English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Anglais → Turc / [ S ] / So say it

So say it traduction Turc

5,080 traduction parallèle
"It's So Hard to Say Goodbye to Yesterday", from the notable Boyz II Men album, "Cooleyhighharmony."
"Cooleyhighharmony" albümüyle dikkat çeken Boyz II Men grubunun "It's So Hard to Say Goodbye to Yesterday" şarkısı bize eşlik edecek.
Well, you are if you say it so damn loudly.
Böyle yüksek sesle söyleyeceksen öylesin.
It's OK. You can say so.
Söyleyebilirsin.
They're going to look for something that's more confined, where a lot of people are, so it'll be effective and lethal, and they'll get a higher body count.
Onlar daha kapalı bir yer gidiyorlardır, ki oralarda daha çok insan olur, bu yüzden daha etkili ve ölümcül olacak ve onlar için daha çok ölü sayılacak.
If it was money that you guys wanted, why didn't you say so?
Eğer istediğiniz paraysa neden söylemediniz?
You have children, so I know you've been with a woman, but I got to say... It sounds like you haven't.
Bir çocuğun var, bu yüzden bir kadınla birlikte olduğunu biliyorum ama tek söylebildiğim hiç kimseyle sevişmemişsin sanki...
It seems, well not so much seems as is...
Görünüşe göre, pek de iyi sayılmaz...
Um, look, I want to say something to you, babe, and there's never a really good time to say it, so I feel like if I just say it right now, then I'll just say it.
Sana birşey söylemek istiyorum bebeğim.. .. ve bunu söylemenin belli bir zamanı yok. Söylemek istiyorum.
let me just say... the first time I met Nick, it didn't go so well either.
Ben Nick'le ilk tanıştığımda da olaylar pek olumlu gelişmemişti.
I thought you might want it so you didn't accidentally sell anybody, say...
İhtiyacın olabilir diye düşündüm.
Whatever you came here to say, it takes security about 60 seconds to reach this floor, so I would start talking.
Her ne demeye geldiysen, güvenliğin bu kata ulaşması 60 saniye sürüyor. O yüzden yerinde olsam konuşmaya başlardım.
"it has so much to say to you, please come"
Dinle, bak bu kalp sana bir şey söylüyor hadi gel artık.
"it has so much to say to you, please come once"
Bunu sana hep söyleyip duruyorum hadi gel artık.
I just wanted to say we talked about it at home, and we feel so bad for you.
Bunun hakkında evde konuştuğumuzu ve senin için üzüldüğümüzü söylemek istedim.
It feels so good to say it out loud.
Sesli bir şekilde söylemek çok iyi geldi.
Unfortunately, I'm not so enlightened when it comes to reading parking signs.
Maalesef iş park işaretlerini okumaya gelince o kadar aydın sayılmam.
So what'd your boss say about it?
Ee patronun ne dedi?
The tests say it's a boy, which is lucky, because sometimes the genetics aren't so clear.
Tahliller erkek olduğunu söylüyor bu iyi bir şey çünkü genetik her zaman bu kadar bariz olmayabiliyor.
But it turns out to have been a good decision, so I want to say thank you for being so understanding.
Ama bu çok doğru bir karara dönüştü,... bu yüzden sana bu kadar anlayışlı olduğun için teşekkür ederim.
For us, so we have the ultimate say in what happens to it.
Bizim için tasiyorsun, o yüzden son sözü biz söyleriz.
Grab their attention and keep it, so to say.
Dikkatlerini çekip o şekilde kalmasını sağlamalıyız.
Well, I have to say, it wasn't so dreadful after all.
İtiraf etmeliyim ki o kadar da korkuç değilmiş aslında.
Yeah, well, can't say for sure without seeing it in person, so we're gonna go to Riverdale, see if it's still there.
Evet, ama görmeden kesin bir şey diyemem. Bu yüzden Riverdale'e gidip, oradaysa yakından göreceğiz.
I gotta say, I love that guinea pig so much, but I can't believe how nice it feels to give it to the doctor who fixed my heart.
Ben, ben o kadar ki kobay seviyorum, demek lazım ama nasıl hissettiğini güzel inanamıyorum Kalbimi sabitdoktora vermek.
I just wanted to say that it was so nice to meet both of you.
- İkinizle de tanıştığıma çok memnun oldum.
But that's not so much of a problem these days, is it?
Ama pek bir sorun sayılmaz bugünlerde, değil mi?
[Gouby speaking English] It's a very sensitive region because there are so many armed groups.
Burası, çok sayıdaki silahlı grup yüzünden çok hassas bir bölge.
So what I want to say with regard to the difficulties we are facing, is that if we are strong and we withstand the situation, it is because we work as a team.
Güncel zorluklarımız konusunda şunu söylemek istiyorum. Güçlüysek ve bu duruma göğüs geriyorsak ekip olarak çalıştığımız içindir.
So to give them money and then turn around and say it's nothing to do with us... It's just fucking hypocritical. You know, it's just...
Adamlara para verip arkanı döndükten sonra "Bizimle ilgisi yok." demek ikiyüzlülük!
All right, so, now I've narrowed it down to three guys Who might do anything to stay here.
Burada kalmak için her şeyi yapabilecek kişi sayısını 3'e kadar indirmiştim.
The only thing we can say for sure is that Earth as we know it will be so changed that we would scarcely recognize it as home.
Ancak kesin olarak söyleyebileceğimiz tek şey, bildiğimiz Dünya o kadar değişmiş olacak ki, ona zar zor evimiz diyebileceğiz.
So, yeah, I'd say we earned it.
Yani evet, bence hak ettim.
If I say to destroy, will it be so?
Yok edin dersem öyle mi olacak?
That's why we're gonna fill it up, so we can say "fuck you," to death and "hello," to life.
Bu yüzden evi dolduracağız ölüme siktir çekip yaşama merhaba demek için.
If you say that we're so fucking special I am asking you I'm begging you prove it.
Eğer bu kadar özel olduğumuzu söylüyorsan senden rica ediyorum sana yalvarıyorum ispat et.
Yeah, the count was off, so we stayed to make sure it was right.
Evet, sayımda bir sıkıntı vardı, biz de emin olana kadar kulüpteydik.
If you want the street side of the business, it'll happen, but not until I say so.
Eğer işin sokak kısmını istiyorsan, bu olacak ama ben söylediğim zaman.
Don't make me say it so many times.
Bana bunu defalarca söyletme.
For your information, there are four times as many Indians as there are Americans, so the way we say it is right.
Yani bilginiz olsun, her Amerikalı'nın dört katı Hindistanlı var, yani bizim dediğimiz doğru.
Although you already agreed to it, so no take-backs.
Ama kabul ettin sayılır, sözünü geri alma yok.
So, uh, somebody might say something to you about it at school, okay?
Pekala, okulda birileri sana bir şeyler söyleyebilir, tamam mı?
So, would it be safe to say, Doctor, that, simply put, Cindy Strauss was loaded?
Peki Doktor, basit tabirle Cindy Strauss'un kafası dumanlıydı diyebilir miyiz?
So let's just say she didn't feel it.
Diyelim ki bir şey hissetmiyor.
So all that's left for me to do here is say thank you for your help, unwitting as it may have been.
Yardımın için teşekkür etmekten başka yapacağım bir şey kalmadı burada. İsteyerek yapmamış olsan da.
My lords, it is a very hard thing to say that we cannot trust the King and that we have already been deceived for so long.
Kral'a güvenemediğimizi söylemek çok zor bir şey Lordlarım ve biz zaten uzun süredir kandırıldık.
So it's time to tell them that if they don't wish to speak.. .. if they have nothing to say, then we won't want to hearthem either.
O halde onlara, eğer konuşmak istemiyorlarsa hiç bir şey söylemek istemiyorlarsa, o zaman biz de onlara kulak vermeyeceğiz.
It's so hard To say goodbye
Hoşça kal demek çok zor.
And for me, it's been over 30 years, and so I'd always say the same thing.
30 yıldan fazla oldu. Ben hep aynı şeyi söylerdim.
Well, you know, you're almost here, so just look for the... there's no number on the building so it's a little tough. Alright.
Geldin sayılır...
Mr. gardner's gonna pound his desk and say loudly, so that you know that it's important, "garbage in, garbage out."
Bay Gardner, masasını yumruklayacak ve yüksek sesle,... bunun önemli olduğunu biliyorsunuz, "Döküntü girer, döküntü çıkar." diyecek.
It is rather poetic, if I do say so myself.
Söylememde sakınca yoksa, bu epey şairane.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]