Somewhere else traduction Turc
4,674 traduction parallèle
So, let's move Consuela to the family table because the wedding party will be somewhere else.
O zaman Consuela'yı da aile masasına alalım çünkü seremoni farklı bir yerde olacak.
Go and find your kick somewhere else.
Git ve Tekme'ni başka bir yerde bul.
Oh, yes, let's just put that somewhere else far, far away.
Onu çok çok uzaklara koyalım.
Go play that pancake paddleball somewhere else.
Git duvar tenisi oyna başka yerde.
You want it inside or you want it somewhere else?
İçeri mi yoksa başka bir yere mi?
She could reinvent herself somewhere else, there's really no way of knowing.
Bir yerlerde kendini yeniliyor olabilir. Bilmemiz mümkün değil.
Get lost somewhere else. Where?
Git başka yerde kaybol.
That's $ 600 a month going somewhere else.
Bir yerden bir yere gitmek aylık 600 dolar.
I'll just go somewhere else then. I think 250 for that is cheap.
Bence 250 buna ucuz.
Go somewhere else, travel. Do something for a while.
Başka bir yere git, seyahate çık Bir süre başka şeyler ile ilgilen.
Start looking somewhere else.
Başka deliller aramaya bak.
She's gone to commit murder somewhere else.
Başka bir cinayet işlemek için gitti.
Joel, if you have somewhere else to be, please go ahead and be there.
Joel, gitmen gereken başka bir yer varsa git lütfen.
I might go somewhere else for a while.
Bir süreliğine buradan uzaklaşmam gerekiyor.
LET'S GO SOMEWHERE ELSE.
- Hadi çocuklar.
YEAH, LET'S GO SOMEWHERE ELSE.
Annen haklı. - Özür dilerim.
It was kinda neat just being somewhere else.
Başka bir yerde olmak iyi hissettiriyor.
It was fun, you know, just being somewhere else.
Eğlenceliydi, bilirsin, farklı bir yerlerde olmak...
It's just like I wanna be somewhere else, you know?
Bilirsin, başka bir yerde olmayı istedim.
Sometimes it's nice to be somewhere else.
Bazen başka bir yerde olmak iyi geliyor.
You want to spread your wings a little... get out of the city, go to school somewhere else.
Yani kanatlarını açıp.. ... okul için başka bir kente gitme istiyorsun.
Maybe she's somewhere else.
Belki de başka yerdedir.
Well, build it somewhere else.
O zaman git başka yere yap.
Uh-huh. Let's talk somewhere else, okay?
Başka bir yerde konuşalım, tamam mı?
Look, you don't like it, go shop somewhere else.
Bak, hoşuna gitmiyorsa git başka yerden al.
- So please sit somewhere else.
- O yüzden başka bir yere otur, lütfen.
Then you get to move on, do the same thing all over again somewhere else.
Ardından aynı şeyleri başka birine sıfırdan yapma şansın var.
If you hurt or come close to hurting someone in my employ again, you can find somewhere else to do this nonsense.
Eğer benim çalışanlarımdan birini bir daha incitir ya da incitmeye kalkışırsan, bu saçmalıkları yapacak başka bir yer bulursun kendine.
"I got the drugs from somewhere else."
"İlaçları başka yerden aldım."
- I'll go somewhere else.
- Başka yere giderim.
Figure it out somewhere else.
Başka yerde anlayın o zaman.
Mr. Bloom, if you want to buy a gallon of milk when you only have enough money for a glass of milk, you must first take that money from somewhere else.
Bay Bloom, eğer bir bardak süte yetecek kadar paranız varken bir şişe süt almak istiyorsanız bu parayı önce başka bir yerden bulmanız gerekir.
Sell them somewhere else.
- Başka alıcı bul kendine.
Thought it was somewhere else.
Başka bir yerle karıştırdım.
Puppy, do you ever... you ever think about living somewhere else?
Papişim, acaba hiç başka bir yerde yaşamayı düşündüğün oldu mu?
Ah, and then I found those things somewhere else.
Ve sonra başka bir yerde de bunları buldum.
You got somewhere else to go, you should just go.
Eğer gidecek başka bir yerin varsa, gitmelisin.
I'd say Jordan was shot somewhere else, they both ended up in here, struggled, he somehow got the gun, but he died from the knife wound.
Bence Jordan başka bir yerde vurulmuş, ikisi de buraya sonradan gelmiş. Boğuşmuşlar, bir şekilde silahı ele geçirmiş ama bıçak yarasından ölmüş.
I'd told my mother I was staying somewhere else, and I slept with this girl.
Anneme başka bir yerde kaldığımı söyledim ve o kızla birlikte uyudum.
Which means the boy was killed somewhere else.
Yani çocuk başka bir yerde öldürülmüş.
We're going to need a bit of time to find somewhere else to live cos we're not going to be able to live round here.
Başka bir yerde ev bulmak için biraz zamana ihtiyacımız var. çünkü burada yaşayamayacağız.
Would you like us to sit somewhere else?
Başka bir yere oturmamızı ister misiniz?
Go somewhere else.
Sen başka bir yere git.
We find the money somewhere else.
Parayı başka bir yerden bulacağız.
My head's just been somewhere else.
Kafam başka bir yerde.
Stay somewhere else tonight.
- Bugün başka bir yerde kal.
I'm sitting somewhere else.
Başka bir yere oturacağım.
No, I could either leave that for you somewhere else or I wire it to an account.
Hayır, parayı senin için bir yere bırakabilirim veya bir hesaba bağlarım.
- Okay, we'll take it somewhere else.
- Tamam, başka bir yere götürelim.
Can't we just go somewhere else?
Başka bir yere gidemez miyiz?
Others just alienate their selves - and go somewhere else and... - Yeah.
Ve diğerleri kendilerini yabancılaştırıp başka bir yere gidiyorlar ve içinden hâlâ geçerli bir şeyi dışarı çıkarabileceğin...