Sorry to interrupt traduction Turc
2,131 traduction parallèle
- Oh, sorry to interrupt.
- Böldüysem üzgünüm.
Sorry to interrupt.
Rahatsız ettiğim için üzgünüm.
- I'm sorry to interrupt.
- Böldüğüm için üzgünüm.
I'm sorry to interrupt.
Böldüğüm için affedersiniz.
Sorry to interrupt. I just need to have a word with your teacher.
Böldüğüm için afedersiniz, sadece öğretmeninize bir şey söylemem gerek.
Sorry to interrupt, I think I have your basket and you've got mine.
Böldüğüm için üzgünüm. Sanırım senin sepetini almışım, sen de benimkini.
Sorry to interrupt this cute love scene.
Bu şirin aşk sahnesini böldüğüm için üzgünüm.
I'm sorry to interrupt, but I have a little surprise for you.
Böldüğüm için üzgünüm, ama sana bir sürprizim var.
Sorry to interrupt, I just need to make sure that your husband is properly locked down.
Rahatsız ettiğim için özür dilerim. Sadece kocanızın kilitli olup olmadığından emin olmam gerekiyor.
I'm sorry to interrupt.
Böldüğüm için üzgünüm.
Sorry to interrupt, doctors.
- Böldüğüm için bağışlayın doktorlar.
Sorry to interrupt. Thanks for the help and all but can we get going?
Böldüğüm için kusura bakma Yardımın için sağ ol ama gidebilir miyiz?
Sorry to interrupt. I'll be right there.
Böldüm, kusura bakma.
Uh, sorry to interrupt.
Böldüğüm için kusura bakmayın.
Sorry to interrupt your little lap dance.
Kucak dansını böldüğüm için üzgünüm.
Hey, sorry to interrupt.
Hey, böldüğüm için özür dilerim.
I'm sorry to interrupt, but Senator Lewis has asked to see you.
Böldüğüm için kusuruma bakmayın ama Senatör Lewis sizinle görüşmek istiyor.
I'm sorry to interrupt, Kate, but we have one more township reporting in.
Böldüğüm için kusura bakma, Kate, ama bir ilçeden daha sonuçlar geldi.
Sorry to interrupt.
Böldüğüm için üzgünüm.
Hey, sorry to interrupt.
Böldüğüm için özür dilerim.
I'm sorry to interrupt, there's a Mr Ronstadt to see you.
Böldüğüm için özür dilerim. Bay Ronstadt burada, sizinle görüşmek istiyor.
So sorry to interrupt, but our patrons are waiting for your speech.
Böldüğüm için üzgünüm ama davetlilerimiz konuşma yapmanızı bekliyorlar.
Sorry to interrupt, sir.
Böldüğüm için üzgünüm, efendim.
Major, I'm sorry to interrupt.
Binbaşı, böldüğüm için kusura bakmayın...
Sorry to interrupt your little festival of denial.
İnkâr partinizi böldüğüm için kusuruma bakmayın.
Yes, I am. I'm sorry to interrupt.
Böldüğüm için özür dilerim.
I'm sorry to interrupt.
Rahatsız ettiğim için özür dilerim.
- Hi, Barry. - Sorry to interrupt, but it's about Mike.
- Böldüğüm için üzgünüm ama, sorun Mike.
Sorry to interrupt, but a man was just attacked in the parking lot of Lox, Stock and Two Toasted Bagels, over on Fletcher Street, and the perpetrator attempted to drain him of his blood.
Böldüğüm için üzgünüm, ama Lock, Stock and Two Toasted Bagels'in park alanında bir adama saldırı olmuş ve saldırgan kanını boşaltmaya teşebbüs etmiş.
Oh, sorry to interrupt.
Böldüğüm için üzgünüm.
So sorry to interrupt... Such a suspiciously amorous evening.
Böyle kuşku dolu şehvetli bir geceyi yarıda kestiğim için özür dilerim.
Sorry to interrupt.
Sözünü kestiğim için özür dilerim.
Sorry to interrupt your solitude, Mr. Delaney.
Sessizliğini böldüğüm için üzgünüm, Mr. Delaney.
Sorry to interrupt your meeting, Mr. Zurn, Mr. Bethel.
Toplantınızı böldüğümüz için özür dileriz, Bay Zurn, Bay Bethel.
Sorry to interrupt you getting into someone's yoga pants.
Birinin yoga pantolonuna girmeni böldüğüm için üzgünüm.
I'm so sorry to interrupt.
Böldüğüm için çok üzgünüm.
Sorry to interrupt, Dr. Mercer, Mrs. Mercer.
Kestiğim için üzgünüm, Dr. Mercer, Bayan Mercer.
Sorry to interrupt your solitude, Mr. Delaney.
Yalnızlığınızı böldüğüm için özür dilerim, Bay Delaney.
Sorry to interrupt.
Böldüğüm için özür dilerim.
Sorry to interrupt, but it's about Mike.
Böldüğümüz için üzgünüm ; ama konu Mike.
Hey, sorry to interrupt, but you might not wanna be doing this on the street.
Böldüğüm için kusura bakma ; ama bunu sokakta yapmak istemeyebilirsin.
- Hi. Sorry to interrupt.
- Böldüğüm için üzgünüm.
Sorry to interrupt.
Böldüm, kusura bakmayın.
Sorry to interrupt, but it's about Mike.
Böldüğümüz için üzgünüm ; ama sorun Mike.
Sorry to interrupt, but Mrs. Kane is on the line.
Böldüğüm için üzgünüm ama Bayan Kane hatta...
You taught me that. Well, I'm sorry to interrupt family time.
Aile zamanınızı böldüğüm için özür dilerim.
Sorry to interrupt, sir, but Saul Berenson is outside.
Böldüğüm için üzgünüm, efendim ama Saul Berenson burada.
Hey, uh, sorry to interrupt, but, uh, somebody logged on to the Calder's home security network, using Dennis Calder's password.
Böldüğüm için özür dilerim ama biri Calder'ın evdeki güvenlik sistemine giriş yaptı. Dennis Calder'ın şifresini kullanarak.
Excuse me. Sorry to interrupt, but :
Böldüğüm için üzgünüm ama...
Sorry to interrupt.
Hayır, hiç de değil.
Sorry, didn't mean to interrupt.
Özür dilerim. Bölmek istememiştim.
sorry to interrupt you 16
sorry to bother you 488
sorry to hear that 198
sorry to disturb you 153
sorry to bother 18
sorry to trouble you 44
sorry to have bothered you 32
sorry to waste your time 18
sorry to keep you waiting 279
sorry to intrude 38
sorry to bother you 488
sorry to hear that 198
sorry to disturb you 153
sorry to bother 18
sorry to trouble you 44
sorry to have bothered you 32
sorry to waste your time 18
sorry to keep you waiting 279
sorry to intrude 38
sorry to disappoint you 99
sorry to call so late 16
sorry to have troubled you 22
sorry to wake you 60
sorry to disappoint 42
sorry to barge in 37
sorry to disturb 29
sorry to be late 20
sorry to say 31
sorry to hear it 27
sorry to call so late 16
sorry to have troubled you 22
sorry to wake you 60
sorry to disappoint 42
sorry to barge in 37
sorry to disturb 29
sorry to be late 20
sorry to say 31
sorry to hear it 27
sorry to make you wait 25
sorry to tell you 16
sorry to 22
sorry to keep you 23
interrupted 16
interrupt 24
sorry 58639
sorry for what 82
sorry about that 1692
sorry for the inconvenience 51
sorry to tell you 16
sorry to 22
sorry to keep you 23
interrupted 16
interrupt 24
sorry 58639
sorry for what 82
sorry about that 1692
sorry for the inconvenience 51