Supposed to traduction Turc
72,285 traduction parallèle
Pots are not supposed to melt, right?
Tavaların erimemesi gerekir, değil mi?
Someone is supposed to be sitting in their seat.
- Birinin koltuğuna oturması lazım.
I'm supposed to be nice to you.
Sana karşı iyi olmam gerekiyordu.
Well, if I'm not staring at her, how am I supposed to know she's doing anything suspicious?
Bak, ona bakmıyorsam, Şüpheli bir şey yaptığını nasıl bileceğim?
How in the hell am I supposed to do my job?
O zaman işimi nasıl yapacağım?
What am I supposed to do with this?
Bununla ne yapacağım ben?
Those shipments are supposed to be strictly eyes-only.
O kargoların gözlerden uzak tutulması gerekiyor.
You're supposed to be good at finding people, and you're supposed to be good at digging out the truth.
İnsanları bulmakta iyi olmanız gerekiyordu. Ve gerçeğe ulaşmakta iyi olmanız gerekiyordu.
You sabotage our operation with the the RAP and quit the group, yet when you need help, we're supposed to pretend it didn't happen?
Uzaylılara yaptığımız operasyonu baltaladın ve grubu terkettin. Buna rağmen yardıma ihtiyacın olduğunda bu hiç olmamış gibi mi davranmamız gerekiyor?
Hmm. I was supposed to read this when I started the job, but I didn't want the other workers to think of me as a nerd.
İşe başladığımda bunu okumam gerekiyordu ama diğer işçilerin beni inek sanmasını istemedim.
There's supposed to be a baby.
Bebek de olması lazım.
Aren't we just supposed to do the stories we want and not worry about ratings?
Sadece istediğimiz hikâyeleri yayınlayıp, reytingler hakkında endişelenmemiz gerekmiyor muydu?
Hey. If we leave the somnabulist after we land, how are we supposed to get back?
Uyurgezer'i inişten sonra terk edersek gemiye nasıl döneceğiz?
Plenty of people come to your lectures that aren't supposed to.
Birçok insan Konferansınızdan gelmek Buna gerekiyordu.
No. I'm wondering what you're supposed to be lecturing on.
Hayır seni bildiren konferans zannediyorsunuz merak ediyorum.
You're not supposed to get involved.
Sen yer almak gerekmiyor.
I'm supposed to look like her, but I don't really know.
Ben onun gibi görünmek gerekiyor, ama gerçekten bilmiyorum.
It's supposed to blend in, but it's broken.
Uyum gerekiyordu, ama kırık.
What the hell am I supposed to do with this?
Bununla ne yapmam gerekiyor?
What am I supposed to do, just pat him on the back'?
Ne yapmam gerekiyordu, sadece arkasından vurayım mı?
How was it supposed to be?
Bunun nasıl olması gerekiyordu?
I said to him... I said, "What's that supposed to mean?"
Ben ona, "Ne anlamalıyım?" dedim.
How are we supposed to make this work?
Nasıl devam ettireceğiz bunu?
Even if he is telling the truth, what are we supposed to do, let him eat... Oh, crap. He got a DUI.
Eğer doğruyu söylüyorsa, ne yapmamız gerekiyor, yemesine izin mi vereceğiz.
What are we supposed to do?
Ne yapmamız gerekiyor?
What's that supposed to mean?
Ne anlatmaya çalışıyor?
Where are we supposed to be?
Nerde olmamız gerekiyor?
What am I supposed to do?
Ne yapmam gerekiyor?
Records indicate they were cremated here, which if I remember correctly is supposed to include all body parts.
Kayıtlar burada yakıldığını gösteriyor. Doğru hatırlıyorsam bütün vücut parçalarını yanması gerekir.
I was supposed to be in bed, but I heard the front door open, so I snuck downstairs and...
Yatmış olmalıydım, ama ön kapının açık olduğunu duydum. Bu yüzden alt katta oturdum ve...
I thought that was supposed to be a secret.
Bunun bir sır olması gerektğini düşündüm.
We think that everything is supposed to happen today, March 24th.
Her şeyin bugün gerçekleşeceğini düşünüyoruz, 24 Mart.
Yeah, in a way, which, of course, means... this conversation... was supposed to be.
Evet, bir açıdan, tabii ki demektir ki... Bu konuşmanın... olması gerekiyordu.
And this big stick is supposed to help him make Diana his child bride and destroy the world as we know it.
Ve bu büyük sopanın ona yardım etmesi gerekiyordu Diana'yı çocuk gelin haline getir Ve dünyayı bildiğimiz gibi yok et.
I mean, if it's as all-powerful as it's supposed to be and belonged to all the people it supposedly belonged to...
Yani, olması gerektiği kadar güçlü ise Ve ait olduğu varsayılan tüm insanlara aitti...
It was supposed to be.
- Öyle olması gerekiyordu.
How we supposed to case it?
- Bunu nasıl yapacağız?
Am I just supposed to just jump at the chance?
Bu fırsata balıklama atlamam mı gerekiyor yani?
What am I supposed to do about it?
Ne yapabilirim ki?
We weren't supposed to fall in love.
Aşık olmamız gerekiyordu.
Only staff are supposed to be here.
Buraya sadece personel girebilir.
No, this was supposed to be a simple snatch and grab.
Bu basit bir al ve getir işi olması lazımdı..
I was supposed to have surgery, but it already spread.
Ameliyat olmam gerekiyordu ama çoktan yayılmıştı.
- You're not supposed to come in here. What are you, the bouncer?
Siz fedai misiniz?
It's supposed to help your muscles relax.
Kaslarının gevşemesine yardımcı olacaktır.
I'm supposed to look after you, not the other way around.
Senin benimle ilgilenmen değil, benim seninle ilgilenmem gerekiyordu.
What am I supposed to do?
Daha ne yapabilirim?
Mom, how am I supposed to do that?
Anne, nasıl yapacağım onu?
What's that supposed to mean?
Bu ne demek?
How are we supposed to find anyone there?
- Orada birilerini nasıl bulacağız?
So what is she supposed to do?
Peki onun ne yapması gerekiyordu?
supposed to be 34
tomas 217
touche 95
toto 177
toes 106
to infinity and beyond 21
toma 39
tomo 54
today is my birthday 30
today 4533
tomas 217
touche 95
toto 177
toes 106
to infinity and beyond 21
toma 39
tomo 54
today is my birthday 30
today 4533