So smooth traduction Turc
365 traduction parallèle
So smooth he daubed his vice with show of virtue... that, his apparent open guilt apart - I mean, his conversation with Shore's wife - his life was free from all suspicion.
Tüm kötülüğünü iyilik kisvesi altına öyle ustaca gizlemişti ki malum kusurunu, yani Shore'un karısıyla olan ilişkisini bir yana bırakırsak, hiçbir zaman bir kuşku gölgesi düşmemişti üzerine.
Makes my hand so smooth.
Ellerimi öyle yumuşak yapıyor ki.
It's so smooth and cool.
Öyle pürüzsüz ve serin.
It's so smooth.
Ne kadar da pürüzsüz!
Oh, it's so smooth... and cool.
Çok pürüzsüz ve soğuk.
Things were going so smooth...
İşler yolunda gidiyordu...
You know, my ex-husband, Tom, he was... he was like a ballroom dancer, he was so smooth, it was like he was ice-skating, you know?
Boşandığım kocam, Tom harika dansederdi. Hareketleri sanki buz pistinde patenle kayar gibiydi.
- It feels so smooth.
- Üstü yumuşacık. - Taze ve olgun.
Your skin's so smooth...
Cildin öyle pürüzsüz ki...
So smooth!
Pürüzsüz!
So warm, so smooth.
Sıcacıksın.
I love stroking your skin ; it's so smooth.
Vücudunu okşamayı çok sevdim, çok pürüzsüz.
So smooth, like velvet.
İpek kadar yumuşak.
Your skin is so smooth, and your belly...
Tenin çok yumuşak ve karnın...
"So smooth he daub'd his vice with show..."
Tüm kötülüğünü iyilik kisvesi altına öyle ustaca gizlemişti ki...
So smooth.
Yumuşacık.
So smooth and flexible.
Çok yumuşak ve esnek.
So smooth and firm.
Çok düzgün ve sert.
THESE SHOES ARE SO SMOOTH
Cliff bu kutudaki ayakkabılar öyle şık ki ;
So smooth, but with great body.
Hem kayıp gidiyor, hem de kopmuyorlar.
This isn't so smooth now, is it?
O kadar düzgün değildi, öyle değil mi?
But you're so smooth I figured you were hiding something too.
Ama sen de o kadar kibarsın ki, sen de bir şey saklıyorsun sandım.
You were so smooth with him.
Ona çok kibar davrandın.
Not so smooth of face. Cognac, mr.
Böyle tüysüz bir delikanlıyı değil.
So smooth.
Çok yumuşak.
He drives so smooth, you can boil an egg on the engine.
O kadar yavaş kullanır ki motorun üstünde yumurta haşlarsın.
It feels so smooth my skin- - almost sensuous.
Derimi çok yumuşak hissettiriyor- -... neredeyse erotik hisler uyandıracak.
- Even her face looks so smooth.
- Yüzü bile çok pürüzsüz görünüyor.
So smooth!
Sorunsuzdu!
He's so smooth.
Bir tatlılık.
In my line of work, things don't run so smooth.
Bizim meslekte pürüz çıkar. Kusura bakmasınlar.
He's so smooth.
- Çok tatlı. - Evet.
That would be something for me. You SAY you're happy, and yet, somehow, you're so... still, so smooth... so hard.
Hiç değilse bir anlamı olur, mutlu olduğunu söyle... gerçi yine de oldukça sessiz ve durgunsun, katısın.
Now they must leave their house... in which so many Valastros were born and died. They must turn their back on those walls... and on those stones worn smooth by their daily steps.
Artık Valastrolar'ın doğduğu ve öldüğü taşlarını yalnızca ailenin aşındırdığı evlerini terk etmek zorundalar.
The crooked paths shall be made straight. And the rough way shall be made smooth so that we shall receive the salvation of God.
Dolambaçlı yollar düze çıkacak, sertlik yumuşatılacak, böylece Tanrı bizi kurtaracak.
However, I have got a brother at Harvard who's real smooth. So if I were you, I'd cultivate me.
Ama Harvard'da okuyan bir ağabeyim var ve o işi biliyor, beni yetiştirmelisin.
I've been worn down so long, now I'm nice and smooth.
O kadar aşındım ki, atık güzel ve düzgünüm.
If I could get that approach, so it's smooth... then get the twist of the wrist.
Piste hafifçe yaklaştım, sonra bileğimi çevirdim, ve tekrar bileğimi kıvırdım.
So white, smooth as porcelain.
Bembeyaz, porselen gibi pürüzsüz.
You're still young, your skin is so white and smooth.
Hâlâ gençsin, tenin hâlâ parlak ve pürüzsüz.
Oh, yes, so smooth.
Senin genç bedenin ah, evet, çok yumuşak.
I love your skin, so soft and smooth like a pebble.
Tenine bayılıyorum. Çok yumuşak. Bir çakıl taşı gibi kaygan.
So silky smooth...
İpeksi ve yumuşak...
She's quite a lady, smooth skin, so comfortable.
Çük güzel ve narin bir cildi vardı, gerçekten harikaydı!
I may be kidding myself, but I have this crazy notion that if I did find him maybe you could smooth it over so I could see him again.
Kendimi kandırıyor da olabilirim ama eğer onu bulursam, belki geçmişe bir perde çekip onunla tekrar görüşebi - lirmişim gibi çılgın bir düşüncem var.
Suck on one of these, smooth as a prom queen's thighs only not quite so risky.
Şunlardan birini emsene. On sekizlik yavrunun kalçası gibi sert, ama daha az riskli.
So I give you Bernie, smooth over Leo, and you pay Lazarre.
Bernie'yi alacaksın, Leo'yla barışacaksın, borcumu ödeyeceksin.
And I scrub your seat smooth... so you no scratch your leg at the back.
Oturağınızı da zımparaladım. Bacağınızın arkası çizilmeyecek.
Your filofax is all set, so it should be smooth sailing.
Ajandanız hazır. Böylece rahat bir seyahat olacak.
So there is a smooth slope all the way up to the effective deterrent against a predator.
O halde gerçekten de avcıyı etkin bir şekilde engellemeye yönelik pürüzsüz bir eğim söz konusudur.
Wow, your skin is so soft and smooth, Asuka!
Vayy, tenin çok yumuşak ve pürüzsüz Asuka!