English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Anglais → Turc / [ S ] / She's my partner

She's my partner traduction Turc

142 traduction parallèle
I can't. - She's my partner's wife.
- Kadın ortağımın eşi.
She's not my wife, partner.
Eşim değil, arkadaşım.
My partner's a woman. She's trustworthy.
Ortağım güvenilecek bir kadındır.
Ooh, ooh, because she's my ex-wife and will want to bring her ooh, ooh, lesbian life partner.
Çünkü o benim eski karım ve muhtemelen yanında lezbiyen arkadaşını da getirecektir.
I say, the broad's a fucking partner, she walks in back of me, I'm gonna hide my hand.
Sana kadının lanet olası bir ortak olduğunu söylüyorum. Yürürken elimi saklayacağım.
She`s been a loving partner, and, more importantly, my friend.
Sevgi dolu bir eş ve daha önemlisi dostum oldu.
- She's my partner, Joanne.
- O benim ortağım, Joanne.
£ ­ No, she's my partner!
- Olmaz, o benim mesai arkadaşım.
- She's my partner, go ahead.
- Bu ortağım, devam et.
- Scully? - She's my partner.
O benim ortağım.
She's my partner.
O benim ortağım.
She's just my lab partner!
O sadece laboratuar partnerim.
She's been my partner for years.
O, yıllardır benim ortağım.
- She's my partner in art class.
- Claire'le nasıl tanıştın? - Sanat dersinde proje arkadaşım
She's my partner.
Ortağım.
She's not my partner, and I don't need a hand.
O, ortağım değil, yardıma da ihtiyacım yok.
Yeah, bitch-slap the side partner for dipping into my private stock... then take missy home and fuck her till she smiles.
Evet, özel bölümüme girdiği için memurun kıçını tokatlayıp ondan sonra eve götürüp gülene kadar s.kerim.
From our birth on, she was my destined partner who stole half of my milk.
Doğduğumuzdan beri sütümün yarısını çalan kader eşim olmuştu.
She's with my partner.
Ortağımla beraber.
She's working off her debt to society at Hal's under the watchful eye of my new partner.
Hal'ın yerinde çalışarak topluma karşı borcunu ödemeye benim yeni ortağımın keskin gözleri altında başladı.
I've been in a coma for six months, my poor wife will be kicked out by my children once I'm dead, and before that tragedy happens she's tricked a former partner and lover into pulling a scam.
Altı aydır komadaydım, öldüğüm zaman zavallı eşim çocuklarım tarafından dışlanacaktı, bu felaket gerçekleşmeden önce... eski iş ortağı ve aynı zamanda sevgilisini dolandırdı.
She's my business partner's wife, and if there's a corporation of Hollywood wives...
İş ortağımın eşidir, ve bir Hollywood eşleri şirketi varsa...
My - my, uh, partner and I are - are having a baby, and... she's 11 weeks pregnant and I'm just worried that... something might have happened to her.
Ben ve eşim bebek bekliyoruz, ve... o 11 haftalık hamile ve ben ona birşey olmuş... olabileceğinden korkuyorum.
- She's my partner Shut up
O benim ortağım.
She's my sparring partner.
Benim, antreman partnerim.
See my partner, Pam... she's the one who's actually going to carry the baby.
Hayat ortağım Pam... bebeğin taşıyacak kişi.
Next time my partner will be the most beautiful of all, she whom I have watched blossom like a delicate flower, and whom I have long dreamt of picking.
Bir dahaki sefere partnerim güzeller içinde en güzeli olacak. Bir gonca gibi açışını dikkatle izlediğim birisi. Ve uzun zamandır benim olmasını hayal ettiğim birisi.
She's my partner, ese.
O benim ortağım, o kadar.
She's my partner.
Partnerim.
Um, she's my partner.
O benim ortağım.
Karen's my partner, and God knows she's picked up the slack for me a time or two.
Karen benim ortağım ve Tanrı biliyor ya, bir iki kere de o benim boşluğumu doldurmuştu.
You know, she's... you know, she's just my partner.
Yo.o,... yani benim sadece ortagım.
Lynn and me have been together now for the past five years, and not only is she my partner, but she's also been my rock and my best friend.
Lynn ve ben 5 yıldır birlikteyiz. O sadece bir partner değil, aynı zamanda o benim dayanağım ve en iyi arkadaşım.
She's giving my partner her statement.
Ortağım içerde ifadesini alıyor.
Look, nothing against jed, but if Diana's gonna be around, she's my partner.
Bak, Jed'e karşı bir şeyim yok, ama Diana buralarda olacaksa, partnerim odur.
She's my partner, my friend.
O benim partnerim, arkadaşım.
- She's my partner.
- O benim ortağım.
She's my lab partner.
Laboratuar eşim.
My business partner, she sorts out all the legal side and she's very particular, extremely fussy.
İş ortağım, işin tüm yasal kısmıyla ilgilenir ve kendisi bu konularda ince eler sık dokur, aşırı derecede titizdir.
She's my partner.
Sevgilim oldu.
Bones is, you know... she's my partner. Oh...
Bones... benim ortağım.
And second of all, she's my business partner.
İkinci olarak da iş ortağım.
She's my chem partner.
Kimya partnerim.
She's my dance partner.
Dans partnerim o.
The only stress is looking for a new home with my partner, but she's doing most of it...
Üzerimdeki tek baskı sevgilimle ev aramamız ama işin büyük kısmını da o yapıyor.
She's my partner, okay?
O benim ortağım, tamam mı?
This here's my partner, Dr. Temperance Brennan, and, uh, she is actually going to China.
Buradaki ortağım, Dr. Temperance Brennan ve Çin'e gidiyor.
like it or not, she's my partner.
Hoşuma gitsin ya da gitmesin, o ortağım.
She's in there with my partner giving her statement.
Ortağım içerde ifadesini alıyor.
She's also my partner.
Sanmıyorum.
She's my partner, for God's sake.
Kadın benim ortağım, Tanrı aşkına.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]