Stall him traduction Turc
227 traduction parallèle
Stall him off.
Oyala onu.
Stall him until the extra's out.
Ekstra çıkana kadar oyala.
Get the kid off the lot while I stall him.
Ben onu oyalarken sen çocuğu götür.
Stall him for a half-minute then send him into my office.
Onu bir dakika oyala, sonra büroma yolla.
Now, listen, stall him as long as you can.
Onu becerebildiği kadar oyala.
Don't stall him.
Onu oyalama.
You just stall him.
Siz onu oyalayın.
Well then, stall him.
Peki o zaman, oyala onu.
I can't stall him much longer.
Onu daha fazla oylayamam.
If you could stall him just a few minutes.
Onu oyalayabilirsen, sadece bir kaç dakika için.
If he comes in again, stall him so I can get a look at him.
Bir daha gelirse oyala, ben de bir bakayım.
Stall him, Wade, you've got to stall him.
Oyala onu, Wade! Onu oyalaman gerek!
I'll stall him.
Onu oyalayacağım.
Well, stall him.
Onu muhafaza ediyoruz.
Just stall him, babe.
Oyala onu, bebek.
Just stall him.
Oyala onu.
Stall him.
Oyala onu.
Let's stall him
Sadece onu oyalayalım.
I think I might be able to stall him.
Galiba, onu durdurabilirim.
Maybe you can stall him.
Belki onu oyalayabilirsin.
Go back and stall him while we figure something out.
Geri dön ve biz birşeyler düşünene kadar onu oyala.
So you're gonna have to stall him.
Bu yüzden herifi meşgul edip bize vakit kazandırman gerekiyor.
If this guy tries to leave, you stall him, okay.
Bu adam gitmeye kalkarsa, onu oyala, tamam mı?
Listen, why don't I see if I can stall him a bit?
Dinleyin, neden gidip bir bakmıyorum, belki onu biraz daha oyalayabilirim.
- I'll stall him.
- Biraz oyalanacağım.
Stall him!
Oyala onu! - Yapamam!
Get back to the D.A. And stall him.
Savcıya git ve ona engel ol.
- Wait a minute, stall him with what?
- Bekle bir dakika. Ona nasıl engel olayım?
We gotta stall him for a little time.
Onun biraz gecikmesini sağlamalıyız.
So I asked the store manager to stall him while I called the police.
Ardından mağaza müdürüne Onu oyalamasını, polisi aradığımı söyledim.
I imagine I could stall him till Sunday noon.
Onu pazar öğleden sonraya kadar oyalarım.
Stall him.
Oyala.
If he asks anything, stall him.
Bir şey sorarsa geçiştirin.
Stall Him?
Onu mu?
Come on, Deebo, stall him out.
Yapma Deebo, rahat bırak biraz adamı.
- Well, we try and stall him.
- Onu oyalamaya çalışalım.
- Stall him.
- oyala onu.
They'll stall him until someone comes for him but they won't hang on all day.
Biri gidip onu alana kadar onu oyalayacaklar. Ama bütün gün tutamazlarmış.
Mrs Doyle, stall him for a few seconds.
Bayan Doyle, onu biraz oyalar mısınız? Gel Dougal.
Stall him!
Oyala onu!
Look, if you clean this stall up in here real good... and you get it fit for him, I could let you have it.
Bak, eğer bu ahırı iyice temizler ve ona uygun hâle getirirsen, onu almana izin verebilirim.
I'll stall him.
Onu oyalarım.
See the stall over there with the gas fire, try him.
Orada gaz ışığının altında, dükkana bir bakın, görün.
One minute he's in his stall - the next, neither hide nor hair of him.
Bir an içerde, bir an sonra yok. İzi bile yok.
Then stall on the money, get the brother out with a subpoena, follow him, and when we get the files, yank him back.
Parayi geciktir, bisini celp kagidiyla cikar, onu izle, dosyalari aldigimizda, iceriye tik.
- Stall her and I'll see if I can find him.
- Gelini oyalayın da damadı bulayım. - Roger.
After all, you're the one that found him wedged in the bathroom stall.
Ne de olsa onu tuvalette bıçaklanmış halde bulan sensin
- Stall him.
- Oyala.
Well, stall him.
- Git oyala onu.
Take him back, to the stall.
Onu ahıra götürün.
She threw him back, then I threw him just as Richard opened a stall door. He went splat.
Ona geri fırlattım sonra o bana ve tam ben yeniden fırlatacakken Richard kapıyı açtı.