English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Anglais → Turc / [ S ] / Sic

Sic traduction Turc

287 traduction parallèle
Sic transit gloria mundi, sir.
Dünya malı dünyada kalır efendim.
Hyphen sic erat in fatis. "
Hyphen sic erat in fatis. "
"Sic transit gloria mundi".
"Dünya'nın ihtişamı sona erdi!"
- Sic him, Pop!
- Böyle, babalık!
And I won't unless you ever decide to sic that knife-happy little junkie on me.
Şu bıçak delisi esrarkeşi üstüme salmazsan ben de bir şey yapmam. Dikkat et delikanlı.
Who do you sic onto the wives, Mr Hammer?
Kadınların üzerine kimi salıyorsunuz, bay Hammer?
Sic your bridegroom on me?
Damadı üstüme mi salacaksın?
You make one pass at me, and I'll sic him on you.
En ufak bir hareketinizde, birini üzerinize salarım.
Sic him! Sic!
Aynen!
Sic transit gloria mundi.
Gelip geçicidir, dünyanın ihtişamı.
Beat it, little girl, or I'll sic the dogs on you.
Defol git, küçük kız, yoksa köpekleri üzerine salarım.
Sic them, Hecate, scratch out their eyes.
Hakla onları Hecate, gözlerini çıkart.
JCC, class G, SIC to SCCT.
JCC, G sınıfı, SIC dan SCCT ya.
Sic transit gloria mundi.
Sic transit gloria mundi.
- Sic'em, tiger.
- Saldır kaplanım.
~ There was nae sic a bonny tree
Çok güzel bir ağaç vardı
- Sic the dogs on'em!
- Köpeklere atın!
Come on, Toto, sic'em!
Hadi Toto, kovala onları!
In pecuniam, sic transit gloria.
In pecuniam, sic transit gloria.
"Sic transit Gloria lesbie!"
Sic transit Gloria lesbie!
Why don't you call the sheriff and sic the law on us?
Neden şerifi arayıp polisleri üstümüze salmıyorsun?
You better look out, pervert, or I'll sic my dog on you.
Laflarına dikkat et, yoksa köpeğimi üzerine salarım.
You couldn't sic that dog on me... if I was coming at you with a straight razor in each hand.
İki elimde de bıçak olsa, doğrudan sana saldırsam, yine de o köpek bir halt yiyemez.
Sic her.
Saldır ona.
Toby, sic'em!
Toby saldır!
Legend had it that Milo had trained Chopper not just to sic but to sic specific parts of the human anatomy.
Rivayete göre, Milo köpeğini sadece saldırmak üzere değil... insan bedeninin belli kısımlarına saldırmak üzere eğitmişti.
"Chopper, sic balls!"
"Chopper, taşaklara saldır!"
Sic balls.
Taşaklara saldır.
I'll sic my dog on you.
Yoksa köpeğimi üstüne salarım.
Chopper, sic him!
Chopper, saldır ona!
Sic him, boy!
Saldır ona oğlum!
Now he said : "Sic him, boy."
Açıkçası "saldır ona oğlum" demişti.
But what I heard was : "Chopper, sic balls."
Ama ben şöyle duymuştum : "Chopper, taşaklara saldır."
Sic balls, Choppie.
Taşaklara saldır Choppie.
This is music. Mu-sic.
Buna müzik denir.
Sic transit gloria mundi.
"Sic transit gloria mundi".
Sic him, Bulldog.
Saldır ona Buldog.
He's yours, Ray. Sic him.
- O senin, Ray.
I'll sic the fire chief on clark.
İtfaiye şefini de Clark'ın üstüne salacağım.
Joanna, sic him!
Joanna, yakala onu!
And sic semper tyrannis.
Ve cezanı da verecektir.
"Sic gorgiamus allos subjectatos nunc."
"Sic gorgiamus allos subjectatos nunc."
They throw things, shoot pellets at me, sic dogs at me.
Üzerime ellerine geçeni, ayakkabı kalıpları attılar, kuduz köpekler saldırdılar.
Sic'em, boys!
Saldırın çocuklar!
A hundred years ago, they used to put on white sheets and sic bloodhounds on us.
Yüz yıl önce, beyaz çarşaf giyer ve üzerimize tazılarını salarlardı.
You gonna sic big bad old Gus on me?
Yaşlı kötü Gus'ı üzerime mi saldırtacaksın?
- Come back here! - Aw, sic'em, Archie. Eat the cat.
Tamam kediyi ye!
I'll sic the dog on you!
Köpeği üstünüze salarım.
Sic'em!
Bul onları!
You just sic your boyfriend on him, OK? How is he, by the way?
Bu arada o nasıl?
Sic'em!
Saldır onlara!

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]