Scrambled eggs traduction Turc
389 traduction parallèle
Scrambled eggs.
Sahanda yumurta.
And two fried eggs, two poached eggs... two scrambled eggs, and two medium-boiled eggs.
İki sahanda yumurta, iki çılbır yumurta... iki omlet ve iki rafadan yumurta.
I'll have some scrambled eggs made for you, and a plain salad.
Size yağda yumurta yapacağım, bir de salata.
Oh, I'll just ha-have s - some scrambled eggs.
Ah, ben yalnızca bi... biraz omlet a... alayım.
She's up to Africa and scrambled eggs by now.
Afrika'ya ve sahanda yumurtaya kadar geldi.
- and fix some scrambled eggs and toast.
- Yumurta kıralım, ekmek kızartalım.
Scrambled eggs with little sausages?
Omlet ve yanında sosis mi?
I'll make scrambled eggs of that damned lawyer!
O lanet avukatın kafasını yumurta gibi kıracağım!
- Scrambled eggs.
- Çırpılmış yumurtalar.
The kids want oatmeal, and I like scrambled eggs and bacon.
Çocuklar yulaf ezmesi yer, ben de yumurta ve jambon isterim.
We have a little... scrambled eggs?
Yağda yumurta... yapalım mı?
The doctor, he says to me, he says, that my brain is a little mixed up, you know like, I don't know, scrambled eggs.
Doktor, bana, beynimin biraz karışık, bilmiyorum, çırpılmış yumurta gibi olduğunu söylüyor. Yani...
She'll tell you whether we got scrambled eggs... or sunnyside up tomorrow.
Yarın omlet mi, sahanda yumurta mı var... - İleri Savunma Hattı'na hoşgeldiniz.
Nice scrambled eggs, and we don't want them to get cold, do we?
Güzel bir omletin var ve onun soğumasını istemeyiz, değil mi?
How about some scrambled eggs?
Sahanda yumurta ister misin?
You've been bragging about your scrambled eggs.
Sahanda yumurtayı çok iyi yaptığını söylüyordun.
You know you got... a plate of scrambled eggs in the bathtub?
Küvetin içinde bir tabak omlet olduğunu biliyor musun?
And some scrambled eggs.
Ve biraz yumurta.
Yes, I want scrambled eggs and bacon and cinnamon toast.
Evet, yağda pişmiş yumurta, salam ve tarçınlı ekmek.
Scrambled eggs, very cold beer, if you please.
Omlet ve soğuk bira rica ediyorum.
And four scrambled eggs, very loose.
Ve dört kızarmış yumurta, çok rafadan olsun.
I was going to make us scrambled eggs... and I have a jar of baby food for Jan.
Kendimize yumurta çırpacaktım. Jan için de bir kavanoz bebek maması var.
Scrambled eggs, baby food.
Çırpılmış yumurta, bebek maması.
The child needs spinach, carrots... not scrambled eggs.
Çocuğun ıspanağa, havuca ihtiyacı var çırpılmış yumurtaya değil.
Two, with scrambled eggs and bacon.
İki olsun, çırpılmış yumurtalı ve domuz pastırmalı.
Scrambled eggs, loose.
Sahanda az pişmiş yumurta.
You said scrambled eggs. Sorry.
Ben kendi işime, sen de seninkine, değil mi?
Scrambled eggs with truffles, to start.
Başlangıç olarak yumurtalı mezeler.
He's staring a hole in his scrambled eggs
Omletindeki deliğe bakıyor
Scrambled eggs with truffel, ham from parma and salad.
Mantar üzerine kırılmış yumurta, Parme jambonu, salata.
She has talent, you are having a child, she is making the best scrambled eggs in Paris and she loves you.
Paris'in en iyi yemeklerini yapıyor ve seni seviyor.
Scrambled eggs with 2 big slices of bacon.
2 büyük dilim pastırma ve enfes bir omlet.
- Hope you like scrambled eggs.
- Sahanda yumurta sevdiğinizi umarım.
He ordered scrambled eggs.
O Omlet İstiyor...
Miss, I wanted oatmeal before my scrambled eggs.
Bayan, ben yulaf ezmesini omletten önce istemiştim.
SCRAMBLED EGGS.
Omlet.
PETER WILL FEEL BADLY IF YOU'RE EATING STEAK AND HE'S EATING SCRAMBLED EGGS.
Yapma Cliff, sen biftek yerken o omlet yerse kendini çok kötü hisseder.
- Scrambled eggs surprise.
- Sürpriz bir omlet.
Quince, you can't unscramble scrambled eggs.
Quince, kırılmış yumurtaları birleştiremezsin.
- It's a Mexican sausage mixed in with scrambled eggs. It comes with hash browns and toast.
- Meksika sosisi ile çırpılmış yumurta, yanında da kızarmış patates ve ekmek.
And scrambled eggs, was it?
Omlet mi istemiştiniz?
- Scrambled eggs okay?
- Çirpilmis yumurta?
Scrambled eggs a la Wilkes.
Wilkes usulü sahanda yumurta.
Last time I saw him, he threw up scrambled eggs out of his nose on the way to the library.
Onu en son gördüğümde, kütüphaneye giderken burnundan yağda yumurta kusuyordu.
The scrambled eggs are a little dry.
Omlet biraz kuru oluyor.
I ordered boiled eggs and they've scrambled them, but it doesn't matter.
Ben haşlanmış yumurta istedim ama onlar omlet getirdi. Neyse, önemli değil.
Whatever game it was everybody was playing, sure as eggs is eggs, Roxy the Weasel had been scrambled.
Adına ne derseniz deyin, herkes içindeydi oyunun. Sansar Roxy, bir yumurta gibi kırılıp çırpıldı!
I don't like scrambled eggs with truffel.
Mantarlı yumurtaya bayılırım...
These eggs are not as scrambled as I like them.
Bu yumurta istediğim gibi sahanda değil.
Scrambled eggs?
Yağda yumurta?
Hope you guys like your eggs scrambled.
Umarım yumurtayı böyle seversiniz.