Tate traduction Turc
1,517 traduction parallèle
I gave it my best shot, but Captain Tate was quite adamant.
Elimden geleni yaptım ama Yüzbaşı Tate oldukça kararlıydı.
All right, so, Tate, I'm gonna get the anesthesia...
Tate, sana sözünü ettiğim anesteziyi getireceğim...
Mr. Udecker, Tate just told me he doesn't wanna be numbed "up..." ... before I suture.
Bay Udecker, Tate bana dikiş atmadan önce uyuşturucu istemediğini söyledi.
- Tate said that?
- Tate mi söyledi bunu? - Evet.
- Okay, big sniff, Tate.
- Kokla Tate.
Oh, it's something to dry Tate's nose up so it doesn't run and mess up the field.
Tate'in burnunu kurutmak için. Akıp her yeri mahvetmesin diye.
REPORTER :... Charles Manson for the Tate-La Bianca mass murders...
Tate-La Bianca seri cinayetlerini Charles Manson'un işlediği...
- Sharon Tate.
- Sharon Tate.
On behalf of the Tate Schools, I'm proud to present the future site of the John Jacoby Family Chapel.
Tate Okulları adına John Jacoby Aile Kilisesi'nin yeni mevkisini gururla takdim ediyorum.
This is Chip Johnson, On the Scene, at the Tate Preparatory School, and we have Maria Sanchez with us here today.
Ben Olay Mahalli'nden Chip Johnson, Tate Hazırlık Okulu'ndan bildiriyorum. Maria Sanchez bizimle olacak bugün.
Yeah. I went to Tate with you guys.
Tate'de sizinle okudum.
Teaches math at Tate.
Tate'de matematik öğretmeni.
That's the Tate mentor program.
Tate danışmanlık programı.
My girlfriend, Tate.
Kız arkadaşım, Tate.
Oh God, Tate!
Aman Allahım ; Tate!
Tate, don't shoot!
Tate, ateş etme!
Everybody knew who Pat Tate was.
Pat Tate'in önceden nasıl birisi olduğunu herkes bilir.
Mugs like Pat Tate come around every once in a while.
Bir zamanlar Pat Tate gibi aptallarla çok uğraştım.
The victims were 38-year-old Anthony Tucker, 37-year-old Patrick Tate, and 26-year-old Craig Rolfe.
Kurbanlar ; 38 yaşındaki Anthony Tucker, 37 yaşındaki Patrick Tate ve 26 yaşındaki Craig Rolfe.
I have it here. quГ tate blood.
Bak, bir şey var. Temizliyor.
I can do more than sell real tate, duncan.
Emlakçılıktan çok daha fazlasını yapabilirim, Duncan.
In a bumpy real tate market,
koruyucu rol oynar, diye söylenir.
My real problems started then, with the murder of Sharon Tate.
Asıl sorunlarım o zaman Sharon Tate'in öldürülmesiyle başladı.
Because another trial in the same courtroom is taking much longer than expected, the rape trial of Roman Polanski has been delayed until August 9th, exactly eight years to the day his late wife, actress Sharon Tate, was brutally murdered.
Aynı salondaki başka bir dava sanıldığından uzun sürdüğü için Roman Polanski'nin tecavüz davası 9 Ağustosa ertelendi, yani eşi oyuncu Sharon Tate'in hunharca öldürülmesinden tam sekiz yıl sonrasına.
This is the very beautiful Sharon Tate, who I'm sure you've seen in films, and her husband, very talented Roman Polanski, best known for his original film, Knife in the Water, which he wrote and directed.
Bu da filmlerde gördüğünüze emin olduğum güzeller güzeli Sharon Tate ve eşi, yetenekli Roman Polanski yazdığı ve yönettiği orijinal filmi Knife In the Water, ile tanınıyor.
It was his wife, Sharon Tate, who was one of the victims.
Eşi Sharon Tate, kurbanlardan biriydi.
I think that the idea of the magnet of tragedy started after the Tate murders.
Trajedileri bir mıknatıs gibi çektiği fikri Tate cinayetlerinden sonra başladı.
But you were a poetry major up there, tate.
Ama sen yukarıda bir edebiyat öğrencisisin Tate.
Exactly what kind of poetry are you majoring in there, tate?
Sen tam olarak edebiyatın hangi dalında okuyorsun Tate?
You did this? Did you do this, tate?
Bunu sen mi yaptın Tate?
We have the killer right here.
Katil tam burada. Tate
Tate. He lied.
Yalan söyledi.
Tate did lie to us about knowing destro.
Tate bize Destro'yu tanıdığı hakkında yalan söyledi.
Tate had a severe reaction when we mentioned destro's name.
Destro'dan bahsettiğimizde Tate garip davranışlarda bulundu.
We need to ask you some questions about a frat pledge.His name is tate- - no, no--no names.
Kardeşliğinizden birisi hakkında bilgi almamız lazım. Adı Tate. Hayır, isim yok.
- You can tell us about tate mcneil.
- Bize Tate McNeil'den bahset - Tate kim?
- Tate who? He's a pledge here.
Kardeşlerden birisi.
I know you had no pledge named tate because the pledges have their names taken away.
Tate isimli bir kardeş olmadığını biliyorum, çünkü onların isimleri alınıyor.
But when the pledges get their names back, will any of those names be the name Tate?
Ama kardeşler isimlerini geri aldığında, bunlardan hangisinin ismi Tate?
And your boy tate ain't one of'em.
ve Tate bunlardan birisi değil.
If tate's not a pledge, then who is he?
Eğer Tate kardeşlerden birisi değilse kim peki?
You a tau sig, tate?
Sen bir Tau Sig misin Tate?
You know what to do with that towel, tate.
Bu havluyla ne yapacağını biliyorsun Tate. Destro güçlüydü.
You know what to do with that towel, tate.
o havluyla ne yapacağını biliyorsun Tate.
( Amplified voice ) Please welcome back to the stage... the one, the only Adrianna Tate-Duncan.
Sana bir şey söylemem lazım. Sağol.
- Tate's gonna need some stitches.
Çene çıkığı yok ama Tate'e dikiş atmamız gerekecek.
- I'm Tate.
Ben Tate.
Pat Tate.
Pat Tate.
Bobby, keep an eye on tate.
Bobby, Tate'den gözünü ayırma.
Our poet, tate.
Şairimiz Tate.
You're Adrianna Tate-Duncan, right? And you're Carly Rae Jepsen.
Sorun yok.