosecuted the Styles case with me, and you did a good job.
Styles davasında benimle çalıştın ve iyi iş başardın.
I prosecuted a case with Mr. Krasny.
Bay Krasny'le bir davaya bakıyordum.
I have prosecuted 43 murder cases.
43 tane cinayet davasına baktım.
Morty said that Paul Gray prosecuted here in the late sixties.
Morty, Paul Gray'in 60'larda burada savcılık yaptığını söyledi.
So tomorrow we go through the cases he prosecuted first.
O zaman yarın ilk iş onun baktığı davaları okuruz.
I've read eight cases that Paul Gray prosecuted.
Paul Gray'in üstlendiği sekiz davayı da okudum.
You'll be prosecuted.
Hakkınız da yasal işlem yapılır.
If I discover that either of you is involved like that, I'll have you prosecuted to the full extent of the law.
Eğer birinizin böyle bir şeye bulaştığını öğrenirsem... kanunun bana verdiği yetkiyle size tam kapsamlı bir dava açarım.
I just felt they prosecuted the wrong person. I don't know why.
Neden bilmiyorum ama yanlış kişiyi savunmuş gibi hissetmiştim.
Complete rehabilitation of the people who were prosecuted.
Aleyhine dava açilan insanlarin tam rehabilitasyonu.
When I prosecuted you in the court martial, I was doing my job.
Seni Stargazer davasında yargılarken, sadece işimi yapıyordum.
- I'll have you prosecuted!
- Seni mahkemeye vereceğim.
My guess is you're gonna be prosecuted.
Tahminimce aleyhinize dava açılacak.
To identify possible suspects... You reviewed cases she had prosecuted, and was currently prosecuting... Going back several years?
Muhtemel şüphelileri bulmak için... baktığı dava dosyalarını incelediniz ve son baktığı davanın... yıllar öncesinin olduğunu gördünüz.
It's not prosecuted much. we're going to have- - First in his class at Harvard Medical School.
Harward tıp fakültesinde sınıf birincisi
You'll be prosecuted for manslaughter.
Kasıtsız adam öldürme davası açılacak.
When Michael Bosworth was originally prosecuted... there was a significant part of the government's case... excluded from the trial because of an inadmissible confession.
Michael Bosworth'un esas davası sürdürülürken kamu davasını etkileyecek önemli bir kısmı,... uygunsuz şekilde itirafta bulunduğu için davadan hariç tutulmuş.
Bastard should've been prosecuted as a traitor when he got off the boat. Did Marina have problems getting out? None, though it's almost impossible to get Russian sweethearts out.
Bölge Savcısı Jim Garrison ve ekibi... iş adamı Clay Shaw'un Kennedy'nin öldürülmesiyle ilgili... bir komploya karıştığını kanıtlamak için tanıkları tehdit etmiş, onlara rüşvet... ve hatta uyuşturucu vermişlerdir.
They might as well have prosecuted me.
Benim hakkımda soruşturma açabilirler.
If anything happens to John Bubber, Mr. LaPlante, I will see you prosecuted.
John Bubber'a birşey olursa, Bay LaPlante, sana dava açarım.
He was prosecuted.
Suçlamaları okuyun :
- Sure. Start checking through Judge Foster's old cases the one Dejoy prosecuted when he was DA. Great.
Doğruca Yargıç Foster'ın eski dosyalarını gözden geçir,