So there it is traduction Turc
1,541 traduction parallèle
So, our Sun is in the main sequence, we're very happy it's there, it provides us the same amount of energy almost every day, and that's what makes life possible.
Güneş'imiz ana sekans evresindedir. Bu evrede olması bizi mutlu ediyor. Bize neredeyse her gün aynı miktarda enerji veriyor.
So, it's a complicated traffic situation, but because the space between the stars is so great there's not much chance of a collision.
Bu yüzden, karmaşık bir trafik söz konusudur. Ancak yıldızlar arasındaki boşluk çok büyük olduğundan çarpışma ihtimali pek yoktur.
So, we know the dark matter is there, we can make maps of how it is distributed, even if we cannot see it directly.
Karanlık Maddenin orada olduğunu biliyoruz, nasıl dağılım gösterdiğine göre, haritalar yapabiliriz doğrudan göremesek de.
Which is another reason I knew that it was you and not your husband, because the attack was so inept - - there was no attack!
Maggie'yi arayanın kocan değil, sen olduğunu kanıtlayan başka bir şey daha var. - Saldırı çok amatörce idi. - Saldırı falan olmadı!
Well, there will be boys and there will be girls and it is a party, so...
Yani, erkekler olacak ve kızlar da olacak ve bu bir parti.
This is B-15 So what we see here is the white cliff It's about 150 feet tall, so that means that there's over 1,000 feet of ice below the water line
Bu B-15. Bu gördüğümüz Beyaz Kayalık. Yaklaşık 46 metre yüksekliğinde, yani suyun altında 300 metre derinliği uzanan buz kütlesi var.
Do you know what it's like to have an internal voice that tells you what the right thing to do is all of the time and you do it, and it works and you're good at what you do, and then one day it just shuts off? And in that moment there is no voice, and you just have to listen to yourself. And in an instant, in a millisecond, you make a tiny, but crucial mistake and screw up so badly it affects your whole life?
Bir iç sesin olup, her zaman doğru şeyi yaptığını söylemesi ve bunu yaptığında işe yarayıp, işinde başarılı olmana rağmen bir gün, aniden kapanması ve o anda hiç ses kalmayıp kendini dinlemek zorunda kalman ve bir anda bir milisaniye içinde, ufacık olman ve bir hatanın tüm hayatını çok kötü etkilemesi nasıl bir şeydir bilir misiniz?
So, you know the truth About what's really going on out there, And this is what you decide to do with it?
Yani sen dışarıda olanlar hakkındaki gerçeği biliyorsun ve böyle davranmaya mı karar verdin?
So is there any way I could come back later and check it out while you're showing them other places?
Siz onlara başka yerleri gösterirken, benim geri gelip daireyi kontrol etme imkânım var mı acaba?
You probably weren't invited because... it is so obviously that you supposed to be there.
Büyük ihtimalle davet edilmemenin nedeni orada olman gerektiği açıkça belli olmasındandır.
Fiona and i felt there wasn't anywhere providing real upmarket quality in this industry, so we thought we'd do it.
Fiona ve ben bu iş alanında, üst sınıfa uygun kalite sunmakta eksiklikler olduğunu gördük. Böylece kendimiz yapmaya karar verdik.
It is a joy to us that your stepmother can spare you, now that there are so many little Smiths at home.
Üvey annenin senden ayrılabilmiş olması bizim için bir mutluluk.
This site is so valuable that we have to actually be very careful about who we take in there and who actually finds out about it.
Bu bölge öyle kıymetli ki oradan kimin haberi olduğuna ve oraya kimi götürdüğümüze çok dikkat etmek zorundayız.
Well there are two ways — you can go in there and bomb it, and so forth, but that is not very efficient.
Bunun iki yolu var : oraya gidip bombalama falan yaparsınız, tabi bu çok da etkili bir yöntem değildir.
So if there is something negative going on here, it will help spur on the haunting.
Yani, eğer burada negatif bir şeyler olursa bu ziyaretçileri gelmeye teşvik eder.
Have you been to the club near there? The burger joint beside it is so cool!
Çok güzelmiş burası!
There it is. I'm so sorry about yesterday, Joo-won.
Dünkü olanlar için çok özür dilerim Joo-won.
Sis says there are so many types of laughs, but it is best to laugh when you want to.
Ablam gülmenin bir çok çeşidi olduğunu ama en iyisinin gülmek istediğin zamanki olduğunu söyler.
Not there is well, it is for the idea of the marriage, it is so permanent
Daha iyisi yok tamam mı? Ama evlenme düşüncesi kalıcı bir şey.
Nathan, I think it might be a good idea if I'm there when you break the news about installing cameras to the kids so the announcement is taken, you know, seriously.
Nathan, duyurunun ciddiye alınması için sanırım çocuklara kamera yerleştirileceğini söyleyeceğin zaman benim de orada olmam çok iyi olur.
"And if there's one thing I want you to walk away with tonight, " it's that the sky is the limit. " So, for those of you with troubles, for those of you feeling scared,
"Ve bu gece buradan birlikte ayrılmanızı istediğim tek şey imkânsız diye bir şeyin olmadığı içinizde sorunları olanlar, korkuları olanlar ya da bocalayanlar, kızgın olanlar unutmayın, yalnız değilsiniz."
Until your friend is missing for at least 72 hours, there is nothing we can do. So what are you gonna do about it?
Bu konuda ne yapacaksınız?
The only problem with this book is It's about a gang member and there's violence in it, So you may not be able to read it as part of the curriculum.
Bu kitap bir çete üyesinden bahsediyor ve şiddet içeriyor bu yüzden okumanıza izin verilmeyebilir.
Misty, I know there's gotta be a very good explanation for that so why don't you come out and tell us what it is?
Puslu, bu yaptığının çok iyi bir açıklaması olduğuna eminim o yüzden neden dışarı gelip bize bunun ne olduğunu anlatmıyorsun?
So, there it is, the Leap of Doom.
İşte Su Kaydırağı.
If I thought there was good reason, I would, but there's not, so please don't make this any harder than it already is.
Biz... Eğer iyi bir nedeni olsaydı bir yıl önce yapardım. Ama yok.
But there has been very little snow to build a paridera so the puppy of rung seal it is defenseless on the ice to their worst enemy's full view.
Ama doğum mağarasını oluşturmak için yeterince kar yok,... bu yüzden halkalı fok yavrusu buzun üstünde korumasız kalır, ... en büyük düşmanının görüş alanında.
Why is it so quiet in there?
Niye içerisi bu kadar sessiz?
So, there is no reason for you to stay here any longer, isn't it?
Yani, burada daha fazla kalman için hiçbir neden yok değil mi?
And if you think that there is work to is that so, what can I do about it?
Ama sen üzerinde çalışılmaya ihtiyacı var diyorsan öyledir..
Brother Prem.. .. why is it so silent when there is a marriage?
Prem abi... düğün varken ortalık neden bu kadar sessiz?
Is there any way we could be more clear about why Mary's so freaked out at that moment? I think it's pretty obvious and dramatic.
Mary'nin o anda neden o kadar korktuğunu anlatmanın daha açık ve dramatik olduğunu düşünüyorum.
I know there, each is behaving like my father... even if it is not. however, are so busy in the room with her... that has no time to fight me.
Her ikisi de babam gibi davranıyor öyle olmasa bile her neyse, onunla yatak odasında o kadar meşgul oluyor ki benimle kavga etmeye vakti olmuyor.
So, there is plenty of food in the kitchen... for the next two days, make sure you eat all of it.
Önümüzdeki iki gün için mutfakta bol bol yemek var. Hepsini yediğinden emin ol.
There. That's not so hard, is it?
O kadar da zor değilmiş, gördünüz mü?
Anyway, it's got a great view, but it's a long way from the train station and there aren't many buses on this route, so there's hardly anyone who wants to rent this place, is what the real-estate agent said.
Her neyse, manzara harika olabilir, ama tren istasyonundan çok uzak bir yer ve bu taraftan pek otobüs de geçmiyor yani, herkes tutmak istemiyor burayı emlak ajansı böyle söyledi.
It's like her life is my life it's like there are 8 million people, but it's so hard to meet the perfect person!
Sex and the City'nin başrôl oyuncusu ) Aynı onun hayatı benim hayatım. 8 milyon kişi var ama doğru kişiyi bulmak çok zor.
But always along the lines of the grid, so that there is a certain order in it.
Ama her zaman ızgaranın sınırları içinde kaldım ki belli bir düzen sağlanmış olsun.
It's this deal I've been working on. There's so much riding on it, like my job.
Üzerinde çalıştığım bu proje, çok stresli bir iş.
- Why is it so hard for you? - There's a reason why she disobeys.
Onunla konuşmak neden bu kadar zor geliyor?
I mean, I'm sure she's gonna miss it, but I have a feeling that what she'll always remember is that once upon a time, there was a man who cared so deeply about her,
Özleyecektir tabii ama içimden bir his her zaman şöyle hatırlayacak diyor. Bir zamanlar onu gerçekten önemseyen uğruna her şeyden vazgeçmeye razı bir adam vardı.
Sometimes, there's no passion left when, when the space is so small you can't reach across it.
Bazen ortada tutku kalmadığında mesafeler ne kadar az olursa olsun karşındakine yaklaşamazsın.
So you're saying that there aren't any cells left, is that it?
Yani böyle örgüt evleri kalmadi mi, demek istiyorsun?
It is possible that there was so many vases in the whole country?
Ülke boyunca o kadar çok vazoya sahip olmak mümkündür?
It is so funny how all of y'all call him Mr. Bennett over there.
İş yerindeki herkesin ona Bay Bennett demesi çok garip.
So you see, revenge is great, and there's three ways to talk about it.
İşte görüyorsun, intikam muhteşemdir, işte bunun üç yolunu dinledin.
- It's so festive. There is armor on the wall.
Duvarda kalkan var.
If there is a code that only people who have the so-called Shinigami power can understand, I can't decode it.
Eğer sadece Ölüm Meleği gücüne sahip olanların anlayabileceği bir şeyden bahsediyorsa onu bulamam.
So there's this meerkat named shakespeare and he gets bit by a scorpion, and there's some question about whether or not he's going to make it back to the home... base, you know, the place wher where the rest of the meerkat tribe is and they ¡ ª
Shakespeare adında bir mirket vardı. Onu da akrep sokuyordu. Ve yuvasına ulaşıp ulaşamayacağı hakkında bir tartışma başladı.
So, there it is... this.
Öyleyse, işte bu...
But there is one slur that has caused so much damage... that we believe it should finally be made illegal.
Amerika'da sözcüklerin yasaklanmasının olağan bir şey olmadığını biliyorum, ama bu karalama o kadar çok zarar verdi ki, kullanılmasının yasadışı olması gerektiğini düşünüyoruz.
so there you go 70
so there 102
so there's that 85
so there i was 29
so there we were 17
so there is 17
so there you are 54
so there i am 22
so there we are 33
so there you have it 27
so there 102
so there's that 85
so there i was 29
so there we were 17
so there is 17
so there you are 54
so there i am 22
so there we are 33
so there you have it 27
so therefore 25
so there's nothing to worry about 19
so there's 27
there it is 2912
there it is again 133
it is 11007
it is good 116
it is not okay 24
it is done 137
it is what it is 220
so there's nothing to worry about 19
so there's 27
there it is 2912
there it is again 133
it is 11007
it is good 116
it is not okay 24
it is done 137
it is what it is 220
it is mine 58
it isn't 1519
it is me 119
it isn't worth it 21
it isn't real 27
it is not possible 57
it is beautiful 109
it isn't possible 18
it is possible 151
it isn't much 21
it isn't 1519
it is me 119
it isn't worth it 21
it isn't real 27
it is not possible 57
it is beautiful 109
it isn't possible 18
it is possible 151
it isn't much 21