Speeches traduction Turc
1,196 traduction parallèle
- Some of the speeches could have been a little better.
Bazı konuşmaların daha iyi olabileceğini düşünmüştüm doğrusu.
Oh, Crash, you do make speeches.
Crash, çok güzel konuşuyorsun.
I slave over the hot snatches... and Elliot... makes the speeches!
Ben köleler gibi çalışıyorum. - Elliot da konuşmaları yapıyor.
After all your posturing, all your little speeches, you're nothing but a common thief.
O kadar böbürlenmeden, kelime oyunundan sonra, senin de adi bir hırsızdan başka birşey olmadığını gördük.
He made better crosses than speeches.
O ancak çarmıh yapmayı bilir.
I've videotapes of Simms'speeches for you to study.
Çalışman için Simms'in konuşma kayıtlarını getirdim.
I made speeches on TV signifying absolutely nothing.
TV'de kesinlikle hiçbirşey vurgulamayan konuşmalar yaptım.
And you say that it isn't a disgrace to your position to make speeches that belittle that nation?
istismara uğrar. bu iç savaş iyi bir fırsat olacaktır.
Save the speeches for Malcolm X.
Konuşmanı Malcolm X'e sakla.
If Hitler had been British, would we, under similar circumstances, have been moved, charged up, fired up by his inflammatory speeches, or would we simply have laughed?
Hitler, İngiliz olsaydı benzer koşullarda biz de onun konuşmalarından gazla coşmaz mıydık? Yoksa adama güler miydik?
Save the pretty speeches till later on, Peter.
Bunu sonra konuşuruz, Peter.
'Cause they keep boring everyone and driving them crazy with long speeches filled with meaningless statistics?
- O neden, Cliff? Anlamsız istatistiklerle dolu uzun konuşmalar yaparak herkesi sıkıntıdan öldürdükleri ve deliye çevirdikleri için mi?
But formal ceremonies, speeches, tuxedos...
Ama resmi törenler, konuşmalar, takım elbiseler
Fly all over the US, making speeches, getting people to buy more war bonds work longer hours, put out more planes.
Amerika'nın her yerinde konuşma yapacak, insanları savaş bonosu almaya... daha çok çalışmaya ve uçak yapmaya teşvik edeceksiniz.
Still, we'll need more than speeches.
Yine de birkaç konuşmadan fazlasına ihtiyacımız var.
I'm not so great at making speeches.
Ben öyle mükemmel konuşmalar yapabilen birisi değilim.
The files and documents I got from Ml5 I turned into articles and essays... for selected journalists... and speeches for Alec Nevin.
MI5'ten aldığım evrakları ve dosyaları, seçilmiş gazeteciler için makale ve yazılara ve Alec Nevin için konuşmalara çevirdim.
- palindromes, speeches...
- simetrik cümleler, nutuklar...
No speeches.
Konuşmana gerek yok.
So we can continue. I'll make speeches where I can and make additional money.
Sonra da buradan aşağı düşer... ve Parkland Hastanesi'nin koridorunda... bir sedye üzerinde, neredeyse bozulmamış halde bulunur.
You don't know what goes on here anymore! You're busy making speeches! Getting every crazed Klansman after us!
Amerikan kıyılarının 150 km. ötesinde Sovyetlere ait nükleer saldırı füzeleri... bulunduğunu bildirdi.
No speeches, preacher.
- Nutuk atman sona erdi vaiz.
So this is how you're gonna do me in... by boring me to death with speeches.
Beni konuşarak, sıkıntıdan mı öldüreceksin yani.
No speeches.
Konuşma olmadan.
The topic of this year's speeches should be how to save our forests.
Bu yılın hitap konusu şöyle olmalı. "Ormanlarımızı nasıl kurtaralım?"
No speeches.
Konuşmasız.
I'm not good at speeches, so I'll just say, "Thanks."
Çok iyi konuşamam, onun için kısa keseceğim : "Teşekkürler."
It wasn't just the parlor pink business or the speeches or the donations that finally turned you into an exile.
Sadece yatak odası hayatın ve konuşmaların ya da bağışların değildi seni sonunda sürgüne gönderen.
You must do everything to promote piety, slant your speeches towards justice, love and cautiousness.
Affedersiniz... Dindarlığı yüceltmek için her şeyi yapmalısınız. Konuşmalarınızı adalet, sevgi ve ihtiyatlılık doğrultusunda yapın.
You know, the rest of us were out there on the campaign trail, raising money, kissing ass, making speeches, dragging our butts from place to place. And he slides in on pure name recognition.
Biliyor musun, biz orada kampanya yürütüp para toplamaya çalışırken insanlara yağ çekip, konuşmalar yapıp, popomuzu oradan oraya taşırken, sen sadece ismin sayesinde kazandın.
Enough speeches, let us eat!
Çok konuştuk, hadi yiyelim!
We came here for a dogfight, not speeches!
İtdalaşı için geldik buraya, nutuk dinlemeye değil.
I'm bored with speeches.
Konuşmalar beni sıkar. Dans edelim, oğlum.
Hamlet's ghost complains every evening that Polonius is sucking sourballs through his speeches.
- Her akşam prova sonrası Hamlet'in hayaleti.. tam bir saat .. Polonius ondan rol çalıyor diye telefonda şikayetçi oluyor..
Jean-Luc, sometimes I think the only reason I come here is to listen to these wonderful speeches of yours. But this time, your concern is unwarranted.
Jean Luc, bazen düşünüyorum da buraya gelişimin tek sebebi senin bu harika konuşmalarını dinlemek ama bu sefer endişen yersiz.
Now, a lot of coaches would be giving you... one of those "Win one for the Gipper" speeches.
Pekçok koç "kazanmakla" ilgili duygusal konuşmalar yapar.
They say you've started making political speeches.
Politik konuşmalar yaptığını söylediler.
I'm awkward with speeches, so...
Konuşmalarda beceriksizim, bu yüzden...
I'm sorry, sir, I was too busy serving to listen to the speeches.
Konuşmaları dinleyemeyecek kadar meşguldüm.
Sold 160 fighter jets to Korea and then 240 tanks to Kuwait and then goes around making speeches why he should be Commander-in-Chief because, "We still live in a dangerous world."
Kore'ye 160 savaş uçağı sattı sonra Kuveyt'e 240 tank sattı ve sonra ortaya çıkıp neden başkomutan olması gerektiğiyle ilgili konuşmalar yaptı. Çünkü : - Hala tehlikeli bir Dünya'da yaşıyoruz.
Save the speeches.
Konuşmaları sakla.
Look, Marcie, your speeches are your career.
Bak, Marcie, konuşmaların kariyerinin bir parçası.
50 admirals shaking hands, making dull conversation, uninteresting food, boring speeches.
50 amiralin elini sıkmak, sıkıcı sohbetler, lezzeti olmayan yemekler, sıkıcı konuşmalar dinlemek.
Then there was the time when I tried to cut one of Olive's speeches.
Bir de Olive'in konuşmalarından birini kesmeye çalıştığım zaman vardı.
I mean, there are speeches in Shakespeare that are so full of hatred for the mob. They're passionately elitist, passionately antidemocratic.
Shakespeare'in oyunlarında körü körüne seçkinci körü körüne antidemokratik ayaktakımı için nefret dolu sözler vardı.
- Anton, no speeches.
Gerçekten.
You and Georges- - Okay, no speeches.
Tamam. Çenemi kapadım.
I've read some of your speeches and I honestly believe that a lot of what you have to say is true. I'm a good person in spite of what my ancestors did.
Atalarımın yaptıklarına rağmen ben iyi bir insanım.
Beginning with writing articles, and making speeches, speaking to congressmen and that sort of thing, and gradually getting involved more and more directly in resistance activities of various sorts.
Nesnellik, ya da bilimsel gerçeklik var mı bunda, siz bir biliminsanı olduğunuzdan? Görüşlerini savunduğumu söylemiyorum. Eğer birileri bilimsel bir makale yazar ve ben bunlara katılmazsam, mahkemeye vermem.
Lighten up on the speeches, sugar.
Hey, bayan!
Some lovely speeches.
Çok hoş diyaloglar var.