Pure evil traduction Turc
290 traduction parallèle
This is a shell, and what it contains is pure evil.
Bu bir kabuk ve içinde de saf kötülük bulunuyor.
This is a shell, and what it contains is pure evil.
Bu bir kabuk ve içinde saf kötülük barındırıyor.
I speak of the dignity, the nobility of pure Evil.
Şeytanın haysiyet ve asaletinden bahsediyorum.
Apparently, a decision was made... to characterize pure evil as a spiritual force, even within the darkness in the hearts of men.
Görünene o ki, bir karar verilmiş ve saf kötülüğü, insan kalbinin karanlıklarından .. kaynaklanan manevi bir güç gibi göstermişler.
They're pure evil.
Saf kötüdürler.
It's pure evil, Jack.
Bu, şeytanca Jack.
The reason being that Slugg is one hundred percent pure evil!
Nedeni, Slug'ın yüzde yüz saf kötülükten ibaret olması!
He's pure evil.
O katıksız bir şeytan.
It was... pure evil.
O şey Şeytan'ın ta kendisi.
You are pure evil.
Katıksız bir şeytansın.
Okay, pure evil horny and alone.
Tamam, katıksız şeytan abaza ve yalnız.
- Now! Now! How could I not become a radical... when we were fighting a force of pure evil?
Saf kötülükle savaşırken nasıl olurda radikal biri olmadım?
You think you can look into the face of pure evil... and then you find yourself paralyzed by it.
Şeytanın gözlerinin içine bakıp,... sonra da kaskatı kesileceğini düşünüyorsun.
'Cause I know that whatever is out there trying to get in... is pure evil straight from hell.
Çünkü dışarıdan içeri girmeye çalışan her ne ise doğruca Cehennem'den gelmiş olduklarını biliyorum.
Maybe it's just a difference in my head but the pure evil of murder is that ist's premeditated.
Belki o sadece benim kafamdaki bir farktır, ama öldürmeye has kötülük onun önceden planlanmış olmasındandır.
Now, normally the birth of Siamese twins is a joyous occasion but unfortunately, one of them was pure evil.
Şimdi, normalde Siyam İkizlerinin doğumu eğlenceli bir şeydir ama ne yazık ki, bir tanesi tam bir canavardı.
A routine soul smear confirmed the presence of pure evil.
Kötülüğün varlığını doğrularcasına, rutin bir ruh lekelendi.
A dimension of pure chaos, pure evil.
Kaosun ve saf kötülüğün olduğu bir boyut.
"It is my opinion that the Borg are as close to pure evil as any race we've ever encountered..."
"Borglar şuana kadar bildiğimiz tüm ırklardan şeytana en yakın olanıdır"... "
Pure evil, like wild animals.
Saf kötülük, vahşi hayvanlar gibi.
Before you follow me into combat against pure evil you have to hear everything that happened so long ago.
Saf kötülüğe karşı savaşta beni takip etmeden önce... uzun zaman önce olan herşeyi duymak zorundasınız.
Scythians are pure evil.
İskitliler katıksız kötüler.
He's pure evil.
O katıksız kötü biri.
And that voice- - such pure evil.
Ve sesi saf kötülük doluydu.
I'm afraid it takes a person of pure heart to defeat pure evil.
Korkarım saf kalpli birinin kalbi kötülüğü besler.
You want to reach out and touch pure evil.
Katıksız kötülüğe dokunmak istedin.
Mine came from pure evil.
Benim babam saf kötüdür.
But even the new management of Sony TriStar... could not contain the pure evil of... The Bloodening.
Sony TriStar'ın yeni kadrosu bile saf kötülüğü ortaya çıkartamadılar...
You know, just because you are becoming the incarnation of pure evil, does not give you permission to take it out on me.
Şeytan sende vücut buluyor diye hıncını benden alamazsın.
Not pure evil.
Tamamen kötü değildir.
Denial is to be expected in the face of pure evil.
Saf kötülük karşısında inkar beklenen bir tutumdur.
I think the part where he's pure evil and kills randomly was an oversight.
Bence kötü kalpli olması ve rastgele cinayet işlemesi göz ardı edildi.
You are evil. Pure evil!
Gerçek bir şeytan!
"pure evil"?
"Saf kötülük"?
We can't just leave her on Earth with pure evil streaming out of that portal.
O kapıdan dışarıya saf kötülük yayılıyor. Onun dünyada kalmasına izin veremeyiz.
For you see, it was pure evil.
Gördüğünüz gibi, saf kötülüktü.
It's pure evil...
Saf kötülük.
Now the evil is gone, our streams run pure again.
Şimdi şeytan gitti, nehirlerimiz şimdi tekrar saf.
Now, true evil is as pure as innocence.
Gerçek şeytan masumiyet kadar saf.
Pure unadulterated evil.
Saf, katışıksız şeytan.
As long as they roam the earth, evil can never harm the pure of heart.
O kadar uzun zamandır dünyada dolaşıyorlar ki kötülük kalplerinin saflığına asla zarar veremez.
Because evil exists, no living thing can ever be made pure.
Çünkü kötülük var oldukça hiçbir canlı saflığını koruyamaz.
Keep us strong in our beliefs and pure of heart and soul, even in the face of temptation and evil, and the rage of our enemies.
İnançlarımızla güçlü olmamızı sağla kalbimizi ferah tut bizi şeytanın aldatıcılığından düşmanların gazabından koru bize güç ver Tanrım onlara merhamet göstererek senin adını yüceltmemize yardım et tıpkı bize öğrettiğin gibi.
It's like pure, concentrated evil.
Yoğunlaşmış kötülük gibi.
Let the evil that walks inside be cleansed by pure, unforgiving ice.
O binadaki kötülük saf ve affetmeyen buz tarafından temizlensin.
- Michael? - Evil. Pure, uncorrupted, ancient.
- Şeytan'ın saf, bozulmamış kötülüğünü.
A demon is a creature of evil, pure and simple.
İblis kötü kalpli, saf ve basit bir yaratıktır.
He's pure evil!
Kötülük ruhuna işlemiş!
lnspiring Hitler's evil crusade was a belief that pure Aryan blood was being contaminated by so-called inferior races and that once rid of foreign elements a new race of Aryan supermen would rule the world
Hitler'in şer mücadelesinin ilham kaynağı saf Aryan kanının üstün ırklarda muhafaza edildiği ve yabancı unsurlar elendiği takdirde yeni Aryan süper insanları ırkının dünyaya hükmedeceği inancıydı.
Maker of all that is pure and good, we release this girl from the evil that possesses her.
Ona saflığını ve temizliğini kazandırmak için,... benliğine girmiş şeytandan kurtaracağız.
D'Argo, it's ingrained in Peacekeepers from birth that we must keep the bloodlines pure that such unions are evil.
D'Argo, Peacekeeper'larda böyle birlikteliklerin kötü olduğu ve kanlarımızı saf tutmamız gerektiği inancı kökleşmiştir.