Robber traduction Turc
1,196 traduction parallèle
Your father wasn't a decent man, he's a robber.
Baban hiç de iyi biri değildi, o bir eşkiyağdı.
She gives the robber $ 100... but she tells the insurance company it was $ 200.
Soyguncuya 100 dolar verip... sigorta şirketine 200 dolar olduğunu söylüyor.
In the special regiment fighting against robber bandits.
Özel alayda soyguncu haydutlara karşı mücadele ettim.
Did you hear about the Polack bank robber?
Polonyalı banka soyguncusunu duydunuz mu?
I was a kid 30 years ago. Now I'm a robber.
30 yıl önce çocuktum, şimdi soyguncuyum.
You robber.
Seni hırsız!
I remember that in Honduras you were accused of being a grave robber.
Honduras'ta mezar hırsızı olmakla suçlanmıştınız.
A bank robber, a killer.
Banka soyguncusu, katilmişim.
I'm a cradle robber.
Sübyancı gibiyim.
You'll be the cop and I'll be the robber.
Sen polis olacaksın ve ben hırsız.
Lutz thinks he's a serial robber.
Lutz, adam seri soyguncu diyor.
So Charles Cain is the Alphabet robber?
- Alfabe soyguncusu Cain mi?
The robber is inside, are you out of your mind?
Soyguncu içeride Aklını mı kaçırdın?
They were forced to tranquilize the animal, and then discovered that the family pet had been feeding on the charred remains of his master and a yet to be identified robber.
Hayvanı yatıştırmak zorunda kalan tim üyeleri, bilahare, evcil hayvanın sahibinin ve kimliği tanımlanan bir soyguncunun yanmış cesetlerini yediğini tespit ettiler.
Officials theorize that the two men were involved in a struggle and were killed when the robber's grenade accidentally exploded.
Yetkililer, bu iki kişinin kavga ettiklerini ve kazaen patlayan elbombası neticesinde de öldüklerini değerlendiriyorlar.
Tony, l`m employing you to guard this place, instead of inviting robber to rob me
Tony, ben seni, burayı koruyasın diye tuttum buraya hırsızları getirip, beni soydurasın diye değil.
I've gotta sneak into my own house like a robber.
Kendi evime, bir hırsız gibi gizlice giriyorum.
Well, when the robber jammed his gun in my stomach I did what I felt I had to do. I threw up on the floor.
Soyguncu tabancasını karnıma dayayınca, yapmam gerekeni yaptım ve yere çıkardım!
Anyhow you remember when I sort of caught that bank robber?
Her neyse. Banka soyguncusunu yakalandığım zamanı hatırlıyor musun?
Thief, robber, rapist, and a gangster...
Hırsızlık, soygun, pis işler...
He's a convicted robber, he's recently paroled.
Hırsızlıktan yükümlü ve yakın zamanda şartlı tahliye olmuş.
- Cradle robber!
- Beşik hırsızı!
Dr. Horvath saved his life four years ago when he got shot by a bank robber. Every month, same reunion.
Max dört yıl önce bir banka soyguncusu tarafından vurulduğunda, Doktor Horvath, onun hayatını kurtardı.
He's a train robber.
O bir tren soyguncusu.
I'm not a robber.
- Ben soyguncu değilim.
And today, he's a world-class bank robber.
Bugün ise dünya çapında bir banka soyguncusu.
You're a world-class bank robber, drunk on your own power and expertise.
Kudretin ve uzmanlığınla kendinden geçmiş dünya çapında bir banka soyguncususun.
Look, I don't know where this "world-class bank robber" thing came from.
Bak, bu "dünya çapında banka soyguncusu" lafı nerden çıktı bilmiyorum.
Do I face female robber?
Benim kadınlara saldıracak bir yüzüm mü var ki?
But I'm a robber and a manslaughterer.
Fakat ben bir hırsızım. Bir de adam öldüren.
My partner and I go into this fleabag SRO. to pick up some junkie bank robber.
Ortağımla pis rezil bir otele keş banka soyguncularını almaya gidiyoruz
I'm sure you'll catch your robber.
Hırsızı yakalayacağınızdan eminim.
This robber hasn't gone 5 yards, when he's seized by a couple of passing citizens.
Bu soyguncu, henüz birkaç metre gitmişken vatandaşlar tarafından yakalanıyor.
Which one is the robber?
Hangisi hırsız?
Come on, Bart. The tape showed that the robber heated up a burrito.
Hadi, Bart. Kasette gösterildiğinde hırsız Meksika ekmeği yapıyordu.
A robber who attacks travellers.
Yolculara saldıran soygunculardır.
- But I'm not a robber!
- Ama ben soyguncu değilim
- There's the robber.
Soyguncu orada!
You robber of life.
Hayat hırsızını!
Lucky you wasn't a bank robber.
İyi ki banka soyguncusu değilmişsiniz.
Or as I prefer to think of him, a robber baron.
Ya da ben onu soyguncu bir baron olarak düşünmeyi yeğlerim.
The robber barons of old at least left something tangible in their wake.
Geçmişteki soyguncu baronlar en azından arkalarında elle tutulur bir şey bırakırlardı.
- I'm a robber.
- Ben bir soyguncuyum.
- You're a bank robber?
- Banka soyguncusu mu?
Well, I had no luck with me claim, took to the bush and came what you'd call a highway robber.
Pekala, maden arazisinde pek şanslı değildim, çalıların arkasına geçtim ve sizin söylediğiniz şekliyle soyguncu oldum.
- But what if it's a tomb robber?
- Ya mezar soyucuysa?
Out, you robber!
Defol hırsız!
- Robber!
- Siparis :
We are staffs here, the robber is inside.
Bizler memuruz, soyguncular içerde.
I'll be your robber.
- Selam nasılsın?
Aren't you tired of this sanctimonious robber baron...
Bu namus taslayan üç kağıtçının geberip gitmesi gerekirken sürekli kazanmasından sıkılmadın mı artık?