English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Anglais → Turc / [ S ] / Shortcut

Shortcut traduction Turc

1,105 traduction parallèle
Living in this neighbourhood was the result of his last shortcut.
Bu mahallede yaşamak da seçtiği son kestirmenin bir sonucu.
Try the shortcut.
Kestirmeden halletmeyi dene.
A shortcut? You know a shortcut?
Kestirme bir yol mu biliyorsun?
- Shortcut.
- Kestirme.
I know a shortcut.
Bir kestirme biliyorum.
Shortcut?
- Kestirme?
Liz mentioned a shortcut.
Liz, bir kestirmeden bahsetmişti.
Come on. A shortcut.
Hadi gel, kestirmeden gidelim.
- There's a shortcut near here.
- Buralarda bir kestirme var.
Suicide Trail through Nightmare Canyon, or shortcut at Satan's Ridge?
Kabus Kanyon'undan geçen İntihar Patikası mı yoksa Şeytan Tepesi mi?
- It's a shortcut, Mrs. K. Trust me.
- Kısayol, Mrs. K. Bana güvenin.
I know a shortcut.
Başaracağız. Kestirme bir yol biliyorum.
Such talk came readily to me as a shortcut to ensure action.
Bu söylem, en kestirme yol olarak, kolayca aklıma gelmişti.
Show me a shortcut to those runways, and I'll get you a liner for that coat.
Bana bu pistlere giden kestirme bir yol göster ben de sana palton için astar getireyim.
This is a shortcut.
Burası kestirme.
Come on, Philippe, it's a shortcut.
Haydi, Philippe, burası kestirme.
I guess when you say something like that, it's a shortcut to thinking.
Böyle bir şey dediğinizde, kısa yoldan düşünmüş olursunuz.
- so I decided to take a shortcut.
Güruh, salona doğru ilerliyordu. Kestirmeden gitmeye karar verdim.
Like an idiot I took a shortcut and got turned around.
Salak gibi kısa yola saptım ve geri dönmem gerekti.
ARE YOU SURE THIS IS A SHORTCUT?
Bunun kısa yol olduğuna emin misin?
For 5 bucks, he turned me onto the Rockaway Boulevard shortcut.
5 dolara, bana Rockaway Bulvarına kestirme yolu gösterdi.
I know a shortcut.
Kestirme bir yol biliyorum.
Look. Shortcut fighting, Mr. Jack.
Kısa sürecekti Bay Jack.
Getting skinned by Shortcut or owing some white boy?
Ona yakalanmak mı, bir beyaza borçlanmak mı?
I knew you were fighting Shortcut tonight.
Shortcut'la dövüştüğünü biliyordum.
Hey, I know a shortcut.
Kestirme bir yol biliyorum.
But maybe, just maybe... - there's a shortcut.
Ama belki, sadece belki bir kısayol vardır.
Maybe it's a shortcut.
Belki de bir kestirmedir.
Better take a shortcut.
Kestirmeden gitmek en iyisi.
It's just a shortcut.
Burası kestirme.
We're late. h know a shortcut.
Geç kaldık. Kısa bir yol biliyorum.
This way! Sandlot! Shortcut, you guys!
Kestirmeden çocuklar, Sahaya, hadi!
Philip, is there any shortcut to the western countryside?
Ah Fei, Burdan batıya kestirme bir yol var mı?
I took a shortcut.
Kestirme bir yol kullandım.
There's a shortcut if you have a four-wheel drive.
Cipiniz varsa bir kestirme var.
- Give me the shortcut.
- Bana kısa yol ver.
- The shortcut?
- Kısa yol mu?
The shortcut skips a whole level.
Kısa yol bütün seviyeyi atlıyor.
Shortcut!
Kestirme yol!
Take the shortcut.
Kısa yoIdan git o zaman.
It's a shortcut.
Orada kestirme yol var.
I find it hard to believe someone could know about the shortcut and somehow miss him.
Kısa yolu zor yoldan bulmak yerine birisinin sana gösterdiğine inanmak kolaydır.
It was a shortcut.
Kısa yoldu.
But than again, Phaedra also said to take a shortcut through the woods.
Ama yine de, Phaedra ormanda kısa bir yol olduğunu söyledi.
They had a shortcut, a tunnel.
Kestirme bir yolları vardı, bir tünel. - Doğru.
We know a shortcut.
Kestirme bir yol biliyoruz.
Hey, Mister, I know a shortcut.
Bayım size kısa yolu göstereyim.
We can take a shortcut.
Kestirme yolu kullanabiliriz. Dur, dur, dur.
You said you know a shortcut to the docks, right?
Rıhtıma kestirme bir yol biliyorum demiştin, değil mi?
It's a shortcut.
Kestirme yol bu.
Shortcut.
Kestirme.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]