Tam traduction Turc
176,565 traduction parallèle
Bull's eye!
Tam isabet!
- Boom. - Oh, my God.
Tam bir kâbussun.
It's actually really easy. I, like, literally don't care at all.
Kelimenin tam anlamıyla hiç umurumda değil.
Okay, well the pitch of your voice is making it seem
Tamam, yalnız ses tonun tam aksini söylüyor gibi duruyor.
We're home.
Tam isabet.
You literally have nothing.
Tam anlamıyla hiçbir şeyin yok.
Yeah. It's big.
Buruşuk memesinin tam üstünde.
It's right on his wrinkly tit.
- Tam burasında mı?
Well, that party was a disaster, but at least Ben seems to be having fun.
Bu parti tam bir felaketti ama en azından Ben eğleniyor gibi.
I totally get it and you picked a good one, that guy is a hall of fame piece of ass.
Ayrıca çok iyi bir tane bulmuşsun. Çocuk tam bir cinsellik abidesi.
As you can see, we are shocked, okay, and you are a moron, Sabrina.
Görebildiğiniz üzere şok olduk ve sen Sabrina tam bir geri zekâlısın.
Stewart's such a freakin'beast!
Stewart tam bir canavar!
Couldn't quite catch that, chip.
Tam duyamadım, Chip.
It's just the way I like it.
Tam sevdiğim gibi.
We, uh, became - Yeah. - smoking buddies just in time to stop.
Tam da bırakırken sigara arkadaşı olmuştuk.
Just the person I wanted to see.
Ben de tam seni görmek istiyordum.
Just the guy I wanted to s...
Tam da görmek istediğim...
Well, this is just fan-frickin-tastic!
İşte bu tam süper harika!
That's the opposite of what I just suggested.
Bu az önceki tavsiyemin tam tersini yapmak.
And I thought I overshot it, I really did, but it turns out I hit it right on the pin and it rolled right in.
Başta üstünden aşacağını sandım, gerçekten. Fakat tam bayrak direğine atmışım. Yuvarlandı ve içeri girdi.
Well, d... not exactly.
Pekala, öy... tam olarak değil.
That right there, that... was the precise moment that my company was born.
İşte tam bu an şirketimin doğduğu o an.
Okay, well, not exactly.
Pekala, tam olarak değil.
You helped him - when he really needed it.
- Tam doğru cümlelerle.
What secret base is complete without one?
Bu olmadan hangi gizli üs tam olabilir ki?
Just the person I was looking for.
Tam aradığım adam.
- You, ma'am, are a steely-eyed missile man!
- Tam bir keskin gözlü füze adamısın.
- I wasn't entirely supportive on this mission.
Bu görevi tam olarak desteklemiyordum.
God, it's a madhouse.
Tanrım, burası tam bir tımarhane.
We're concerned that your blunder with Mr. Snart confirms that you haven't truly given up your roots as a... thug.
Bay Snart'la yaptığın hatanın, haydutluğundan tam olarak vazgeçmediğini gösterdiğinden endişe ediyoruz.
According to this map, the blood of Christ is hidden right smack in the middle of no-man's land.
Bu haritaya göre İsa'nın kanı tarafsız bölgenin tam ortasında saklı.
Even if we were to make it through the terrain unscathed, there's still the issue of the blood's precise location.
Yaralanmadan oraya ulaşsak bile mızrağın tam yerini bilmiyoruz.
No, I will not take a seat and wait for him to have an opening.
Ama dört dalgalı anten sırası hizadaysa. - Ray, tam bir dahisin. - Galiba öyleyim.
At the very least we should've wiped his brain, such as it is.
- Ray, neredesin? - Senin tam karşında duruyorum.
Ugh, you moron.
Tam bir salaksın!
Young lady, how would you like to row for Columbia on a full scholarship starting immediately?
Columbia'dan tam bursla kürek takımına girmek ister misin?
Just the girl I was looking for.
Tam aradığım kız.
You cannot virtually go to prom.
Tam bir erkek fikri.
Helen, on the other hand, ticks every box on the wholesome soccer mom checklist.
Öte yandan Helen tam bir tipik orta sınıf anne.
No, just the opposite.
- Hayır, tam tersi.
Well, that was just what I needed.
Tam ihtiyacım olan şeymiş.
Did I ever, and right in the 10-month sweet spot between murders.
Bulmaz mıyım, hem de tam cinayetler arasındaki 10 ayda buldum.
Exactly two weeks later.
- Tam iki hafta sonra.
No, I need a full tox screen panel.
Hayır, tam toksin testi gerekiyor.
But I can assure you this has gone to the highest ranks and there will be a full investigation.
Ama bu vakanın en üst düzey isimlere ulaştığından emin olun, tam bir soruşturma yapılacak.
Not the phone phone.
Tam öyle değil.
Or the one you did with Emily Chang, where you told her how you took " the best parts of HooliChat
veya Emily Chang'le yaptığın gibi, yani tam da "HooliChat'in iyi yönlerini aldık"
I was gonna sleep last night, but, uh... Well, I know I... I thought I had this solve for this computational trust issue I've been working on, but it turns out, I didn't have a solve.
Biliyorum, dün gece tam uyuyacaktım ama, bir an üzerinde çalıştığım bilişimsel güven meselesi için bir çözüm buldum sandım ama pek yardımcı olmadı.
Opposite.
Tam tersi.
And that's when I found him.
Tam bu sırada ben onu buldum.
♪ ♪
Motorlar tam güç.