Support systems traduction Turc
148 traduction parallèle
- Check out the life-support systems.
- Hayat destek sistemlerini kontrol et. - Emredersiniz, efendim.
Life-support systems had been turned off, station personnel frozen to death, conditions highly unusual.
Hayat destek sistemleri kapalıydı ve personel donarak ölmüştü. Olağan dışı koşullar hakim.
Wouldn't need life-support systems to keep him from freezing to death.
Yaşam destek sistemlerine ihtiyacı olmazdı.
The rare mineral topaline vital to the life support systems of planetoid colonies has been discovered in abundance here.
Asteroit kolonilerinin yaşam desteği için hayati olan ve az bulunan topalin minerali burada fazlasıyla bulundu.
Adaptable for humans by use of pressure domes and life-support systems.
Yaşam desteği sistemleri kullanarak insanlara adapte edilebilir.
I'll switch over everything but the life-support systems and boost the impulse power.
Yaşam desteği dışında her şeyi kapatarak, itici güce destek sağlayacağım.
If you care to leave your ship, we'll provide the necessary life-support systems.
Geminizden ayrılırsanız, gerekli yaşam destek sistemini sağlayacağız. Mantıksız söz.
- Life-support systems are out all over the ship.
Gemideki tüm yaşam destek sistemleri devre dışı.
Nomad, stop what you're doing and effect repairs on the life-support systems.
Her ne yapıyorsan dur ve yaşam destek sistemlerinde tamir yap.
They're already screaming. Reactors closing down, life-support systems failing...
Bağırmaya başladılar bile...
- Life support systems?
- Yaşam destek sistemleri?
Decker wouldn't abandon ship while life support systems were operative.
Matt Decker, yaşam destek sistemleri işlerken gemiyi bırakıp gitmez.
Deadly to any life form such as we know it without oxygen and life-support systems.
Oksijen ve yaşam destek sistemleri olmadan canlı türleri için ölümcül.
It means that thing can control the whole ship, including the life-support systems.
Bu şey gemiyi kontrol edebilir, yaşam destek sistemleri de dâhil.
- The ship is ours. We control the Bridge, Engineering, and life-support systems.
Köprü, makine dairesi ve yaşam desteğinin kontrolü bizde.
None affect flight procedure. Life support systems sustaining on emergency.
Yaşam destek sistemleri acil güçte.
I now control the ship's power and life-support systems.
Güç kaynağı, yaşam desteğini kontrol ediyorum.
Engineering has been taken over by Klingons who have cut off life-support systems.
Makine dairesi Klingonların eline geçti onlar da yaşam destek sistemini kestiler.
Their life-support systems have resumed.
Onların yaşam destek sistemi de başladı.
Low level of activity. Life-support systems functioning.
Düşük düzeyde etkinlik, yaşam destek sistemleri faal.
Sir, Mr. Spock has reduced life-support systems to bare minimum.
Efendim, Mr. Spock hayat destek sistemlerini en alt seviyeye indirdi.
Chekov, go to engineering and life support systems.
Chekov, makine dairesine ve yaşam destek ünitesine git.
The device attached to the life-support systems produces an extreme, numbing cold.
Yaşam destek ünitelerine bağlanan aygıt, sersemletici derecede bir soğukluk meydana getiriyor.
'Cell life sustained by artificial life support systems only.'
Hücrelerin yaşamı, şu anda yapay yaşam destek sistemleri tarafından sağlanmakta.
Life support systems.
Yaşam destek sistemleri.
It has been decided, as the support systems are failing anyway, to remove the humans from their ship immediately.
Karar verildi. Yaşam destekleri de zayıfladığına göre o insanlar gemilerinden en kısa sürede çıkarılacak.
Dr Salik said the power to their life-support systems was almost depleted, which could mean they were close.
Dr Salik'e göre yaşam desteklerinin enerjisi zaman ayarlıymış ve zamanı dolmak üzereymiş. Yani hedeflerine çok yaklaşmış olmalılar.
Life support systems failing.
- Yaşam destek sistemi çalışmıyor.
Stand by umbilical and gravitational support systems.
Kenetlenme ve yerçekimi destek sistemleri bekleme konumuna alınsın.
So you've come back to re-plug our life-support systems in?
Yani, yaşam destek ünitelerimizi yerine takmaya geldin, öyle mi?
IF ANYTHING HAPPENS TO ME, TELL THEM "NO LIFE SUPPORT SYSTEMS".
Eğer bana birşey olursa, yaşam destek sistemine bağlamasınlar!
Synchronize life-support systems.
Yaşam destek sistemlerini senkronize edin.
Life-support systems inoperative.
Yaşam destek sistemleri iptal oldu.
We've just completed a remote power feed to the life support systems. Good.
Yaşam destek sistemlerine güç beslememiz var.
Their life-support systems are failing.
Gemideki yaşam destek sistemleri bozulmak üzere.
It's gonna warm up though, because Ziggy's gonna turn the support systems back on.
Yine de ısınacak, çünkü Ziggy destek sistemini geri açacak.
The support systems are being restored.
Yaşam destek sistemleri onarılıyor.
Drawing more power risks the life-support systems.
Daha fazla güç çekmek yaşam destek sistemlerini tehlikeye sokar.
Life-support systems are faltering.
Yaşam destek sistemleri tekliyor.
We have to draw power from the life-support systems in order to discharge the collectors.
Toplayıcıları boşaltabilmek için yaşam destek sistemlerinden... güç çekmemiz gerekiyor.
Life-support systems will continue only in emergency shelter areas.
Yaşam destek sistemleri sadece korunaklı acil durum alanlarında çalışacaktır.
A failure of environmental support systems. They'll require evacuation.
Çevre desteği sistemi arızalanmış, acil tahliye talep ediyorlar.
Give me current status of this station's life support systems.
Bu istasyonun yaşam destek sistemleri hakkında bilgi ver.
Life-support systems throughout the ship are fully operational.
Gemi çapında yaşam destek sistemi bütünüyle faal.
And another woman in Boston, she's on life-support systems... After she O.D.'d on something.
Boston'da başka bir kadında yaşam destek ünitesine bağlanmasa... aşırı dozdan ölecekmiş.
We must conserve every drop of fuel to support our life systems.
Yaşam sistemlerimizi destekleyebilmek için her yakıt damlasını korumalıyız.
From here, this is where I navigate the ship, maintain life support and propulsion systems.
Buraya gel. Gemiyi idare ettiğim yer burası. hayat ve itici güç sistemlerini de destekler.
All systems are going off-line including life-support.
Tüm sistemler, yaşam desteği de dahil, devredışı.
Mr. La Forge, when we're in position, shut down the engines and all systems except sensors and life support.
Bay La Forge, pozisyonumuzu aldığımız zaman, motorlar ile yaşam desteği ve sensörler dışında ki tüm sistemleri kapatın.
Since our shuttles carry plestorene backup systems, we think life support would sustain for as long as ten days.
Mekiklerimizde plestoren bazlı destek sistemleri olduğu için, yaşam destek sisteminin 10 güne kadar dayanacağını düşünüyoruz.
Sitting here, we'll lose all systems in an hour, including life support.
Burada kalırsak bir saat içinde yaşam destek dahil tüm sistemleri kaybedeceğiz.
suppose 84
support 90
supportive 34
supposedly 215
support system 18
supposed to be 34
supposed to 22
suppose so 22
support 90
supportive 34
supposedly 215
support system 18
supposed to be 34
supposed to 22
suppose so 22