Rock star traduction Turc
1,134 traduction parallèle
I never realised you were Gene Simmons, the rock star!
Senin Gene Simmons olduğunu hiç anlayamadım, rock yıldızı!
I mean Gene, you big rock star. Bye.
Gene'yi diyorum, seni büyük rock yıldızı.Güle güle.
I plan to be buried with all the good CDs and my'rock star'belt.
Hem iyi CD'lerim ve rock yıldızı kemerimle gömülmeyi planlıyorum.
With a separate pile for white T-shirts... and T-shirts with writing on them... like'Rock Star,''Evil,'or'Kafka Was Here.' You want to be alone to do laundry?
Beyazları da sırt beyazlar ve yazılılar olarak ayıracağım. "Rock Yıldızı", "Şeytan" ya da "Kafka buradaydı" gibi.
A label wants to sign me. I'm gonna be a rock star.
Bir müzik şirketi benimle anlaşma yapmak istiyor.
- I'm a rock star.
- Ben bir rock yıldızıyım.
One minute, you're a carefree teenager with dreams of being a rock star, or a photographer for Playboy then, bam, some babe gets her claws in you...
Tek ve tasasız bir genç olarak rock yıldızı olma veya Playboy fotoğrafçısı olma hayali kurarsın ve sonra bum! Bebeğin biri sana yaklaşmaya başlar.
I thought he'd be all like, "I'm a rock star. Aren't I great?"
Ben onu "Ben bir rock yıldızıyım" havalarında olan biri sanmıştım.
I was so close to being a rock star but now, there's a chance it might not happen.
Rock yıldızı olmaya çok yakındım ama bunun bir daha olması için hiç şansım yok.
As far back as I can remember, I wanted to be a rock star.
Hatırladığım kadarıyla rock yıldızı olmak istiyordum.
Corey Williams dreams of being a rock star... and all that it brings... fame, fortune, an endless parade of women.
Corey Williams'ın rock yıldızı olma hayalleri vardı ve tüm bunlar beraberinde şan, şöhret ve belirli bir düzen içinde sonsuz kadın getirir.
- I can't believe in all the time I've known you that I've had to say this twice but my penis doesn't enjoy being sung to - Hey now, you're a rock star--
Rock yıldızısınız...
Albert Einstein became a household name. Einstein was like a | rock star in his day.
Elektrik ve Manyetizma bilim adamlarının ilgisini çekiyordu.
Dad's a rock star?
Babam bir rock yıldızı mıydı?
You just do the rock star's daughter so you can tell your pop star-wannabe mates, then ride off into the sunset with your crummy guitar...
Sadece rock yıldızın kızını yap. böylece senin rock yıldızının arkadaşı olabileceğini söyleyebilir, sonra da gitarınla birlikte gün batımına doğru yol al...
Like everything else he attempted, Dave's dream of becoming a rock star... was met with unequivocal rejection.
Denediği her şey gibi Dave'in rock yıldızı olma hayali de direk reddedilmişti.
If this is about that parallel-universe, Italian-rock-star, Lizzie's - suddenly-a - diva thing,
Şayet bu İtalyan rock starıyla, küçük Diva Lizzie hakkındaysa,
Fucking rock star!
- Rock yıldızı gibiyim.
After that, after they have the meeting, he goes back into the conference, where all these hackers have gathered, and they're treating him like he's a rock star.
Sonra, yani toplantıdan sonra konferans salonuna geri döndü. Bütün korsanlar orada toplanmışlar ve ona bir rock şarkıcısı gibi muamele ediyorlardı.
The thing is, you're a rock star now.
Sen bir rock starsın şimdi.
Connie was very protective of her man, "who was becoming this rock star".
Connie rock yıldızı olmaya başlayan sevgilisini korumaya çalışıyordu.
Joey had to become a rock star "because he stuck out anyway".
Joey rock yıldızı olmak zorundaydı çünkü ne olursa olsun öyle olacaktı.
That made him look more like a rock star.
Bu onu daha rock yıldızı gibi gösteriyordu.
Brother Anand you look like a rock star!
Anand kardeşim tıpkı bir rock yıldızı gibisin!
You look like a rock star. Are you kidding?
Rock yıldızı gibi görünüyorsun.
It made me feel like a rock star.
Kendimi rock yıldızı gibi hissettim.
After she works here in the morning, she cleans some rock star's house.
Sabahları burayı bitirdikten sonra bir rock yıldızının evine temizliğe giderdi.
Okay, what rock star?
Hangi rock yıldızının evi?
L " ve been a rock star for 30 years.
Son 30 yıldır bir rock yıldızıydım.
Dad was like a rock star.
Babam rock yıldızı gibiydi.
He's a rock star.
Bir rock yıldızı.
We are 1,000 miles from home in a New York police station with a drunken rock star waiting for your dead father to show up. You want to be more interesting?
Evden 1000 mil uzakta sarhoş bir rock yıldızıyla karakolda ölmüş babanın gelmesini bekliyoruz, daha mı ilginç?
She fractured her spine, and she still looks like a rock star.
Omurgasını zedeledi ama hala bir rock yıldızına benziyor.
Mom the rock star.
Annem bir rock yıldızı!
You think you're an'80s rock star or something?
80'li yıllardaki rock yıldızı falan mı sanıyorsun kendini?
He might have been a boring suit alive, but in death, he's a rock star. God, look at that.
Yaşarken belki sıkıcı bir adamdı ama ölünce tam bir rock yıldızı oldu.
Be a rock star and wait.
Rock yıldızları kadar mütevazi ol ve bekle lütfen.
To be a rock star.
Rock yıldızı olmak için.
Rock star parking.
Rock yıldızı parkı.
It's kind of like being married to a rock star, you know?
Bir rock yıldızıyla evli olmak gibi sanki.
I like the one who looks like a rock star.
Hayır, ben şu rock yıldızına benzeyeni dha çok beğeniyorum.
- Not interested? - No, I'm a rock star now.
- Ben bir rock yıldızıyım.
Don't cry, rock star, ruin your make-up.
Ağlama rockstar, makyajın akacak.
- Ready for your big debut rock star?
- İlk kez sahne almaya hazır mısın rock star?
While you were proving once and for all... that pretty girls do not in fact need to be funny, I went ahead and took a look at your little rock star's chart.
Sen, güzel kızların aslında komik olmaları gerekmediğini kanıtlarken, rock yıldızının dosyalarına bir göz attım.
- I'd rather hear it from you, rock star.
- Ben senden duymak istiyorum.
Hey, Judith. There's the rock star.
Merhaba, Judith.
You are 30 percent danger-loving, girl-touching rock star.
Piliçlerin taptığı rock yıldızlarından 30 puan yukarıdasın.
Are you sure you don't miss hanging out with your rock-star friends, Dad?
Rock yıldızı arkadaşlarınla takılmayı kaçırmadığına emin misin baba?
Maybe this is why the guitar picked me... because she knew I had the passion to become a star... to press the pedal to the metal... and never let up until I flamed out... as all true rock icons must.
Belki bu yüzden gitar beni seçmiştir çünkü yıldız olmak için gereken tutkum olduğunu ve gerçek rock ikonlarının yapması gerektiği gibi motor durana dek pedala basmam gerektiğini biliyordu.
Ready for a fun weekend?
Gel bakalım rock star!