Remain traduction Turc
11,181 traduction parallèle
As long as you're alive, Elena will remain asleep.
Sen yaşadığın sürece Elena uyumaya devam edecek.
What are you gonna make... Remain silent.
- Bana ne yaptıracaksın...
I need you to choose 30 men to remain here at Bebbanburg.
Burada, Bebbanburg'de kalmaları için 30 adam seçmeni istiyorum.
- You are to remain at Bebbanburg with your kindly uncle, who's sworn to keep you safe.
Seni korumaya yemin eden nazik amcanla Bebbanburg'ta kalman gerekiyor.
But for how long will Wessex remain?
- Peki Wessex daha ne kadar dayanacak?
They may remain in Winchester, but I hold you responsible.
- Winchester'da kalabilirler ama seni sorumlu tutarım.
In exchange for an agreed amount of grain, livestock, and silver, I propose that you and your ships return to London and remain there.
Kararlaştırılan miktarda tahıl, hayvan ve gümüş karşılığında hem kendinizin hem de gemilerinizin Londra'ya dönüp orada kalmasını öneriyorum.
These are the terms. And you, Alfred, you may remain king, but we will occupy all of the Saxon forts.
- Şartlarımız bunlar ve sen Alfred Kral olarak kalabilirsin fakat bütün Sakson kalelerinin işgal edeceğiz.
We have been watching the ships, which remain on the tames.
- Thames'de kalan gemileri izliyorduk.
You must remain calm, Uhtred.
Sakin kalman gerek Uhtred.
- If I tell you, you'll kill me, and I would rather you remain poor.
- Söylersem beni öldürürsünüz bu yüzden fakir kalmanızı tercih ederim.
You can kindly remain silent.
Nezaketen susabilirsin.
You have the right to remain silent.
Sessiz kalma hakkına sahipsin.
Should the day come when we Americans remain silent in the face of armed aggression...
Gün gelir de biz Amerikalılar silahlı saldırılar karşısında sessiz kalırsak...
Yours is to remain silent and to act as my Kaishakunin.
Senin sorumluluğun ise sessiz kalmak ve kellemi almak.
But how to unlock it would remain hidden to all but the most learned scholars.
Fakat nasıl açılacağı en iyi bilinenlerde saklı.
You can think your own thoughts but we have to remain a united front.
Düşünebilirsin ama aynı cephede kalmak zorundayız.
In this job you have to remain objective.
Bu işte objektif kalmak zorundasın.
- You will remain there.
- Orada kalacaksın.
Lord... you should remain out of sight until we can be sure of your safety.
Lordum güvenliğimizden emin olana kadar gözümüzün önünde kalmalısınız.
And even if it's true, as the police say,... till the CDI does not verify it... The issue will remain stuck like a fishbone in our throat.
Ve hatta bu dogru olsa bile, polisin dedigi gibi,... Merkez Arastirma Departmani ( MAD ) bunu acikliga kavusturmadigi surece... bu mevzu bogazimiza takilmis bir kilcik gibi kalmaya devam edecek.
I think that policeman should not be allowed to remain on his post.
Bence bu polis memurunun gorevinde kalmasina izin verilmemeli.
[Sings] Some of my things still remain with you..
[Sarki soyluyor] Ivir zivirimin bazilari hala sende..
You will feel a bit drowsy but you will remain awake.
Biraz sersemletebilir ancak uyanik kalacaksin.
The way doctors remain emotionally detached from their patients...
Nasil ki doktorlar duygusal olarak kendilerini hastalarindan soyutluyorlarsa...
Ladies and gentlemen, please remain calm and take your seats.
Bayanlar ve baylar, lütfen sakin olun ve koltuklariniza oturun.
However, if you remain calm and do exactly as I say, I promise you'll leave here with a rip-roaring story to tell your friends and families.
Eger sakin kalip, söylediklerimi harfiyen yaparsaniz size söz veriyorum, arkadaslariniza ve ailelerinize anlatacagiz manyak bir hikâyeyle ayrilacaksiniz buradan.
Harlan Elbert, you have the right to remain silent.
Harlan Elbert, sessiz kalma hakkına sahipsin.
Which is why I need you to remain behind to protect the others.
O yüzden arkada kalıp diğerlerini korumana ihtiyacım var.
You could allow my people to remain and be your protection. Or... I could cancel the photo shoot and drag you along against your will.
Adamlarımın kalıp seni korumasını seçebilirsin ya da çekimi iptal edipsem rızan olmadan zorla götürürüm.
Mason Rutledge, you have the right to remain silent.
Mason Rutledge, sessiz kalma hakkına sahipsin.
And yet, throughout it all, you remain optimistic.
Yine de her şeye rağmen, hâlâ olumlu düşünüyorsun.
I remain unmarried for so many years, devoting myself to you...
Yıllardır bekarım,... kendimi sizlere adadığım için...
"To remain indifferent to the challenges we face " is indefensible.
" Karşılaştığımız zorluklara ilgisiz kalmamız bağışlanamaz.
- Now we just remain here for an hour.
- Şimdi sadece bir saat burada kalacağız.
You said yourself you want us to remain healthy, strong.
Bizim sağlıklı ve güçlü kalmamızı istediğini sen söyledin.
If I am regent, the troops will remain... that's what Francis would want ;
Eğer ben bir naip olsaydım birlikler Francis'in istediği gibi kalacaktı.
Richard Dipalma, you have the right to remain silent.
Richard Dipalma, sessiz kalma hakkına sahipsin.
Remain silent if you like.
İstemezsen konuşmazsın.
Just to be clear... you have the right to remain silent.
Susma hakkını kullanabilirsin.
You cannot remain in the lavatory during landing.
İniş esnasında lavaboda kalamazsınız.
Martha Gascoyne is under wraps, and she's gonna remain that way for quite some time.
Martha Gascoyne saklanıyor ve bayağı bir süre öyle kalacak.
Three hours, that portal will remain open.
Geçit, daha üç saat boyunca açık kalacak.
All consulting duties temporarily suspended will be you must remain in the safe house pending further review.
Tüm danışmanlık görevleri geçici olarak kaldırılacak... Bir sonraki gözden geçirmeyi beklerken güvenli evde kalmalısın.
Walter, through this whole catastrophe, I have tried to remain calm and be the adult in here.
Walter, tüm bu felaket boyunca soğukkanlılığımı korumaya ve buradaki tek yetişkin olmaya çalıştım.
You have the right to remain silent.
Yeni bir entübe işlemi için hazır olun.
We can't let Mr. Amai Mask remain first for —
Tatlı Maske-san'ın hep birinci kalmasına...
You have the right to remain silent.
Sessiz kalma hakkına sahipsiniz.
Several heroes who tried to stop them have been found unconscious at the scene and remain in critical condition.
Onları durdurmaya çalışan birkaç kahraman olay yerinde baygın hâlde bulundular ve durumları kritik.
- You have the right to remain silent.
- Ne yaptın?
Please remain calm.
Lütfen sakin olun.