Somebody there traduction Turc
4,531 traduction parallèle
Find out what room they're in... and send somebody there to look under every tabletop, counter, desk, everything.
Hangi odada olduklarını öğren ve birilerini oraya gönderip gördükleri her tezgahın, masanın, her şeyin altına bakmalarını söyle.
You have somebody there, sweetie?
Orada biri mi var tatlım?
Is there somebody there?
Orada biri mi var?
Somebody tell me what's going on down there!
Birileri bana aşağıda neler olduğunu söyleyebilir mi!
When we went there... we saw what happened. I mean... I mean, if somebody's got a weak heart, I think he will collapse.
Oraya gittiğimizde neler olduğunu gördük yani kalbi olan biri oraya gitseydi yığılıp kalırdı.
It's just that um... there's somebody I should be with today.
Bugün yanında olmam gereken biri vardı.
Are you saying there's--They have somebody on the inside?
Yani içeride adamları olduğunu mu söylüyorsun?
There's no way he could've happened upon that information, so... Somebody must have tipped him off.
O bilgiye rastlamış olmasının bir yolu yok, yani birisi ona çıtlatmış olmalı.
One of the employees, I don't know if it was a physical therapist, somebody was coming in in the morning and there was Tilikum with a dead, naked guy on his back, kind of parading him around the back pool.
Personelden biri, bilemiyorum, fizyoterapist ya da başkası sabah oraya gittiğinde Tilikum'u sırtında ölü çıplak bir adamla havuzda tur atarken bulmuş.
There was somebody in the house...
Evde biri vardı...
Wi them skinny arms, Frank, you're going to end up being somebody's rag doll within the first month you're there.
Frank, o sıska kollarla, daha bir ay geçmeden birinin metresi olursun.
Because somebody told me there's no such thing as a complication.
Çünkü birisi bana karmaşık diye bir şey olmadığını demişti.
- Is there somebody who's in charge of marketing?
- Burada reklam konusuyla ilgilenen var mı?
Yeah, but somebody got there first.
Evet, ama biri benden önce gitmiş.
Sir, there's somebody in the trunk.
Efendim bagajda birisi var.
I just get a little frustrated when I can't fit my own garbage in my garbage can because somebody else's is in there.
Başkasının çöpü yüzünden kendi çöp kutumda yer kalmadığı için sinirim bozuluyor biraz.
You know, it's really nice to know that there's somebody on our side.
Birinin senin tarafında olduğunu bilmek çok güzel.
Somebody just cut her throat. There's blood all over.
Pekâlâ efendim, ekip göndermek için sizi biraz bekleteceğim.
Is somebody out there?
- Orada biri mi var?
Somebody put it there.
Biri onu oraya koydu.
Well, there's got to be somebody you can stay with.
Kalabileceğin birileri olmalı.
I know, but they need somebody to go in there to ALS skates and maybe find out where the victim was killed.
Biliyorum ama birisinin oraya girmesine ihtiyaçları var belki kurbanın nerede öldüğünü bulunabilir.
Then I guess there's somebody else on this island who's desperate to keep our hunter alive.
O zaman, tahminimce bu adada avcımızı ciddi şekilde hayatta tutmak isteyen bir başkası olduğunu tahmin ediyorum.
I mean, the idea that the only way to forgive somebody is to have a scapegoat, to have your own son tortured and killed because there's no other way to forgive.
Başka yolu yokmuş gibi insanları bağışlamanın tek yolunun kendi oğlunu günah keçisi yapıp onu işkence ederek öldürmeye bağlı olmasından bahsediyorum.
There's somebody in here!
Burada biri var!
There's somebody out here with us.
Burada yanlız değiliz.
And I need somebody up there who can.
Bana bunu yapabilecek biri gerek.
There was somebody on that list that she didn't want to see.
O listede görmek istemediği biri var.
There is probably somebody on this list that dad had an affair with.
Bu listede babamın ilişki yaşadığı bir olmalı.
No, there's somebody here.
Hayır, birileri var burada.
If ever somebody is there, throw the ball back over the wall please
Duvarın diğer tarafında birileri varsa, topu bu tarafa atabilir mi lütfen?
There were prompt boards in front of him for every line and somebody would hold it up and Billy would say the line and then there would be another line and another line.
Her replik için önünde kartlar vardı ve biri kartı havaya kaldırır, Billy de sözü söylerdi bir replik daha, sonra bir tane daha.
Now whatever is in that safe, somebody put it in there and locked it away for a reason.
Onu oraya kim koyup kilitlediyse elbet geçerli bir sebebi vardır.
Somebody very powerful Does not want people to look there.
Çok güçlü biri, insanların burayı görmesini istemiyor.
There's talking somebody off the ledge, and then, there is talking somebody off the ledge.
İntihara kalkışan birini ikna eden konuşmalar vardır. Bir de hakikaten onları kurtaran konuşmalar vardır.
There's a phone number in the notebook of somebody called Cassidy who works for the council clerk of works.
Defterde mecliste atölye şefi olarak çalışan Cassidy adında birinin numarası var.
I don't like the idea that somebody dangerous is out there.
Dışarıda tehlikeli birilerinin olduğunu fikrinden hoşlanmıyorum.
I don't know, but there was somebody outside.
- Tanrım, dışarıda bir adam vardı. Bilmiyorum, ama dışarıda biri vardı.
- There was a man, somebody! - Kate.
- Bir adam vardı, bir adam!
I mean, there's got to be somebody here who knows something about Dana and what was going on with her.
Dana ve başına gelenler hakkında bir şeyler bilen birileri olmalı.
What if there's somebody out there? They might have seen something.
Bir şey görmüş olabilirler, ya da fark etmiş olabilirler.
There's somebody out there picking them off.
Birisi onları sokaktan topluyor.
Yeah, I want you down there, looking around, creeping around, doing whatever shady thing it is that you do, and seeing, for once, if somebody could put an actual eyeball on this Joe Mills scumbag!
Evet, gidip sokakları aramanızı, sokaklarda sürtmenizi istiyorum. Ne kadar gizli yaptığınız şey varsa onları yapıp bir kez olsun birisi şu Joe Mills pezevengini gerçekten yakalasın!
And if you aren't there to do it, - somebody else has to. - ( Punch lands ) Uhh!
Eğer sen yapmak için ortalarda olmazsan başka bir yapar.
I can't get in there without burning it. I can get somebody in there on foot.
- Yaya olarak birini ayarlayabilirim.
When you needed somebody, who was there for you?
Birine ihtiyacın olduğunda yanında kim vardı.
Did somebody change his food,'cause there is something going on here.
Biri bunun yemeğini mi değiştirdi? İçeride bir şeyler oluyor da.
Somebody in there knows exactly what's happened to Jason.
İçeride biri Jason'a ne olduğunu çok iyi biliyordur.
And listen, if I'm gonna manage you, there's somebody you have to meet.
Dinle, eğer menajerin ben olacaksam, tanışman gereken biri var.
There's always somebody home!
- Hiç mi tasimazsin?
There has to be somebody who hasn't heard about that foot.
Ayağı duymamış birileri de olmalı.
therese 78
there 14012
theresa 292
there you go 7508
therefore 1419
there you are 4720
there's always hope 39
there we go 2292
there aren't any 65
there isn't 382
there 14012
theresa 292
there you go 7508
therefore 1419
there you are 4720
there's always hope 39
there we go 2292
there aren't any 65
there isn't 382
there he is 3176
there you have it 213
there's no time like the present 22
there aren't 60
there it is 2912
there is no such thing 30
there's no way 389
there's nothing to see here 35
there's nothing here 275
there's nothing to it 48
there you have it 213
there's no time like the present 22
there aren't 60
there it is 2912
there is no such thing 30
there's no way 389
there's nothing to see here 35
there's nothing here 275
there's nothing to it 48