English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Anglais → Turc / [ S ] / Screw me

Screw me traduction Turc

1,183 traduction parallèle
- And you go and screw me.
- Sen git, beni mahvet.
They owe you after the "Sue Me, Screw Me" soiree you threw.
"Suck Me, Screw Me" olayından sana borçları var.
That same nature that allowed the number 547 PIN code... to screw me in a photo.
Başıma gelenlerin olmasına göz yuman da aynı Tanrı'ydı.
But if you screw me, I'll screw you.
Kurnazlık etmeye kalkma, yoksa ben seni düzerim.
- screw me and let's end it.
- Boşver keselim şunu.
Bauer, did you screw me?
Bauer, beni sattın mı?
- Screw me. - Screw you.
- Canım cehenneme mi?
- Screw me all you want.
- İstediğini söyle.
I have done nothing but give back to this community and all anyone has ever done for me is screw me over.
Ben hep bu topluma bir şeyler verdim ve başkaları da hep beni kazıkladı.
I've done nothing but give to this town, and they screw me over.
Hep bu kasabaya bir şeyler verdim ve kazıklandım.
Do you want to screw me?
Bana geçirmek ister misin?
Do you want to screw me, yes or no?
Bana geçirmek istiyor musun, evet ya da hayır?
- Screw me. - I don't think so.
- Olamaz.
Besides, if you try to screw me i will kill you and everyone you've ever met.
Bunun yanında, beni düzmeyi denersen seni ve daha önce tanıştığın herkesi öldürürüm.
You piece of shit, you tried to screw me?
Seni bok parçası! Bana geçirmeye mi çalıştın? Sigaram nerede?
Are you trying to screw me?
Beni kazıklamaya mı çalışıyorsun?
- Right. Screw me!
- Yani canım cehenneme!
- You're gonna screw me.
Beni satacaksın.
- Is she trying to screw me?
- Beni satmaya mı çalışıyor?
And by the way, Undercover Screw Up,... don't let me catch your black ass in the news again.
Ve bu arada, bak Undercover ( Ajan ) eğer bu işte sıçarsan skara kıçını haberlerde tekrar bana yakalatma!
I made everybody think you kidnapped me so I could screw my husband out of 10 million bucks.
Herkes beni kaçırdığını düşünüyor böylece ben de, kocamın 10 Milyon Dolarını çalabilirim.
So I suggest you kill me right now... and go screw yourself.
Onun için beni şimdi öldürmeni öneririm. Ve git kendini becer.
You want my testimony, but no to screw with me?
Tanıklığımı istersin ama benimle sikişmek istemezsin?
She wanted me to screw her.
Karıyı sikmemi kendi istedi.
You two were setting me up, and then Warren was gonna screw you over too.
Hayır. İkiniz beni tuzağa düşürdünüz. Warren seni de satacaktı.
there is nothing in this world so good that i can't screw it up. so let me assure you, patrick... darling... yes, i am.
Seni temin ederim ki Patrick, sevgilim, ben hamileyim.
But he said "Screw tradition", and sent me away.
Ama babam dedi ki "Geleneği boş ver",
If you don't screw this up, maybe one day he can get me home too.
Eğer bunu batırmazsan, belki bir gün beni de eve götürebilir.
Fine, Danny. If you screw with me, I'll eat your heart on a stick.
Eğer benimle uğraşmaya kalkarsan, kalbini çatala saplar yerim.
Believe me, I accept everything I've done to screw up Cyril's life.
İnan bana, Cyril'ın hayatını mahvettiğime dair her şeyi kabul ediyorum.
Our friendship is so important to me, the last thing I want to do is screw it up.
Arkadaşlığımız benim için o kadar önemli ki, bunu mahvetmek istemem.
Let me handle this before you screw it up
Pekâlâ.
Because I've learned that no matter how bad I screw up, you'll always bail me out.
Çünkü ne kadar kötü durumda olursam olayım, beni kurtaracağınızı biliyorum.
I have so much money to give away that you can just take it and go to Vegas with it, and that'll be your big "Screw you" to me.
O kadar param var ki dağıtıyorum. Sen de o parayla Vegas'a gidip bana günümü gösteriyorsun.
Nobody screw with me.
Kimse bana böyle yapamaz.
Bragged to me about how you were gonna screw the company, screw us all.
Bana şirketi nasıl mahvettiğinle övündün, hepimizi mahvettiğini.
I'm going to say this once. Your screw-ups are costing me a lot of money and I don't like it.
Bunu bir kez söyleyeceğim ; her şeyi batırdın, bir sürü masrafa yol açtın ve...
- Of course I do, but the last thing you need now is a screw-up like me.
- Tabii ki öyle. Şu anda ihtiyacın olan son şey benim gibi çıldırmış olmak.
Don't screw this up for me, Julian.
Bu işi sakın mahvetme Julian.
I won't let somebody screw needles into me. "She goes," It's your last option. "
kimsenin bana iğne saplamasını istemiyorum deyince. "bu senin son seçeneğin" dedi....
Replacing me before I've proven myself. Screw you.
Kendimi ispatlamadan önce yerime birimi arıyorlardı.
Do you want to mess me up? Do you want to screw up the works?
Ama ben ondan güçlüyüm Yat lan aşağı, diyorum ona.
Where you push me to extremes... the greatest gift an actor can give you is to screw up.
Beni uç noktalara itiyorsun. Bir oyuncunun sana verebileceği en iyi hediye, işi berbat etmektir.
I won't screw the guy, he's as broke as me.
Onu aldatamam, en az benim kadar yolsuz.
Tell me, is there someone here that has his screw loose..?
Burada kafayı kıran biri var mı?
- Don't screw with me. I'll pay later.
- Beni sıkıştırma tamam mı, sonra ödeyeceğim.
Vut don't screw with me.
Tamam. Ama bana yamuk yapmaya kalkma.
You screw with me now, and we both die.
Pislik yaparsan ikimiz de ölürüz.
Your grandma wouldn't be trying to screw me out of a good cigar? Want to make sure that we find the right guy.
- Doğru adamı bulduğumuzdan emin olmak istiyorum o kadar.
Well, if it was me, why would I keep that screw driver way over there in that glove compartment, when he could keep it right by his side, right there in the door side pocket, nice and handy?
Ben olsaydım, tornavidayı kolayca ulaşabileceğim kapı gözü yerine ta torpido gözüne koymazdım.
Then why the hell are you trying to screw this up for me, huh?
O hâlde hayatımı neden mahvetmek istiyorsun?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]