Him or me traduction Turc
1,588 traduction parallèle
- Him or me.
- Ya o, ya ben.
Him or me.
Ya o, ya ben.
It was either him or me.
Ya o, ya ben hayatta kalacaktık.
I had to shoot, it was either him or me.
Ateş etmek zorundaydım, ya o ölecekti ya ben.
- Me or him?
- Ben mi o mu?
( Conan )... my first guest tonight from his numerous hit releases including "President Homeboy" and "Honky Grandma Be Tripping." Or you may know him from his last appearance on this show, when he tried to stab me in the face.
Sıradaki konuğumu Başkan Arkadaş, Beyaz Nine Düştü gibi filmlerden ya da geçen sefer beni bıçaklamaya çalışmasından hatırlarsınız.
Now, either you forgot to mention it or he can choose when it is that you see him, and neither of those two scenarios makes me particularly comfortable.
Sen, istediği zaman onun sana göründüğünden ve seninle konuştuğunuzdan bahsetmeyi unuttun. İki durumda beni rahatsız etti.
But it kept you from losing him, and it kept me with a man who still thought, in his own way, that he was a hero... because he never would've forgiven himself for leaving you... or deserting his daughter.
Ama bu, sizin onu kaybetmenize engel oldu ve benim de kendisinin hala kendine göre bir kahraman... olduğunu düşünen bir erkekle birlikte olmamı sağladı... sizi bıraktığı için ya da kızını terk ettiği için kendisini... hiçbir zaman affetmezdi.
I mean, I don't think he's into me or anything, but I'm kind of into him, so there you go.
Yani benden hoşlandığını sanmıyorum ya da başka birşeyden ama, ben ondan biraz hoşlanıyorum, yani gidiyor işte öyle.
So--but if you see him- - if you see him at the store or in the square, will you call me, please?
Yani onu görürsen Dükkanda ve ya meydan da görürsen beni ara lütfen
And after the fifth show, I went up to him and I said, "Next time I see you, you better bring flowers or have a knife and stab me." And...
Beşinci gösteriden sonra yanına gidip "Seni bir daha gördüğümde ya çiçek getir ya da bir bıçak getirip beni bıçakla." dedim.
If I kill him or not, they're gonna shoot me anyway.
Eğer onu vursam da vurmasam da, beni vuracaklar.
Where you're mad at me for trying to catch him? Or the world where you want him caught?
Babanı yakalamaya çalıştığım için bana kızgın olduğun dünya mı, yoksa babanın yakalanmasını istediğin dünya mı?
Are you telling me that every single student at Yale has at least four people coming to see him or her graduate?
Yale'daki her çocuğun mezuniyetine gelecek en az dört kişi olduğunu mu söylüyorsun?
But was there something else going on with him, or was Doakes just trying to shake me up?
"Ama onunla ilgili başka bir şey de var mıydı,..." "... yoksa Doakes yalnızca beni allak bullak etmeye mi çalışıyordu? "
No one tries to kill me or torture me except for him,
Kimse beni kimse öldürmeye veya işkence etmeye çalışmıyor. Tabi o hariç.
People were staring at me, you know, like I was poking him with a stick or something when they weren't looking.
Markette durmadan ağladı. İnsanlar bana bakıyordu. Bakmadıkları zaman onu sopayla dürtüyormuşum gibi.
- Unless Jonas or Bob can tell me where he is... - so that I can explain it to him.
- Eğer Jonas ya da Bob bana onun nerede olduğunu söyleyebilirse, ona durumu açıklayabilirim.
And if you try to steal him away from me, I'll use any piece of dirt I can dig up on you or gavin or anyone else in your lowlife goddamn house.
Onu benden çalmaya çalışırsan senin hakkında, Gavin veya aşağılık lanet istasyonunuzdaki herkes hakkında her türlü pisliği ortaya çıkarırım.
He knew I loved the stuff. It was during the 6 months or so it'd take me to polish it off that every time I looked the label, I'd see his name and I'd think of him.
Bunu sevdiğimi biliyordu Altıncı ayımda falan beni cilalamaya götürürdü ve her seferinde etikete bakıp ismini gördüğümde aklıma o gelirdi.
I don't know if it was cause I'd been in prison for too many months, - or the fact that this punk was keeping me in for six more, - but all I wanted to do was make him suffer.
O kadar uzun süre hapiste olmamdan mı, yoksa bu dallamanın beni altı ay daha içeride tutacak olmasından mı, bilmiyorum, ama tek istediğim ona acı çektirmekti.
You rein him in, Vic, or so help me God...
Onu durdur, yoksa karışmam.
He resisted for a while and there were some legal... boundaries, you know, keeping me from being near him or... his family, but... in the end, love overcame.
Bir süre ısrar ettim ve bir kaç yasal sınırlar vardı, bilirsiniz,... ondan uzak durmak veya ailesinden, ama sonunda, aşk kazandı.
He said I owed him for the time we'd already spent together... and if I wanted her to stay with me... I had to pay him every month... or he'd take her away and punish her.
Lena ile geçirdiğim zaman yüzünden ona borçlanmışım ve eğer Lena'nın benimle kalmasını istiyorsam ona... ona her ay ödeme yapmak zorundaymışım.
Anyway, Christopher don't let him deal in the club, but once in a while he'd sell me some X or whatever.
Her neyse, Christopher onun kulüpte satmasına izin vermedi. Ama arada bir bana extasy falan satardı.
Don't kill him, or me.
Onu öldürme, yada beni.
Now, eitheryou let me see him, or I have to come back herewith the sheriff.
Şimdi, ya görmeme müsade edersiniz, ya da buraya Şerifle birlikte gelirim.
Now, i am being haunted by someone or something and i think it has something to do with him, because he's trying to tell me something.
Şimdi de, biri ya da bir şey tarafından takip ediliyorum ve sanırım bunun babam ile bir ilgisi var. Çünkü bana birşeyler anlatmaya çalışıyor.
I knew that they'd take him away or they'd declare me unfit.
Onu benden alacaklardı. Benim annelik vasıflarımı elimden alacaklardı.
It occurred to me that in the time we spent with him in the greenhouse, possibly three or four languages had died
Bana öyle geliyor ki serada onunla zaman geçirirken muhtemelen 3 veya 4 dil daha yok olmaktadır.
- Who's gonna pay for the repair, me or him? Thanks.
- Sağ ol.
Either tell him he's an idiot, or tell me why I'm wrong.
Ya ona aptal olduğunu söyle, ya da bana niçin yanlış olduğumu.
If Kyung-yoon ever hurts you or anything, Let me know. I'll punch him for you.
Kyung-yoon seni üzerse falan bana haber ver.
He said he's gonna go to the cops, all right, or kill me if I don't pay him $ 10,000.
Eğer ona 10,000 $ vermezsem polise gideceğini ya da beni öldüreceğini söyledi.
Mister... you better tell me... where they took him... or you will burn.
Bayım onu nereye götürdüklerini....... söylesen iyi olur yoksa yanacaksın.
'Cause I think you've got this idea somehow that telling me the truth about him would mean you were betraying your country or something.
Bana onunla ilgili gerçeği söylersen ülkene ihanet edeceğini düşünüyormuşsun gibi geliyor.
Do you want to tell me, or should I call Kramer and ask him?
Sen söyleyecek misin yoksa Kramer'ı arayıp ona mı sorayım?
Or is it shyness that holds him back, even with me?
Yoksa utangaçlığı yüzünden mi kendini geri çekiyor?
Or you can tell him to call me directly.
Veya direkt beni aramasını söyle.
I have a face, give me a simple description and I believe him or would that be the case.
Bana basit bir açıklama yap onu ikna edecek veya beni.
I confess I was thinking, if I were three or four years older and... if he were to ask me to marry him... I would say yes.
Üç-dört yıl daha yaşlı olsaydım bana evlenme teklif etseydi kabul ederdim.
- Who, me or him?
- Kim, ben mi o mu?
Did you tell him you were gonna fuck me, or was that just improvisation?
Ona benimle kafa bulacağını söyledin mi yoksa olanlar sadece doğaçlama mıydı?
You're either with him or with me.
Ya onunlasın, ya da benimle.
With him or with me.
Onunla, ya da benimle.
I mean, I more or less offered to sneak out with him and do anything and everything that he might want me to do.
Yani, kısaca onunla kaçabileceğimi ve istediği herşeyi herşeyi yapabileceğimi söyledim.
He tried to take away all the things that would let you love me like a friend or a father. This has everything to do with him.
Yatağıma girmeden, beni bir dost veya baba gibi sevebileceğin her şeyi senin elinden almaya çalıştı.
For him or me?
Onun için mi yoksa benim mi?
- me or him, period.
- Ben mi o mu?
So I figured if I told him we finally had an afternoon where I could take you out to lunch or something, then he'd have no choice but to let me out of it.
O yüzden öğlen seni yemeğe ya da başka bir yere götüreceğimi buluştuğumuzda söylersem, o zaman beni serbest bırakmaktan başka çaresi kalmak.
He didn't give me a chance to say goodbye or take care of him.
Hoşçakal ya da kendine iyi bak demek için bana şans vermedi.