English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Anglais → Turc / [ S ] / Stain

Stain traduction Turc

1,930 traduction parallèle
We got every type of stain imaginable.
Burada akla gelebilecek her türlü leke var.
Please, sir, this stain just wouldn't come out.
Affedersiniz, efendim. Bu leke çıkmamış.
- They said that stain would come out!
Tam tersi. O lekenin çıkacağını söylemişlerdi.
Not at all. They said that stain would come out.
O lekenin çıkacağını söylemişlerdi.
She have a big stain on her face?
Suratında kocaman bir leke var mıydı?
We found traces of enamel paint and stain filler, specifically Silver Neptune Mahogany and Lead Red Primer.
Özellikle vernikli boya ve leke doldurucu bulduk. Gümüş Neptün Maun Rengi ve Kırmızı Kurşun Astar.
Do you think the stain is relevant to the case?
Lekenin, davayla ilgisi olduğunu mu düşünüyorsun?
Found another mystery stain on this piece of her skirt.
Eteğinin bu parçasında, başka bir gizemli leke buldum.
- This stain, it's semen.
Bu leke... O sperm.
I was also given a swatch of carpet from the copy room that had a stain. Also semen.
Ayrıca fotokopi odasındaki lekeli halı parçası o da spermdi.
So Cam is comparing the semen found on the floor with the stain found on the skirt.
Cam, zeminde bulunan sperm ile etekte bulunan spermi karşılaştırıyor.
You found the hemorrhagic stain that led us here.
Bizi buraya getiren, kanama lekesini buldun.
Your side's got a big blood stain on it.
Senin tarafta kocaman bir kan lekesi var.
Look at his clothes, Rossi, the dirt stain.
Giysilerindeki lekelere bak Rossi.
There's a stain on it.
Üstünde leke vardı.
This blood stain to her back indicates she bled out on a solid surface.
Bu sırtındaki kan lekesi sert bir yüzeyde kan kaybettiğini gösteriyor. - Ölüm saati?
I consider such a showing a stain upon my character.
Yine de bunu kişiliğimde bir leke olarak görüyorum. - John!
A stain on all of them.
Hepsinin üzerinde bir leke...
Hey, mom, look at this stain. It looks like this might be water damage.
Hey, anne, buraya su hasar vermiş gibi görünüyor.
Easy to miss on the stain.
Gözden kaçması kolay.
Yet this stain of dishonour and betrayal is there for all to see.
Ama bu şeref ve ihanetin lekesini herkes görecek.
It is the entire Al Majid family who must carry this stain to their graves.
Bütün Al Majid ailesi bu lekeyi mezarlarına taşımalı.
So, then I ran the blood stain from the glass that you pulled out of the victim's wounds, and I used that as a secondary standard.
Ve kurbanın yarasından çıkardığınız cam parçasındaki kanı inceledim ve ikincil prosedürü uyguladım.
What's your name, sweat stain?
Adın ne senin ter lekesi?
Most common application : Organic floor stain.
En çok organik döşeme boyası olarak kullanılır.
That floor stain was concentrated around the torn edge of the card stock.
Bu döşeme boyası özellikle kartın yırtık ucunda yoğunlaşmış.
Closer look revealed that the stain had feathering and directionality.
Yakından bakınca lekenin yayıldığı ve yön konusunda bir fikir verdiği ortaya çıkıyor.
We've got a little stain on this jacket here, you see?
Bu ceketin üstü biraz lekelendi. Şuna bak.
All we got is a red stain on the carpet.
Elimizde sadece, halıdaki kırmızı bir leke var.
Or maybe he was injured during an attack, which means this stain could contain the killer's DNA.
Ya da saldırı sırasında yaralanmışsa, bu kan izinde katile ait DNA da olabilir.
It only left a deep stain of blood. "
Yalnız derince bir kan lekesi bıraktı. "
I soaked it in bleach but the stain didn't come out. Oh God.
Çamaşır suyuna yatırdık çıkmadı leke.
Computer, sample and stain with HE and P.A.s.
Bilgisayar, koyulaştırma işlemi ve hücresel detaylandırma.
WHICH LION VILE WITH BLOOD Y MOUTH DID STAIN.
# Aslan kanlı ve iğrenç ağzıyla ısırır pelerini. #
Sergeant, take Herr Stein to Rex's pen.
Çavuş, Bay Stain'i Rex'in kulübesine götür.
Right, yeah, There's a stain on this sweater.
Doğru, evet, Bu süveterde bir leke var.
Before the pipe behind her caused the stain.
Sızdıran borunun bıraktığı leke varken çekilmişti.
Here you have the general purpose cleaners, Extraction cleaners, Odor control, the disinfectants, Stain removal, and shampoos.
Burada genel temizleyiciler kir sökücüler kokulu temizleyiciler, mikrop öldürücüler, şampuanlar var.
I thought that ketchup stain would never come out of Joe's polo shirt.
Ketçap lekesinin Joe'nun gömleğinden çıkacağını hiç sanmıyordum.
That's stain resistant!
Burası artık sana kapalı!
It's a stain on the skin.
Bu bir deri çıkıntısı.
I'll be back shortly after take some things to remove that stain.
Çıkıntıları almak için bir kaç malzemeyle birlikte burada olurum.
Fuck! You get the message shit stain?
Mesajımı aldın mı pislik?
A stain has been found on Monica's dress, a stain made by President Clinton's sperm, says the former White House trainee on a tape recorded by a friend.
Eski bir Beyaz Saray stajyerinin arkadaşının kaydettiğine göre Monica'nın elbisesinde Başkan Clinton'ın spermlerine ait lekeler bulunmuş.
- You've got a blood-stain here.
- Buranda kan lekesi var.
Sorry isn't gonna get the stain out, is it?
- Üzgün olman lekeyi örtüden çıkarmaz.
I'll stain the streets
Sokaklar boyanacak
Hey, hon. How's the stain look on the cabinets?
Selam, tatlım, dolaptaki leke ne durumda?
But if this gets dirty while it's still wet, it's gonna leave a stain, and... and, uh, and then we'll be back here all over again.
Ama hazır leke ıslakken temizlenmezse izi kalır. Sonra da geri gelip bir daha buradan çıkamayacağız.
He's a stain on my snowfield!
O Deli beyaz hayalimin önündeki kara bir engel.
A lipstick stain.
- Bir ruj lekesi.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]