Reasonable doubt traduction Turc
376 traduction parallèle
... until he is proven guilty to your satisfaction by competent evidence and beyond a reasonable doubt.
... tatmin edecek kadar suçu kanıtlanmış olan suçlamaları karara bağlayabilmek adına görevlendirildiniz.
And unless you are satisfied that he is guilty of the crime charged, and this beyond any reasonable doubt, then you must acquit him of the charge.
Ve kendisinin suçlu olduğu hususunda tatmin olmadıysanız, ve makul şüphe altında kaldıysanız, sanığın suçlamalarını aklamalısınız.
A reasonable doubt is such a doubt as a man of reasonable intelligence can give some good reason for entertaining, if he is called upon to do so.
"Sorun değil evlat, baş edebilirim Iütfen üzerinde alınma." Makul bir anlayış içerinde olan makul bir şüphe akıIda kalıcı bazı iyi sebepler verebilir,... devam ettirmek için yeterliyse.
There is more than a reasonable doubt about it... since even the autopsy surgeon himself couldn't tell.
Otopsiyi yapan cerrahın kendisi bile söyleyemediğinden bu konuda kati bir delil bulunmuyor.
The court sentenced the prisoner to hang, but the court didn't say when. So long as there's reasonable doubt...
Mahkeme suçluyu idama mahkum etti, ama ne zaman olduğunu söylemedi.
What reasonable doubt, Judge?
Ne mantıklı şüphesi, Yargıç?
Leastways, there's a reasonable doubt.
- Bu yüzden, mantıklı şüpheler var.
I am personally satisfied of the defendant's guilt beyond a reasonable doubt but there are many practical and legal difficulties in proving the case against her.
Makul bir kuşkunun dışında kişisel olarak sanığın suçluluk duygusu beni tatmin etmiştir ancak, davada kendisine karşı kanıt sürmede yasal ve pratik güçIükler vardır.
- The law states that a man is innocent until proved guilty beyond any reasonable doubt.
- Kanuna göre kişi suçlu olduğu kanıtlanana kadar suçsuzdur.
If there's a reasonable doubt in your minds as to the guilt of the accused - a reasonable doubt - then you must bring me a verdict of not guilty.
Eğer kafalarınızda sanığın suçuyla ilgili mantıklı bir şüphe varsa - mantıklı bir şüphe - o zaman bana suçsuz olduğuna dair bir karar getirin.
If there's no reasonable doubt, then you must, in good conscience, find the accused guilty.
Eğer mantıklı bir şüphe yoksa, o zaman, bilinçli bir şekilde, sanığı suçlu bulmalısınız.
There is a reasonable doubt in my mind.
Kafamda makul bir şüphe var.
Reasonable doubt?
Makul şüphe mi?
- What about this, Mr Reasonable Doubt?
- Buna ne diyeceksin, Bay Makul Şüphe?
- Still no room for reasonable doubt?
- Makul bir şüphe için hala yer yok öyle mi?
Maybe you don't fully understand the term "reasonable doubt".
Belki "makul şüphe" terimini tam olarak anlamamışsındır.
But we have a reasonable doubt.
Ama makul bir şüphemiz var.
- I have a reasonable doubt now.
- Şimdi makul bir şüphem var.
Man gets shot that's got a gun, there's room for reasonable doubt.
Silahlı bir adam vurulursa, şüphelenmek için sebep olur.
The tribunal has carefully studied the record and found therein abundant evidence to support beyond a reasonable doubt the charges against these defendants.
Mahkeme kayıtları dikkatle inceledi ve tanıkların işledikleri iddia edilen suçları hiçbir şüpheye mahâl vermeden kanıtlayan deliller buldu.
You are aware that under the laws of the United States, a man is presumed innocent till proven guilty beyond a reasonable doubt.
ABD yasalarına göre makul bir şüphenin ötesinde, suçu kanıtlanana kadar bir insanın suçsuz kabul edildiğinin farkındasınızdır.
Well, maybe we are, but maybe we're not, and in my book, that's reasonable doubt.
Belki hatalıyızdır, belki de değil benim kitabıma göre bu makul şüphedir.
Facts and proof beyond any reasonable doubt.
Gerçekler ve kanıt ; herhangi bir makul şüphenin ötesinde!
If the facts as presented to you admit of any reasonable doubt, then the accused is entitled to the benefit of that doubt.
Size sunduğum gerçekler şüpheye açıksa o zaman bu şüpheler sanığın lehinedir.
Members of the jury, if you have been convinced by the evidence beyond all reasonable doubt, that the accused committed this heinous crime, then it is your solemn duty to return a verdict of guilty.
Sayın jüri üyeleri, sanığın bu alçakça suçu işlediğine hiçbir kuşkuya yer vermeyecek şekilde emin olduysanız o zaman suçlu kararı vermek en önemli görevinizdir.
The evidence will prove beyond a reasonable doubt... that the defendant Dawn Davenport is guilty... of not only kidnapping, but first-degree murder.
Kanıtlar ispatlayacaktır ki Dawn Davenport sadece... adam kaçırma suçundan değil... birinci dereceden cinayetten de suçludur.
Suspicion leaves a reasonable doubt.
- Kuşku dediğin mantıklı olur.
Tony, the law has to prove beyond a reasonable doubt.
Savcılığın getirdiği delillerde bir boşluk olmamalı.
There's certainly more than a reasonable doubt about Monk and Cooms.
Monk ve Coom'dan daha suçlu oldukları kesin.
Civil Court is between two people, or two parties who don't have to prove beyond reasonable doubt because they're not after blood.
Hususî Hukuk Mahkemesi, iki kişi arasındadır ya da iki taraf arasında mantıklı şüphelerin ötesinde bir şey ispatlamak zorunda olmayan iki taraf çünkü peşinde oldukları şey kan değildir. Nedir?
Reasonable doubt, Mac.
- Makul şüphe Mac.
If we can prove reasonable doubt on your imprisonment eight years ago... we feel sure that the D A will drop the charge in the prison knifing.
Sekiz yıl önce hapsedilmende şüpheli hususlar olduğunu kanıtlayabilirsek... savcının hapishanedeki bıçaklama suçlamasından vazgeçeceğinden eminiz.
You will have gone a long way to eliminating the jury's reasonable doubt.
Jürinin haklı şüphelerini çürütmek için yardıma ihtiyacın olacak.
To raise a reasonable doubt that would require Mr. Sabich's acquittal.
Bay Sabich'in beraatini gerektirecek kadar şüphe yaratıyor.
I would say that he is the killer beyond a reasonable doubt and to a moral certainty.
- Ticaret Sergileri'nin yöneticisi mi? - Eski yöneticisi. İnanılmaz bir şey.
You see whatever object was used whatever really happened in that bathroom on that lovely spring night can never be known beyond a reasonable doubt because Heather Evans has no memory of the events of that night.
Gördüğünüz gibi o güzel bahar gecesi o banyoda ne ile, ne olduğu şüpheye düşmeden asla tam olarak bilinemez çünkü Heather Evans, o geceye dair hiçbir şey hatırlamıyor.
All you need is a reasonable doubt.
Tek ihtiyacın olan makul bir açıklama.
You do that, and you got to show in court, beyond any reasonable doubt that this respectable man in the Hollywood community is dealing cocaine.
Bu işi yapmalısın ve mahkemeye, hiçbir şüpheye yer bırakmaksızın Hollywood toplumu içerisindeki bu saygıdeğer adamın kokain alıp sattığını göstermelisin.
Mr. Josephson, if Mr. Hammond is innocent... why was he found guilty beyond a reasonable doubt by a jury?
Bay Josephson, eğer bay Hammond masumsa... neden jüri tarafından kesin suçlu bulundu?
If we had one piece of hard evidence to support your version of her maneuverings that would be enought to raise reasonable doubt.
Eğer senin ifadeni destekleyen iyi bir kanıt bulursak mantıklı bir şüphe uyandırmak için yeterli olacaktır.
This defendant, Beverly Sutphin, is a woman evil to the core, a rotten apple, if you will, who beyond any reasonable doubt killed six innocent people.
Davalı, Beverly Sutphin... yüreği kötülükle doludur. Bir çürük elma,... en ufak bir şüpheye gerek duyulmaksızın... altı masum insanı öldürmüştür.
I have reasonable doubt.
- Mümkündür.
Created a reasonable doubt in the jury's mind.
Jüri'nin zihninde makul bir şüphe yarattı.
Actually, I've reviewed all of the facts of the case and... I don't think they have enough evidence to convict beyond a reasonable doubt.
Aslına bakarsan tüm delilleri inceledik ve eldeki kanıtların biraz şüphe uyandırmaktan başka işe yaramayacağını düşünüyorum.
It's called reasonable doubt, Mr. Ryan.
Buna geçerli şüphe denir, Bay Ryan.
" We, the jury, find unanimously and beyond a reasonable doubt the following aggravating circumstances.
Biz, jüri olarak oy birliğiyleyle karara vardık. Hiç şüphe götürmeyen aşağıdaki ağırlaştırıcı durumlar :
We, the jury, find unanimously and beyond a reasonable doubt the defendant Sam Cayhall should be put to death by lethal gas at the Mississippi State Penitentiary.
Biz, jüri olarak hiç şüpheye yer vermeyen kanıtların ışığında sanık Sam Cayhall'ı oy birliğiyle idam olmasına karar verdik. İdam Mississippi Eyaleti Cezaevi gaz odasında gerçekleşecektir.
That's because he knows that the state cannot prove to you beyond a reasonable doubt that the defendant committed the crime.
Çünkü, eyaletin size şüphenin ötesinde gerçek bir kanıt sunamayacağını çok iyi biliyor.
Does this create reasonable doubt?
Bu mantıklı bir şüphe, oluşturur mu?
Does that create reasonable doubt?
Bu size bir şey ifade ediyor mu?
And reasonable doubt means one thing and one thing only.
Ve mantıklı bir şüphe, tek anlama gelir. Sadece tek bir şey.