English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Anglais → Turc / [ S ] / So here's the deal

So here's the deal traduction Turc

304 traduction parallèle
So here's the deal.
Bana ihtiyacım olan tüm ısıtıcıları verin.
So, what's the deal here?
Peki burada neyi tartışıyoruz?
The deal's off, so don't expect to get out of here alive.
Ama anlaşma sona erdi, buradan canlı çıkamayacaksın.
The ER doctor's gonna be here soon, so let's get on with the work... and deal with the emergencies as they arise.
Acil doktoru yakında burada olacak, bu yüzden işe devam edelim ve gelecek acil vakalarla ilgilenelim.
So... what's the deal here?
Yani burada ne işi var?
Okay, so here's the deal.
Pekala, olay şu...
So here's the deal :
Teklifim şu :
So, I think you and I can help each other. Here's the deal.
Ben de birbirimize yardımcı olabiliriz diye düşündüm.
So here's the deal.
Olan şu :
So here's the deal.
Yani teklifim şu :
So here's the deal :
Anlaşma şöyle :
Anyway, he's drinking at the bar, so I don't think a whole great deal of it, but then Mrs. Mohra, she heard about the homicides down here and thought I should call it in, so I called it in.
- Her neyse barda içiyordu pek anlam veremedim, ama sonra Bayan Mohra bu civardaki cinayetleri duydu ve sizi arayıp durumu bildirmemi söyledi. Böylece ben de aradım.
So here's the deal.
İşte teklifim.
So here's the deal. Zeus... Mr High and Mighty, Mr "Hey, You, Get Off Of My Cloud",... now he has...
Kendini beğenmiş Zeus'un küçücük...
So, here's the deal.
- Pekâlâ, işte anlaşma.
So here's the deal.
Pekâlâ, şöyle diyelim. Mercer?
So, what's the deal here?
Yani burada ne işi var?
I know in Econ. so here's the deal.
Ekonomi'de tandığım tek insansın. İşte anlaşma.
Abby... so what's the deal here?
Abby... burada ne yapacaksın?
So, here's the deal.
İşte önerim.
So here's the deal.
İşte anlaşma.
OK, so here's the deal...
Şöyle bir anlaşma yapalım...
Finally found something worse than me, huh? So here's the deal.
Sonunda benden daha kötü bir şey buldunuz, değil mi?
So, what's the deal here?
Peki, olay nedir?
So here's the deal, all right?
Pekâlâ, işte anlaşma.
So, the deal about the... Here's the deal, Rudy. I'm giving you an easy out.
Bunun için senin hakkında bir miktar... bilgiyi kolayca veriyorum.
So here's the deal :
AnIasma su :
So, what's the deal here?
Olay nedir?
You're so locked in, I could choke you! So here's the deal.
O kadar kilitlisin ki, seni yutabilirim!
So here's the deal.
İşte olay bu.
- So here's the deal.
- Planım bu.
OK, so here's the deal. We don't want you to push him, OK?
Onu fazla zorlamanı istemiyoruz tamam mı?
So here's the deal.
Bak dinle.
So here's the deal :
İşte anlaşmamız şu.
My mistake. So here's the deal.
- Annemin tuz masajı biterken, yüz bakımına gireceğim.
I don't have time to argue with you, so here's the deal.
Durum aynen şöyle.
Look, I don't have time to argue with you, so here's the deal.
Bak, seninle tartışacak zamanım yok. Beni dinle.
So, here's the deal :
Olay şöyle ; patronunu ele verirsen ömrünün kalanını..
I've got film to buy, and from what I understand that's gonna be my biggest expense, so.... Okay, Dawson, here's the deal.
Çekimde kullanacağım filmleri almam gerekiyor ve anlaşılan en büyük masrafımı onlar oluşturacak.
So here's the deal.
Şöyle yapacağım
But when you're dating Jordan's sissy-poo, it forces me to spend time with you outside hospital, and I just won't have that, so here's the deal.
Fakat çıktığın kişi Jordan'ın kız kardeşiyse, bu beni seninle hastane dışında zaman geçirmek zorunda bırakıyor ve ben bunu istemiyorum. Anlaşmamız şu :
So here's the deal, Mrs Larkin. You have a valvular defect in your heart.
Bayan Larkin durum şu ki, kalp kapakçığınızla ilgili bir probleminiz var.
So here's the deal, man.
Olay şu. Uyuşturucu pazarına geri girmeye çalışıyorum.
SO HERE'S THE DEAL, 30-DEGREE ANGLE.
İşte önemli nokta, 30 Derecelik açı.
So here's the deal : Buddy boy... that my little hearty hi-ho Silver routine affected you like that, all I can say is, I am such a jerk.
Bak dostum, benim her sabah hayat dolu tavrım seni öyle etkilediyse ancak şunu diyebilirim ; ben salağın tekiyim.
So, here's the deal.
İşte nasıl yapacağın.
So here's the deal.
Anlaşmamız şöyle :
So here's the deal : when you go up, - I won't yell short eyes first.
Buna ne dersin. "Büyüdüğünde unutursun".
There's no one here you seem to be with... so I was just wondering what the deal was.
Burada da birlikte olduğun biri yok gibi. Ben de olay nedir diye merak ettim.
So, here's the deal.
Gel seninle anlaşalım.
So... okay, so here's the deal ; I'm actually trying to avoid eternal damnation... so... I'm gonna pass.
Peki, şöyle yapalım, aslında ben sonsuza dek lanetlenmekten korkuyorum yani benden pas.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]