English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Anglais → Turc / [ S ] / Sure he did

Sure he did traduction Turc

654 traduction parallèle
Well, I'm sure he did.
Eminim ki biliyordu.
- Sure he did.
- Elbette o yaptı.
- Sure he did.
- Tommy sağ salim gitti mi?
- Sure he did!
- Tabii ki verdi!
- Why, sure he did.
- Elbette duydu.
Sure he did.
Elbette öyle dedi.
sure he did.
Valla söyledi.
- Sure he did
- Bıraktı tabii ki.
I'm sure he did.
Eminim öyledir.
- Well, yeah, sure he did.
- Evet, kesinlikle söyledi.
I'm sure he did.
Eminim beğenirdi.
I'm not so sure he did either.
Bunu onun bildiğinden yeterince emin değilim.
Sure he did.
Elbette aldı.
[Françoise] When he collided with the debris earlier, 002 did calculations on his trajectory to make sure that he could get back to the station.
Daha önceden enkaz ile çarpıştığında, 002 onun güzergah hesaplarını yapmıştı... istasyona dönebilmesini sağlamak için.
He did what I'm sure you wanted to do many times. - He smacked me. - He smacked you?
Bak, ikimizin de, yaşananları öylece unutamayacağının farkındayım.
Oh, he sure did like his liquor and it would have got his ticker
Çok düşkündü içkiye, Ölümü alkol yüzünden olacaktı..
Oh, he sure did like his liquor and it would've got his ticker
Çok düşkündü içkiye, Ölümü alkol yüzünden olacaktı..
He sure did.
Tabii çeker.
He sure did, Your Honour.
Dedim Sayın Hakim.
He sure did.
Kesinlikle o adam karşıladı.
He figured that if he couldn't have you himself... he was gonna make sure that nobody else did.
Sana kendisi sahip olamaz ise başka hiç kimsenin de sahip olmayacağından emin olmalıydı.
Sure. He says that guys who dress up like Santa Claus and give presents do it because when they was young they must have did something bad and they feel guilty.
Noel Baba gibi giyinip, hediyeler dağıtan kişilerin... bunu çocukken yaptıkları... kötü bir şey yüzünden... kendilerini suçlu hissettiklerinden... yaptıklarını söylüyor.
He sure did beat me.
Seni yendi! - Kesinlikle.
He sure did, Gunboat!
Kesinlikle ulaştı Gunboat.
He sure did, and his duke was in it!
Gerçekten de öyle ve yumruğu da hala içindeydi.
Sure we did. He wasn't there, but we went to see him.
Orada yoktu, ama görmeye gittik.
I don't know, Bob but I'm sure Duke did what he thought was right.
Bilmiyorum, Bob ama Duke'ün doğru olduğunu sandığı şeyi yaptığına eminim.
- He sure did.
- Evet yaptı.
I have no idea where he was or what he did but I'm perfectly sure it's all right.
Nerede ya da ne yaptığını bilemem..... ama eminim doğrudur.
"He's sure to come back". And you did, didn't you, Peter?
"Nasıl olsa, mutlaka gelecek" Ve geldin, değil mi, Peter?
That prisoner we caught sure never lied when he said it was a mess, did he?
Yakaladığımız mahkum, bir karışıklık olduğuna dair yalan söylememiş değil mi?
I don't think Allison can be feeling quite as sure of himself as he did when he sounded off at the church.
Allison'un kilisedeki yüksek tonda konuşan halinin devam ettiğinden şüpheliyim
He sure did.
Elbette.
He sure did a good job.
Kesinlikle iyi iş çıkarmış.
He sure did. Does it sound like I have something wrong with my throat?
Siz üçünüz yalancı serserilersiniz, bana yardım edin, siz hapishaneye gideceksiniz, oraya sizi kendim koymak zorunda kalsam bile.
If he did he'd be sure to find out how sad he really is. And I know that feeling.
Yapsaydı ve nasıl üzücü olduğunu keşfetseydi bu hissi bilirim.
For as sure as the good Lord cast out Satan from heavenly glory, so did he devolve this poor beast from man.
Yüce tanrının şeytanı cennetten kovduğu ne kadar kesinse insandan da bu zavallı yarattığı o kadar kesin.
He sure did.
Kesinlikle.
I'm not so sure that he did.
Onun yaptığından pek emin değilim.
I'm sure he suffered for that he did.
Yaptığı şey yüzünden acı çektiğine eminim.
He sure did not.
Hayır, gelmedi.
I'm sure he'll take even better care of you than I did.
Eminimki o sana benim bakabildiğimden çok daha iyi bakacaktır.
I'm sure you all remember what he did to Big Ben, Iron Bill and Frank.
Iron Bill ve Frank'ın Big Ben'de yaptıklarını eminim hatırlarsınız.
He sure did.
Gerçekten.
He sure did.
Öyle yaptı.
He sure did.
Vardı tabii.
- He sure did.
- Elbette yuttu.
And I'm quite sure he never did it.
Ve eminim, bunu asla yapmazdı.
He sure did. - Come on.
Bertha doğru söylüyor.
He sure did.
Tabii ki.
Uh, but he realized, I'm sure, there's no question, he realized he was part of a big job that had to be done, and he was gonna do it the way he did everything... full out.
Ama fark etti ki, çok eminim, hiç şüphesiz fark etti ki yapılması gereken büyük bir işin bir parçasıydı ve ne olursa olsun üstüne düşeni layıkıyla yapacaktı.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]