Relaxed traduction Turc
1,934 traduction parallèle
I get more and more relaxed, more and more relaxed.
Gittikçe rahatlıyorum daha fazla rahatlık.
My still, relaxed left arm...
Sol kolumun rahatlığıyla gezip dolaşıyorum.
Three. You're getting calm and relaxed.
Sakinleşiyor ve gevşiyorsun.
Not too much relaxed?
Çok fazla dinlenmedin mi?
Just nice, very relaxed feeling. NARRATOR :
Gayet güzel, rahatlamış hissediyordum.
Relaxed muscles means less tension, which means less pain.
Gevşemiş kaslarımız daha az gerginlik, o da daha az acı demektir.
Cos I'm not feeling too relaxed.
Çünkü çok rahat hissetmiyorum.
Pamela : Nice and relaxed.
Gevşe ve rahatla.
Every muscle calm and relaxed.
Tüm kasların rahat ve gevşek olmalı.
I have girls throwing themselves at me all the time, and if she would've just relaxed, if she would've just gone along with it, it would've been fine.
Beni seviyordu. Her zaman kendilerini kollarıma atan kızlarla birlikte oldum. Rahatlamış olsaydı, bunu kabullenseydi her şey daha iyi olurdu.
relaxed.
Başlıyorsun
You feel relaxed.
Sen rahatlamış hissediyorsun.
I can be relaxed.
Rahatlayabilirim.
Your body is completely relaxed. Your mind is clear and open.
Bedenin tamamıyla rahatladı.
Your body is completely relaxed.
Vücudun tamamıyla rahatladı...
Well, it's my understanding that the class system in England, though very much relaxed since the Second World War, still exists at the highest levels of society.
Anladığıma göre, İngiltere'de sınıf sistemi İkinci Dünya Savaşından beri, fazla rahatlamış hala da yüksek seviyelerinde bu mevcut.
It is not often that I get to observe people this powerful in a relaxed situation.
Bu güçlü insanları, böyle rahat gözlemlemek pek sık olmuyor.
My whole body's relaxed.
Tüm bedenim rahatladı.
See how relaxed I am?
Bakın ne kadar rahatladım?
I think I'll head back to my quarters and change into something a little more relaxed.
Sanırım odama çekilip üzerime daha rahat bir şeyler giyeceğim.
I thought you said you were changing into something more relaxed.
Daha rahat bir şeyler giyeceğinizi söylediğinizi sanmıştım.
For me, this is more relaxed.
Benim için, bu daha rahat.
I went home, changed clothes and just relaxed a while.
Eve gittim, üstümü değiştirdim ve bir süre dinlendim.
So happy and relaxed.
Çok mutlu ve rahat.
So I relaxed, it let me up, I got a breath.
Sakinleştim ben de. Yüzeye çıktım. Nefes aldım.
So I think it'd best if you guys went home and relaxed.
Bence en iyisi eve gidin ve biraz dinlenin.
I think he's pretty relaxed.
Bence zaten oldukça rahat.
I Mean, Don't I Look More Relaxed?
Yani, daha rahat görünmüyor muyum?
Totally Relaxed.
Tamamen.
As soon as I knew he liked me, I would have relaxed and dropped the manipulative Plotting and devoted myself to being the best girlfriend ever.
Beni sevdiğinde rahatlayacak ve en iyi sevgili olmak için sergilediğim çıkarcı, oyunlar oynayan kişiliğimi sergilemeyi bırakacaktım.
Good, at least you can eat relaxed, he'd have kept you from eating.
İyi, en azından yiyip rahatlayabilirsin, o burada olsaydı, sana yedirmezdi.
But I could get more relaxed.
Fakat daha fazla rahatlamaya ihtiyacım var.
- Oh, yeah, look how relaxed he is.
- Evet, bak ne kadar rahat.
Yeah, you seem pretty relaxed for a guy with a gun pointed at him.
Evet, sana silah doğrultan bir adam varken çok rahat görünüyordun.
- I'm thirsty. Well, you're also relaxed and smiley.
Aynı zamanda rahatlamış ve neşelisin.
You are now entering into the most relaxed condition.
Şimdi en rahat duruma geçiyorsun.
- Are you relaxed, Raymond?
Rahat mısın, Raymond?
Your legs have to be in the relaxed and gentle stage.
Bacakların rahat ve esnek olmalı.
All we need is to stay calm, be relaxed and it'll be fine.
Tek yapmamız gereken, sakin olmak ve rahatlamak. Sorun çıkmayacaktır.
- Oh no, I'm relaxed.
- Oh hayır, rahatım.
I mean, she seems pretty relaxed.
Demek istediğim, o rahatlamış görünüyor.
She was more relaxed than at lunch, and had just finished a great deal of wine.
Öğle yemeğinden bu yana daha çok rahatlamıştı ve epey de şarap içmişti.
In the end, she gradually relaxed and let herself go with the flow of things, a tolerance she was proud of.
Sonunda, yavaş yavaş rahatladı ve kendini olayların akışına bıraktı hoşgörüsüyle gurur duydu.
Maria Elena was calm and relaxed.
Maria Elena sakin ve huzurluydu.
- Can't you make them more relaxed?
Biraz daha gevşetemez misin?
This is relaxed.
Rahatım.
I'm relaxed.
Sakinim ben.
- l am relaxed.
- Rahatım ben.
- I see it's my turn to get relaxed.
- Dinlenme zamanım gelmiş olmalı.
You feel calm and relaxed.
Sakin ve rahatlamış hissedeceksin.
relaxed around there. That's good.
Çok sevindim.