Sure thing traduction Turc
4,834 traduction parallèle
It was a sure thing.
- Kesin bir bahisti.
No, it obviously wasn't a sure thing. He lost, Jasper.
- Belli ki o kadar kesin değilmiş, yarışı kaybetti Jasper.
No, he was a sure thing up until the moment he lost.
- Kesindi ta ki yarışı kaybedene dek.
- Yeah, yeah. Yeah, I told you Crab Apple was a sure thing.
Evet, sana Crabapple kesin demiştim.
Sure thing.
Elbette.
Sure thing, Mrs. Gibson.
Elbette bayan Gibson. Ne?
Although it's not a sure thing... I might be offered a position.
Kesin bir şey yok ama bir iş teklifi alabilirim.
- Sure thing.
- Bir şey değil.
Sure thing.
- Sağol Neda.
Sure thing.
Tabii.
Sure thing, sweetie.
Hemen geliyor tatlım.
Sure thing.
Olur. Elbette.
Yeah, yeah, yeah, sure thing, mate.
Yea yea yea tabiki dosum.
She's a sure thing, mate.
Sağlam parçadır adamım.
Sure thing.
- Kesinlikle.
Sure thing, peanut.
Tabii ki, tatlım.
Sure thing. I've got it right here.
İşte buyurun.
Sure thing, babe.
Tabi ki bebeğim.
Are you sure you want to be in this thing?
Bu şeyin içinde olmak istediğinden emin misin?
"One thing you can be sure of."
"Bir şeyden emin olabilirsin."
It's always good to make sure you never get too good at any one thing.
Bir konuda çok iyi olmamak iyidir.
One thing I'm sure of, the Black Dragon gem must be destroyed.
Eminim olduğum tek şey var. O da Kara Ejder'in taşı yok edilmeli.
I'm sure he's gonna say the same thing about you.
- Onun da senin hakkında aynı şeyi söyleyeceğinden eminim.
I'm sure we don't need to make an issue out of this whole thing.
Bunlardan bir sorun yaratmamıza gerek yoktur diye düşünüyorum.
I'm sure if the circumstances were reversed, you would've done the same thing, Alastair.
Eminim benim yerimde sen olsan, sen de aynını yapardın Alastair.
We'll open the county records office first thing in the morning, and I'll talk to Officer Cuesta, and I'll make sure that the DNA samples get to the lab.
Sabah ilk iş olarak ilçe arşiv müdürlüğünü açarız ve Memur Cuesta ile konuşup DNA örneklerinin laboratuvara gönderilmesini sağlarım.
I know one thing for sure it's not, this is definitely not an airplane!
Bir şeyden eminim o da onun uçak olmadığı.
I know one thing for sure it's not, - this is definitely not an airplane!
- Bir şeyden eminim o da onun uçak olmadığı.
I feel the best thing to do right now is... we need to make sure we don't lose her.
Şu an yapılacak en doğru şeyin bu olduğunu düşünüyorum. Onu kaybetmememiz gerek.
You sure that thing works as a detonator?
Bir patlayıcı olarak çalışacağından emin misin?
I haven't found that thing to really drive home an upcoming lesson. I'm not really sure.
Emin değilim.
I was so sure I was doing the right thing by end-running John Ross with Bobby.
John Ross ve Bobby konusunda doğru şeyi yaptığımı düşünüyordum.
One thing is for sure, his statue is here.
Galiba, tek birşeyi kesin olarak söyleyebiliriz ki, o da bu heykelin onun olduğudur.
I tried to do the right thing and now I'm not sure that I did.
Doğru şeyi yapmaya çalışmıştım, ama şimdi emin değilim.
not sure how this thing works, But it protects loki.
Bu şeyin nasıl çalıştığını bilmiyorum ama Loki'yi koruyor.
Oh, and one last thing, and because I'm not sure you're aware.
Son bir şey daha var.
It's a precautionary thing, I'm sure.
Önem gibi bir şeydir eminim.
[Chuckles] Walt : One thing's for sure.
Kesin olan bir şey var.
One thing you can be sure of, when this becomes known... and soon enough, it will... you're going to have to choose a side.
Şundan emin olabilirsin. Bu olay öğrenildiğinde, ki yakında öğrenilecek bir taraf seçmen gerekecek.
One thing I know for sure, we're not gonna be fooled again.
Bildiğim bir şey varsa o da bir daha aldatılamayacağımız.
Are you sure we can't come with to the DDT thing?
Ddt şeyine gelemeyeceğimize emin misin?
I wasn't sure I was doing the right thing.
Ama doğru şeyi yaptığımdan şüpheliydim.
I just want to make sure that you're a good guy, no skeletons in the closet, that sort of thing.
Ben sadece senin iyi biri olduğundan, gizlin saklın olmadığından emin olmak istiyorum. Öyle bir şey yani. Ve?
- Sure thing.
- Lafı bile olmaz.
I'm sure, if you get fired, there's, like, a fancy severance package or, like, a golden parachutey thing like the CEOs.
Eminim ki, eğer kovulursanız, CEO'ların olduğu gibi yüklü bir işten çıkarılma tazminatı, veya altın paraşüt tarzı bir şey vardır.
Which was a bit hurtful since I was pretty sure it was our thing.
Ben de bu kemer olayı ikimize özel sanıyordum.
- One thing's for sure.
Bir şey kesin.
But she knows one thing for sure : She'll be right back with it so you can divvy it up, even Steven.
Ama emin olduğu bir şey var eşit bir biçimde bölüşmeniz için hemen geri gelecek.
And if that is not enough, there is one thing that I know for sure will work...
Ve bu da yeterli olmazsa işe yarayacak olan şeyi biliyorum.
Oh, yeah, sure.'Cause if there's one thing the LAPD is famous for, it's their understanding.
Oh yea tabi ki çünkü LAPD polis teşkilatının en meşhur yönü... Anlayışlarıdır.
The only thing we know for sure is the make and the year of the car.
- Tanık da yok. Kesin olarak bildiğimiz tek şey arabanın modeli ve üretim yılı.
things 422
thing 1205
thingy 49
things happen 87
things will get better 22
things change 215
things fall apart 17
things will change 18
things have changed 201
things like 24
thing 1205
thingy 49
things happen 87
things will get better 22
things change 215
things fall apart 17
things will change 18
things have changed 201
things like 24