Reflections traduction Turc
202 traduction parallèle
Please answer my question and refrain from any personal reflections.
Lütfen soruma cevap ver. Lütfen kendi yorumlarını kullanmamaya çalış.
Reflections of each other.
Birbirinizin yansımaları.
When inserting the cane in the channel of the medular, it perforates and it destroys the spinal marrow, suppressing therefore the reflections of the animal.
Kamışı, medüler kanala sokmak omuriliği delip parçalayarak, hayvanların reflekslerini bastırır.
The silver-plated sparkles of the sea,... reflections alternating in the rain.
Denizin o gümüşi parıltıları Yağmurda nasıl da değişiyor yansımaları
If you'll forgive me, may we skip your reflections... and get to the message you have for me?
İzlenimlerinizi geçip benim için getirdiğiniz mesaja geçebilir miyiz acaba?
Maybe we're both reflections. ... of someone else's image.
Belki ikimiz de başka birinin imgesinin yansımasıyız.
Are we reflections of others in our past?
Geçmişimizdeki başkalarının yansımaları mıyız?
In 1694 Bossuet published his Maxims and Reflections on Comedy.
1964 yılında Bossuet, Komedi Üzerine Özdeyişler ve Yansımaları yayınladı.
Reflections, sir, from the planet's surface.
Efendim, gezegenin yüzeyinden yansımalar var.
The one to do with the reflections.
Yansımalarla ilgili olanı.
And in it these reflections of something tiny and —
Gözündeyse küçücük bir şeyin yansımaları...
Your moral grandeur, a reflection of infinity, is as immense as philosophy's reflections, like love of women, like the divine beauty of a bird.
Heybetli maneviyatın, bitmeyen suretin Felsefe'nin imgeleri, bir kadının sevgisi, bir kuşun tapılası güzelliğine benzer.
Reflections for a Dialogue. The defeat of 1955 was the defeat of the most advanced attempt for a national multiclass front in Argentina.
BİR DİYALOG İÇİN YANSIMALAR 1955 yenilgisi, Arjantin'de ulusal çok sınıflı bir cephe için girişilen en gelişkin denemenin yenilgiye uğraması demekti.
Comrades, the reflections which we have just talked about, arise from the current national situation and from the experience accumulated during years of resistance.
Yoldaşlar üzerine konuştuğumuz bu konular güncel ulusal durumdan ve direniş yılları boyunca biriktirilen deneyimlerden ortaya çıkıyor.
Thoughts and reflections which are contributions to this discussion are also based on experiences encountered during filming.
Bu tartışmaya katkı yapan düşünce ve yansımalar film çekme sürecinde yaşanan deneyimlere dayanmaktadır.
I watched the reflections in the water, and saw how the roses burned.
Sudaki yansımaları seyrettim,... ve güllerin nasıl yandığını gördüm.
Maybe the reflections of life, a book, quartet, film, paintings, sculpture.
Belki hayatın yansımaları, bir kitap, kuartet, film, tablolar, heykeller.
Do you not know that what you see is made of reflections sent back to your eyes like a ball thrown against a wall?
Gördüğün şey tıpkı bir topun duvardan sekip geri gelmesi gibi... gözüne geri dönen bir yansıma, bilmiyor musun?
Henceforth you will be able to glimpse in the puddles, in the shop windows, in the gleaming bodywork of cars, the fleeting reflections of your decelerating life.
Yavaşlayan hayatının anlık yansımalarını su birikintilerinde dükkan vitrinlerinde, arabaların parıldayan kaportalarında yakalayabileceksin artık.
Observing, with equal passion and apathy, Guido and Vaccari masturbating the two bodies which belong to us inspires a number of interesting reflections
Gözlemleyelim, eşit şehvet ve duyumsamazlıkla, Guido ve Vaccari bizim olan iki bedene mastürbasyon yaparak bir dizi ilginç tepkiyi ilham ederek.
I don't know, a couple of lines Mario wrote, perhaps some reflections.
Bilmem, Mario'nunu yazdığı birkaç satır, belki bazı düşünceler.
- Well, some reflections,
- Şey, bazı düşünceler.
Damn light reflections!
Lanet ışık yansımaları!
Sticks, shadows, reflections in wells the position of the sun simple, everyday matters.
Sopalar, gölgeler, kuyudaki sudan günesin yansimasi, günesin gökteki pozisyonu basit günlük olaylardi.
There are only reflections.
Yansımalar vardır.
Captain? Reflections, sir, from the planet's surface.
Gezegen yüzeyinden yansımalar.
some reflections... between female body and desires men have for it.
bazı yansımalar... bir kadın bedeni ve onu arzulayan adam arasında.
Reflections, mirrors, images...
Yansımalar... Aynalar... Görüntüler...
They're between dimensions... behind reflections... behind mirrors, stealing images.
Onlar boyutlar arasındalar. yansımalar ardında... aynaların ardında, çalınan görüntüler.
Thank... all those... that their participation... have enriched the work... our convention... offering reflections... comments... and new proposals... of great political value.
Buradaki herkese minnettarım sizlerin katılımıyla yaptığımız işi yankı yaratarak yeni fikirler ve politik anlamda..
Watch your reflections in the mirror.
Arkadaşlar, aynadaki yasımalarınıza bakın. Hadi bakalım.
It's too fluid the reflections are tricky
Çok akışkan. Yansımalar kafa karıştırıcı.
... and "Reflections of My Heart" from "Hot and Cold" by Leslie Moraes.
"Sıcak ve Soğuk" filiminden "Kalbimin Yankıları"
Reflections of Society in Literature.
Edebiyatta toplumsal yansımalar.
And may one dare ask whose are the eyes that inspired these reflections?
Bu düşüncelere esin kaynağı olan gözlerin kime ait olduğunu sorabilir miyim?
Trapped light feeding off its own reflections.
Tuzağa düşürülmüş ışık, kendi yansımalarını oluşturur.
No radar or sonar reflections at all. This space must be too big.
Ne radar ne sonra.Bu uzay çok büyük olmalı
He wrote a book in prison called Reflections ln A Diamond Eye.
Hapiste bir kitap yazdı, adı : Elmas Bir Gözdeki Parıltı.
Patsy, watch out for reflections.
Pasty, yansımalara dikkat et.
"An evil sorceress cursed into her own dimension, she appears in reflections and has the power to possess..."
"Bir kadın büyücü onu kendi boyutuna hapsetmiş, yansımalarda görünür ve masum insanları etkisi altına..."
AII the gospels, they are interpretations, memories, dreams, reflections.
Tüm bu ilke belgeleri, yorumdan ibaret, Anılar, düşler, yansımalar.
So everyday I can see the sun as it gives me everything I need heat, light, food, flowers in the park, reflections on the lake, an occasional skin cancer but hey at least there were no crucifixions and were not setting people on fire simply because they don't agree with us.
Yani her gün güneşi görebiliyorum ve ihtiyacım olan her şeyi veriyor ısı, ışık, yiyecek, parktaki çiçekler göldeki yansımalar bir ihtimal cilt kanseri, ama hey en azından çarmıha gerilme yok ve sırf insanlar kendisiyle aynı fikirde değil diye onları ateşe vermedi.
The reflections are throwing my readings off.
Yansımalar takibi imkansız hale getiriyor.
I say it's another story because what impressed me is that the Commune opens up many paths and reflections on its failures.
Başlarında yabancılar var! En önemli değerlerimizle alay edildi. Bu seçimlere ne demeli?
It's easy to see in them reflections of our own lives.
Onlarda kendi hayatımızın yansımalarını görmek çok kolay.
... and use reflections in the orchestra.
... ve orkestrada yansımaIar yarattım.
We are imperfect reflections of the universe around us.
Bizler evrenin mükemmel olmayan yansımalarıyız.
There is a square here in Paris full of coffee shops, beautiful, and there is one in particular in a corner, you know, with these light reflections and I saw something that changed my life...
Paris'te bir meydan var kahve dükkanlarıyla dolu, çok güzel, bir tanesi de orada tam köşede, bilirsin, o ışık yansımalarıyla ve orada hayatımı değiştirecek bir şey gördüm...
The women mostly. They check their reflections.
Özellikle de kadınlar aynada kendilerini kontrol etmeye başladılar.
Responding to reflections far away in the sky the birds fly hundreds of miles to gather on the shores of newly filled desert lakes
Gökyüzünde, uzaktaki yansımalara cevap vererek yeni dolmuş çöl göllerinin kıyılarında toplanmak için kuşlar yüzlerce mil uçar.
The reflections of things.
Gölgeler, şeylerin yansımaları...