Some food traduction Turc
3,775 traduction parallèle
I'll get you some food.
Sana biraz yemek vereyim.
Give him some food.
Biraz yemek ver şuna.
Well, maybe we should get some food, guys.
Belki de biraz yemek yemeliyiz, beyler.
And bring some food, okay?
Birazda yiyecek getir, tamam mı?
Let's get some food.
Bir seyler yiyelim.
You've got some food on your face.
Yüzünde yemek var.
You want to get some food?
Bir şeyler yemek ister misin?
Do you think you can get me some food?
Acaba hiç yiyecek bir şey var mı?
Lady Stubbs asked her to take down some food and drink to the boathouse.
Leydi Stubbs kayıkhaneye biraz yiyecek ve içecek götürmesini istemiş.
Let's go get some food.
Hadi yiyecek bir şeyler almaya gidelim.
- Let's go get some food.
Hadi gidip biraz yemek alalım.
Have some food.
Biraz yemek var.
I'm just trying to get some food in my face before
Sadece yarışmadan önce birşeyler yiyorum.
We could jump him, tie him up, steal his gold, - and buy some food. - Shh.
Üzerine atlayıp bağlarız, sonra parasını çalıp yemek alırız.
Robert wanted to get some food, and I think Michael had to go back to L.A.
Robert yiyecek bir şeyler almak istedi ve Michael Los Angeles'a döndü.
Grim, get him some food.
Grim, ona biraz yiyecek getir.
I just asked for some food.
Sadece biraz yemek istemiştim.
Oh, I'm gonna grab some food over here.
Oh, ben buraya biraz yiyecek alacağım.
I've got some food for Kate. That is me.
- Kate adına sipariş verilmiş.
Hey, robot, go get me some food, I'm starving.
Robot, bana yemek getir, midem kazındı.
Hey, Yao, I got some food for you.
Yao, sana biraz yiyecek getirdim.
Give them some food.
Onlara biraz yiyecek verin.
Some food for you!
Sizin için biraz yiyecek!
Would you like me to put some food on?
Yiyecek bir şeyler hazırlamamı ister misin?
Hey, I'm gonna grab us a blanket and some food, Okay?
- Hey, bir battaniye ve biraz yiyecek kapayım, tamam mı?
I think she may have aspirated some food into her lung.
Akciğerine yemek kaçmış olabileceğini düşünüyorum.
Look, get some food for your place.
Git de evin için iki lokma bir şeyler al.
I'll find you some food.
Sana biraz yiyecek bulacağım.
I'm about to crash. I need some food.
Çökeceğim neredeyse, bir şeyler yemeliyim.
Get some food.
Yemek yiyelim.
We're gonna go into town and get some food. Come on.
Kasabaya gidip yiyecek birşeyler alırız, hadi ama.
I'll get some food and we'll have a great evening in.
Biraz yemek alırım ve harika bir akşam geçiririz.
Better bring me some food.
Bana da yemek getir.
Yeah, Lucy always made some mountain of food.
Tabii ki Lucy her zaman açık büfe bir şeyler hazırlar.
I've got a couple hours free, so do you want to get some food? - Yeah. - Okay.
Bişeyler yesek
Some of the food's actually been friendly.
Yemeklerin bazıları çok sevecendi.
There's food on the stove, I already had some.
Sobanın üzerinde yiyecek var, zaten biraz almıştım.
She'll try on some clothes, have a breakdown, swear she's gonna lose 20 pounds, swears off food.
O bazı elbiseleri deneyecek, depresyona girecek, 9 kg zayıflamak için yemin edecek, yemeği bırakacağına yemin edecek.
Give him some food.
Ona yiyecek verin.
You put in some hard years, but eventually you get to kick back, your food's brought to you, don't even have to get up to shit.
Çözdüm her şeyi artık. İlk birkaç yıl zor geçer ama sonra, karnın tok sırtın pek olur.
Excuse me, maybe I was Running from zombies, freaking out and I needed some comfort food.
Pardon, belki de deli gibi zombilerden kaçıp iyi hissettiren bir yiyeceğe ihtiyacım olduğundandır.
You want some food?
Yemek ister misin?
A bottle of wine and erm... food of some description. Oui.
- Bir şişe şarap ve er... yiyecek türünden bir şeyler.
We're just trying to put some food on the table for you and your sister. Hey, don't be smart.
- Artistleşme.
I just put some plants in the growlers and the food...
Sadece çiçekleri yerleştirdim, yemeği de...
If only there was some way to get into the Chous'food cellar.
Keşke Chou'ların kilerine girmenin bir yolu olsaydı.
I have to eat some solid food before taking my pill.
Hapımı almadan önce biraz kuru bir şey yemek zorundayım.
They eat our food, don't pitch in, move up on some of the girls.
Yemeklerimizi yiyorlar, işlere yardım etmiyorlar kızların bazılarına sataşıyorlar.
Box up some of this nice food when you bring the fridge down tomorrow.
Yarın buzdolabını getirirken yiyeceklerin bir kısmını paketle.
I can't wait to have some homemade food.
İyi gelecek, ev yemeği falan.
Maybe the fact that you grew from an itty-bitty fetus into a full-size adult in less than a calendar year has made you cocky, Robin Sylvester, but around here, we like our protein shakes to taste like human food and not some crazy peanut butter stem cell sauce you cooked up on your Island of Dr. Moreau!
Belki bir yıldan kısa sürede minicik bir ceninden bir yetişkine dönüşmek burnunu kaldırdı, Robin Sylvester ama burada protein içeceklerimizi insan yiyeceği tadında severiz Dr. Moreau adanda uydurduğun garip kök hücre soslu fıstık ezmesi tadında değil.
food 894
food fight 20
food poisoning 42
food for thought 29
food's here 21
some shit 16
some things never change 79
some tea 50
some water 72
some coffee 46
food fight 20
food poisoning 42
food for thought 29
food's here 21
some shit 16
some things never change 79
some tea 50
some water 72
some coffee 46
some other time 241
some people 166
some days 109
some of them 141
some guys 22
some guy 83
some time 40
some money 21
some say 34
some help 17
some people 166
some days 109
some of them 141
some guys 22
some guy 83
some time 40
some money 21
some say 34
some help 17