Tale traduction Turc
3,846 traduction parallèle
You know the fairy tale Pinocchio?
Pinokyo hikâyesini biliyor musun?
- A Tigress Tale
- A Tigress Tale
By the way, I just love your ironic spin on the whole fairy tale princess thing.
Bu arada, masallarda ki prenselere getirdiğin ironik yoruma bayıldım.
It was like a fairy tale.
Peri masalı gibiydi.
How does this particular fairy tale end?
Bu peri masalı nasıl sonlandı?
A glorious tale to be handed down from generation to generation.
Kuşaktan kuşağa anlatılacak bir efsane...
You need to just get away from this fairy-tale, happy-ending fantasy and focus on the now.
Bu peri masalından, mutlu son fantezisinden vazgeçip ana odaklanman gerek.
It is for me to tell this tale.
Bu öyküyü anlatayım diye.
For the sake of me telling you the tale of Platoon Sergeant I guess.
Galiba size başçavuşun öyküsü anlatabileyim diye.
I know you stared a Cherufe in the eye and lived to tell the tale.
Bir Cherufe'nin gözlerinin içine bakıp da hikayeyi anlatabilecek kadar yaşadığını biliyorum.
I mean, all you did was sell her some fairy tale where everything's awesome and fun?
Senin bütün yaptığın da her şeyin harika ve eğlenceli olduğu bir peri masalı anlatmak değil mi?
That means I am the owner of the jade elephant and the wronged party in this sordid tale.
Yeşimtaşı filin sahibi ve bu alçak durumdaki mağdur benim.
This may sound like a fairy tale, but with Jules, when all else fails... you can fix almost anything with a good kiss.
Kulağa peri masalı gibi gelebilir ama,... söz konusu Jules olduğunda hiçbir şey fayda etmiyorsa güzel bir öpücükle herşeyin üstesinden gelebilirsin.
Doctor, did you ever come across the tale of Phineas gage in all your studies?
Doktor, eğitiminiz esnasında Phineas Gage hikayesini duydunuz mu?
What is that tale, if you wouldn't mind regaling us?
Hikaye neydi bize de anlatmak şerefinde bulunur musunuz?
But there were tell-tale signs.
Ama belli başlı işaretler vardı.
What's her tale?
Onun hikayesi ne?
That's a fairy tale.
Masal o.
No, I'm more of a cautionary tale.
Bu daha çok eğitici bir hikâyeydi.
- Tell the tale.
- Anlat hikayeyi.
I mean, I had this very large fairy tale wedding.
Masallardaki gibi bir düğünüm olmuştu.
I was really angry at him for messing up my fairy tale.
Peri masalımı mahvettiği için ona çok kızgındım.
They're a timeless tale.
Bunlar ebedi eserler.
He is a fairy tale made up to scare children into eating their vegetables.
O çocukların sebzelerini yemeleri için uydurulmuş bir masaldan ibaret.
Like a tale from Greek mythology, Abdulrahman was killed not for what he'd done but for who he might one day become...
Tıpkı bir Yunan mitolojisindeki masal gibi Abdülrahman ne yaptığı için değil bir gün neye dönüşebileceği yüzünden öldürüldü.
Well, I don't know how it is in fairy tale land, but in the real world, it's usually hard to find evidence.
Peri Masalı topraklarında nasıl bilmiyorum ama gerçek dünyada kanıt bulması genelde bu kadar kolay olmaz.
You've told a tall tale to a kid before, right, for fun?
Daha önce çocuklara masal anlatmışsınızdır, değil mi?
The ponytail, in all likelihood, is just a tale.
At kuyruğu bahanesi de büyük olasılıkla yalan.
It's not even a fairy tale.
Bu bir peri masalı bile değil.
I have heard this tale before. And found it equally misguided.
Bu hikâyeyi daha önce de duydum ve yanıldığını söyledim.
Yet he holds the ear of the Senate, and I would see him well satisfied to further bolster tale of our victory carried back to Rome.
Fakat Senato'nun takdirini kazanmış durumda ve zaferimizi Roma'da duyurması için tatmin olmasını sağlayacağım.
I would hear air filled with truer tale, of Spartacus the man.
Spartacus'ün gerçek hikâyesini duymak isterim.
And know if her tale falls from truth, then her life shall swiftly follow.
Ve anlattiklarinin hakikat olmadigi anlasilirsa canindan olacagini da bil.
You risk all on the tale of a woman who swallows cock for coin?
Para için yarak yalayan bir kadinin uydurdugu bir hikâye için mi her seyi riske atiyorsun?
Speak of what you know to anyone... and I shall spin tale of the mighty Caesar... taken like a woman...
Bildiklerini birine söylersen ben de yüce Caesar'in bir kadin gibi sikildigini anlatirim!
I have heard tale of his conquests.
Fetihleri hakkında hikâyeler işittim.
You can tell your tale at the station.
Hikayeni karakolda anlatırsın.
Morning to night, the seasons meeting our needs let us spin a beautiful tale.
Sabahları akşam edeceğimiz, mevsimlerin dördünü birden yaşayabileceğimiz güzel bir hikayeyi paylaşalım.
A cautionary tale for all, I suppose.
Bence hepimize bir ders olacak nitelikte olay bu.
Strap in as their moms get busy planning their fairy-tale wedding.
Anneleri peri masallarındaki gibi bir düğün oluşturmakla meşgulken onlara katılın.
I hope you have a fairy-tale life together.
Hayatınız masal gibi olsun.
I know another fairy tale.
Ben başka bir peri masalı biliyorum.
And that should be a cautionary tale for both of us.
Ve bu ikimizin de ders alması gereken bir hikaye.
Y'all are like some cautionary tale shit.
Şu didaktik hikâyeler gibisiniz.
Personally, I don't see a fairy-tale ending for you?
Şahsen senin için masalımsı bir son göremiyorum.
That is to say, I think it's a tale more suited to a... group setting.
Bence bu daha çok bir grup konuşmasına uygun bir konu.
It was Anya's favorite fairy tale.
Anya'nın en sevdiği peri masalıydı.
It wasn't exactly a fairy tale in real life.
Gerçek hayatta pek de peri masalı gibi değil.
I didn't exactly have a fairy-tale childhood.
Açıkçası benim peri masalı gibi bir çocukluğum olmadı.
Tamara has a list of people who live here, what their fairy tale names are.
Tamara'nın burada yaşayan insanların olduğu bir listesi var, Masal adlarının olduğu bir liste.
That's an old wives'tale, Bob.
- Kocakarı hikayesi sadece, Bob.