Static traduction Turc
1,144 traduction parallèle
It would require taking the ship into the anomaly itself. Once inside, we may be able to use the engines to create a static warp shell.
Gemiyi anormalliğin içine sokarsak motorları kullanarak sabit bir warp kabuğu yapabilirdik.
I know it is difficult for you to understand, but we have to take the ship into the very center of the phenomenon and create a static warp shell.
Anlamanızın zor olduğunu biliyorum ama gemiyi anormalliğin tam merkezine götürüp sabit bir warp kabuğu yaratmalıyız.
I am preparing to initiate a static warp shell.
Sabit warp kabuğu oluşturmaya hazırız.
If we take the ship to the center of the anomaly and create... Create a static warp shell. It could repair the barrier and collapse the anomaly.
Gemiyi anormalliğin ortasına götürüp sabit bir warp kabuğu yaratırsak bu anormalliği çökertebilir.
Helm, lay in a course for the center of the anomaly and prepare to initiate a static warp shell.
Dümen rotayı gir ve sabit kabuğu oluşturmaya hazırlan.
Initiating static warp shell now.
Warp kabuğu oluşturuluyor.
No. We have to maintain the static warp shell as long as possible.
Hayır mümkün olduğunca kabuğu korumamız lazım.
Someone mentioned a static line.
Kordonun uçağa bağlandığını duydum.
They're set to broadcast static.
Parazit yaymaya ayarlılar.
People should be jumping all over this like frogs on a hot sidewalk, but I'm not even picking up static.
Burada herkesin sıcak kaldırımdaki... kurbağa gibi zıplayıp durması lazımdı, ama nefes bile yok.
But the myth of the static camera has been dispelled... now that so many films of the period have been rediscovered.
Ama sabit kamera mitinin ortadan kalkması ile dönemin birçok filmi yeniden keşfedildi.
You think him and Darryl had some static? A beef?
Sence Darryl'la aralarında bir sorun mu vardır?
"Just by eye." You and him never had any static?
Göz göze demek. Onunla hiç tartıştın mı?
There's a lot of static in your brain.
Beyninde çok fazla parazit var.
The first time I looked at the tape, it looked like a bunch of static.
Bandi ilk kez izledigimde, sadece parazit varmis gibiydi.
- Static electricity?
- Statik elektrik?
That's just static electricity from the carpet - it can happen to anyone.
O statik elektriklenme halıdan oluyor. Herkesin başına gelebilir.
I tried sending out a tachyon signal, to scan the singularity, but all I got back was static.
Kara deliğe Tachyon sinyali göndermeye çalıştım, geri dönen değerlerde herşey durağan.
I am having to push through unusual psychic static.
Hiç bilmedigim tarzda psisik bir güç algiliyorum.
Status report - lab control systems : static.
Durum raporu : Laboratuar kontrol sistemi durağan.
Nothing but static.
Sadece parazit duyuluyor.
We got static, snow, all kinds of distortions.
Parazitler var, karlanmalar var.
It's static free...
Hepimiz oraya girersek...
No static, nothing.
Hareket yok, tık yok.
MY BODY LAY STATIC FOR WEEKS, BUT MY MIND TRAVELED TO PLACES IN FEVERS THAT ARE STILL VIVID IN ME.
Haftalarca kımıldamadan yattım ama zihnim sürekli içimdekilerle dolaşıyordu.
Static electricity, that's all.
Statik elektrik, o kadar.
All I got was static.
Şu an, hiçbir şeyden emin olamayız.
Staring at TV static for hours, listening to washing machines.
TV paraziti seyretmek, çamaşır makinelerini dinlemek.
Static.
Parazit.
The one that recorded the static.
Paraziti kaydetmiş olanı.
The fact that it recorded static isn't what interests me.
Beni ilgilendiren parazit kaydetmiş olması değil.
This is too static.
Bu çok durağan oldu.
When her signal became static... Jimenez suspected that they had made a den.
Ondan gelen sinyal sabitleştiğinde Jimenez, bir ine yuvalandıklarından şüphelendi.
That's because I was just grabbing some things out of the dryer, and static cling.
Kurutucunda bir şeyler çıkarıyordum ve elektriklenme oldu.
We interrupt this program to bring you loud static.
Gelişiminiz nedeni ile bu programı, durdurmuş bulunmaktayız.
... static.. is this... am I using this right?
... statik.. bu şey... ıımm Bunu doğru mu kullanıyorum?
Heat, Nuclear, solar, static,... if we could channel a lighting strike into the gate, it might provide us with enough power to dial in and make it through.
Isı, nükleer, solar, statik,... eğer bir yıldırımı geçide aktarabilirsek, bize evi çevirmek için yeterince güç verecektir.
Our signal goes out static, sir. I've never seen anything like it.
Sinyalimiz parazitli efendim Daha önce böyle bir şey görmemiştim
We start with a static shot... using the whole set.
Bütün seti kullanarak statik bir çekimle başlayacağız.
- Okay. Are we free of static?
- Statik elektriğini boşalttın mı?
It's passion that moves the criminal to act that disrupts the static inertia of morality.
Suçluyu harekete geçiren etik olmayan davranışlara iten tutkudur.
Link Static, communications.
Link Parazit, haberleşme.
Link Static to command post.
Link Parazit'ten kumandaya.
Roger, Private Static. Copy that.
Anlaşıldı Er Parazit.
Private Static!
Er Parazit?
You really can't beat dryer sheets for static cling. You really can't beat dryer sheets for static cling.
Statik yapmamasını kurutucu bezden başka bir şey çözmez.
Well, if that were the case... ( Loud Static )
Eğer yaptığı buysa - -
[Radio Distorting, Static] Sheriff...
...
... I'm getting a lot of static.
Fazla parazit var.
[STATIC] Man : WAIT FOR THE CUE.
Beklemede kalın yaklaşıyor.
It wasn't static electricity or faulty wiring.
Kablolar yanlış takılmamıştı.