Relatable traduction Turc
75 traduction parallèle
Man, oh man, that's not relatable at all, but I understand.
Abicim hiç ilgisi yok ama anlıyorum.
Did I tell you that story's relatable?
Sana herkesin beğeneceği bir hikaye dememiş miydim?
It was a good bit in the'80s, and it's still relatable today.
80'lerde iyi bir espriydi. Hâlâ kullanılabiliyor.
They're so relatable.
Kendimden bir parça buluyorum.
For us to win, you have to seem relatable to the jury.
Kazanabilmemiz için, jüri seninle bir bağ kurabilmeli.
Am I less relatable to you?
Senin için de öyle mi oldum?
Very relatable.
Çok benzer şekilde.
I want to get an article in the paper... to show that this is a functional family and a relatable family.
Gazetede bu ailenin işlevsel ve birbirine bağlı bir bir aile olduğunu gösteren bir makale yayınlatmak istiyorum. Bağlı mıyız?
Then he'd be more relatable.
O zaman özdeşleşebiliriz.
Am I the only one that thinks this family... is finally starting to become sympathetic and relatable?
Bu ailenin uzun zaman sonra ilk kez sempatik ve ilişkilendirilebilir olmaya başladığını düşünen bir tek ben miyim?
Maybe I should give a more relatable example.
Aslında sana yabancı olmayan bir örnek veremem gerekir.
How they represent, experience the product must be more contemporary and relatable.
Öğretici, betimleyici daha çağdaş ve kullanılabilir ürünler olmalı.
Well, Chuck wasn't all that relatable even when he was still with us.
Chuck yanımızdayken bile bizimle ilgilenmezdi.
But we need them to be relatable too.
- Aynı zamanda insanlar kendilerinden de birşeyler bulabilmeli.
Because it's relatable.
Çünkü bu insanlarla ilgili.
It's not relatable.
Alakası yok.
The combination of strength and suffering in the same character made him relatable to the people of the ancient world.
Güç ve acı çekmeyi aynı anda barındırıyor olması, eski dünya insanlarıyla bir bağ kurmasını sağlamıştır.
The ancient Greek gods are very relatable.
Antik Yunan tanrıları çok rabıtalıdırlar.
Perseus is particularly relatable among the ancient heroes.
Perseus eski çağ kahramanları arasında en çok bağ kurulabilendir.
So it's that ability, I think, to always get back up after being knocked down that makes him a character that's so relatable to people over many centuries.
Ve bence yüzyıllardır insanların onu kendilerine yakın bir karakter olarak görmelerinin sebebi ; yere düştükten sonra tekrar ayağa kalkabilme kabiliyetidir.
How can i pose this to you in a relatable way?
Sizin anlayabileceğiniz şekilde nasıl anlatabilirim acaba?
I found the Grinch to be a relatable, engaging character.
Grinch'in ilgi çekici ve sempatik bir karakter olduğunu düşünüyorum.
They built this world of relatable characters, you know,
İnandırıcı karakterlerin oluşturduğu bir dünya inşa etmek önemli.
How the hell is that relatable? And every month, he's got a story for why he doesn't have his half of the rent.
Ayrıca her ay, kiranın yarısını nasıl bulduğu ile ilgili hikayesi var.
Stop making this relatable.
Olayı anlaşılır kılmayı kes!
Now the hero is more relatable because he has no ridiculous powers.
Artık süper kahraman daha inandırıcı çünkü o saçma güçleri artık yok.
More relatable?
- Kendinle mi özdeşleştiriyorsun?
That's what's relatable to everybody.
Bu kişiye neyin gerçek geldiğine göre değişir. Ben...
That's much more relatable.
- Sanki daha uygun gibi.
Very, very relatable to our situation.
Bizim durumumuzla oldukça paralellik gösteriyor.
The song might not be immediately relatable... to your voice, but you nonetheless stepped up to the plate... and really made it your own.
Şarkı senin ses perdene uygun değildi ama yine de öne çıktın ve içine kendinden bir şeyler kattın.
I mean, it's such a short amount of time. As long as you just give it up to camera... Like, those little pieces is what makes you relatable.
- Kamera seni çekerken çok az zamanın var, ki bu küçük parçalar senin kliple bağlantını oluşturuyor.
Maybe you can add someone more relatable?
Belki buna uygun bir şeyler ekleyebilirsin.
For the first time, computer characters are warm, cuddly, relatable.
İlk kez, bilgisayar karakterleri sıcak, sevimli, bağ kurulabilirlerdi.
Now, you tweak your lyrics, make them more raw, more relatable.
Sözlerini düzelt, daha çiğ, daha bilindik yap.
They find him very relatable.
Onu güvenilir bulurlar.
The relatable everyman.
Her adamla ilişkili.
Which makes her kind of relatable to you right now?
Bu da seninle Onun aranda ortak bir nokta oldu.
What's great about Spider-Man are these relatable domestic moments and Peter Parker is not an alien he's not a billionaire, he's just this kid.
Spider-Man'in güzel yanı çok özdeşleşilebilir bu ev içi anları. Peter Parker bir uzaylı değil milyarder değil, sadece bir çocuk.
I wanted to put Spider-Man in a relatable, understandable context. I wanted to put him in a time and a place that we recognised.
Örümcek Adam'ı özdeşleşilen, anlaşılan bir bağlama bildiğimiz bir zamana ve mekana koymak istedim.
I just wish it were a little more relatable to the 18-34 demo.
Keşke 18-34 demosuyla ilişkilendirilebilir olsaydı.
We need current but classic, professional yet relatable. ♪ I heard somebody say
Görünümü ve tarzını profesyonelliği ile harmanlayacağız.
They wanted details making you more relatable to the readers.
Okuyucuların sana sempati duymasını sağlayacak bilgiler vermek istediler.
He found it neither sentimental nor unrealistic but actually quite relatable.
Eseri ne duygusal ne de gerçek dışı olarak değerlendirmez ama aslında oldukça anlatılabilir bulur.
Puddles made her more relatable.
Minnoş onu daha sevimli gösteriyordu.
His journey is relatable, and therefore appealing to a wide audience.
Onun yolu ilişkilendirilebilir ve bu yüzden büyük dinleyici kitlesi cazip geliyor.
- Thanks. - More relatable.
- Teşekkürler.
I think that a, uh, first lady with bad credit and a few misdemeanors is relatable.
Ben, kötü ortalama notu ve birkaç kabahat cezası olan bir... First Lady * kabul edilebilir olduğunu düşünüyorum.
As an actor, that's a very relatable place to start.
Oyuncu olarak, bu başlamak için çok uygun bir yer.
That's relatable!
Bunun neresi gerçekle bağdaşıyor?
I made a ( beep ) mistake, one that I have to live with every single time I look into my wife's eyes and every time my kid Googles his last name and pulls up ( beep ) like this disguised as news. He's likeable, relatable, even in a meltdown.
Hoşgörülebilir, sempati duyulabilir, çöküşte olmasına rağmen.
related 358
relationship 104
relationships 61
relatives 78
relative 33
relatively speaking 28
relatively 28
relationship 104
relationships 61
relatives 78
relative 33
relatively speaking 28
relatively 28