Tens traduction Turc
1,040 traduction parallèle
Tens bet.
Onlular konuşur.
Not only I, tens of thousands of ronin share my fate.
Sadece ben değil, onbinlerce Ronin benim kaderimi paylaşıyor.
Their bravery went only so far as sending... tens of thousands of Hungarians to their deaths.
On binlerce Macar hayatını kaybetti.
Beat three tens.
Üç onluyu yener.
Is it really blackmail when one man... a long way off in a besieged desert town... calls to you and says... "Allow these tens of thousands of human beings... " to be slaughtered, if you will.
Bir adamın kuşatılmış bir çöl şehrinden size " Binlerce insanın kurban edilmesine izin vermeniz, şayet istediğiniz buysa.
Three nines, three tens, three jacks.
Üç dokuz, üç on, üç vale.
- Which ones are the tens?
- Hangileri onlar?
So close, but there is still the fourth container with enough death to strike down tens of thousands of you.
Çok yaklaşmıştınız fakat hâlâ sizin gibi on binlercenizi öldürmeye yetecek olan dördüncü kap duruyor.
- No. Eight by tens.
- Hayır, 8'e 10.
Sabotage that dam, and the raging waters it contains will kill tens of thousands of our women and children.
Barajı sobete ederek içindeki suyu salacak ve onbinlerce kadınımızı ve çocuğumuzu öldürecekti.
For tens of thousands of years, there has been absolutely no advancement.
- Doğru. Binlerce yıldır ne bir ilerleme kaydedilmiş, ne de fiziksel çevrelerinde bir değişim.
Tens of thousands will be arrested.
Binlerce kişi tutuklanacak.
Send me some twelves, tens, sixes. Half a dozen of each.
On ikiliklerden, onluklardan ve altılıklardan yarımşar düzine gönder.
- I've not got 20. Will two tens do? - Yes.
- 20'lik yok, iki 10'luk olur mu?
From the time a statue is finished, in the following tens or hundreds of years, how many different people will make different wishes to the deities?
Bir heykel bittikten sonra, onlarca veya yüzlerce yıl içinde birbirlerinden farklı kaç kişi tanrıların farklı isteklerini yerine getirecek?
- Tens.
- Onluk.
- Tens bets a nickel.
- Ben varım.
Six tens are sixty. Six elevens are sixty-six.
6 kere 10, 60. 6 kere 11, 66.
There are tens of thousands of families with every army.
Her orduda onbinlerce aile var.
Now ransom $ 200,000, in used tens and twenties.
Şimdi fidye 200000 $, kullanılmış 10 ve 20'likler.
A third of our army is still unarmed and they are surrendering in tens of thousands.
Ordumuzun üçte birinin silahı yok ve on binlercesi de teslim oluyor.
Tens of witnesses have declared...
On tane şahit ifadelerinde...
If you want to see me again, come with 300,000 dollars in tens.
Beni bir daha görmek istersen, yanında 300.000 dolarla gel.
We will fight ten tens of years, and our children's children will fight.
On yıllarca savaşacağız, çocuklarımızın çocukları savaşacak.
They told the people that draftees could be excused from service by paying them a sum of 270 yen and thus they swindled the villagers out of tens of thousands of yen.
Askere çağrılanlara, istedikleri parayı verirlerse onları askerlikten kurtarabileceklerini söyleyip bu şekilde onlardan yüz binlerce yen dolandırdılar.
Exactly 3 million dollars in tens and hundreds.
Tam 3 milyon. 10'lu ve 100'lük.
Three tens.
Üç onlu.
Thousands and thousands, tens of thousands of people, were walking, taking their belongings with them, some on their heads, their backs, shoulders.
Binlerce, onbinlerce insan yürüyordu. Başlarının üstüne, arkalarına, omuzlarına aldıkları eşyalarını taşıyorlardı.
Close by, they found the extermination camp at Majdanek, where tens of thousands had died.
Buranın hemen yakınlarında, onbinlerce kişinin cesetleriyle dolu Majdanek ölüm kampını buldular.
At the same time, all over the South of England, camps were springing up, ready for the tens of thousands of invasion troops.
Bu esnada İngiltere'nin güneyinde, onbirlerce kişinin barınabileceği kamp alanları meydana getiriliyordu.
You learn how to look at paintings as if they were bits of wall or ceiling, the walls, as if they were paintings whose tens of thousands of paths you follow untiringly, merciless labyrinths, texts that no-one will ever decipher, decaying faces.
Resimlere, sanki asıldığı duvarın veya tavanın veya parçasıymış gibi duvarlara da seni onlarca, binlerce yola, merhametsiz labirentlere, kimsenin asla çözemeyeceği şifrelere çürüyen suratlara sürükleyen tablolarmış gibi bakmayı öğreniyorsun.
The monsters in their tens, their hundreds, their thousands.
Onlarca, yüzlerce, binlerce canavar.
In every field in the village, my mother's red combs... stained with blood and hatred... would appear by tens and hundreds.
Köydeki her tarla, Annemin kırmızı tarakları... kin ve kanla lekelenmiş... onlarca ve yüzlerce kişide belirir.
So I'm here today to draw attention to the true facts concerning my case... and the cases of tens of thousands just like me.
Bu yüzden burada benim durumumla ilgili esas gerçeklere ve benim durumumda bulunan binlerce kişiye dikkat çekmek için bulunuyorum.
I'd like it in ones, fives and tens.
Birlik, beşlik ve onluk olsun.
"Yes but zeros that represent tens, hundreds, thousands of you and me, the capitalist says, thus in fact they are not really zeros".
"Evet ama sıfırlar onları, yüzleri, binleri seni beni temsil eder, kapitalist aslında onlar gerçekten sıfır değil der.".
One must see or learn to see that tens, hundreds, thousands of me and you, when it's time to pay... when it's time to sum up defeats and victories... one gets it up the ass very often, one gets it up the ass because one...
Birileri onları, yüzleri, binleri görüp öğrenmeli, hesap zamanı geldiğince... yenilgiler ve zaferler toplandığı zaman... birilerinin kıçına girecek, birilerinin kıçına girecek çünkü...
There's tens in the water.
Suda onluklar var.
Get in the water. Get those tens.
Gir suya, al onlukları!
I have tens of thousands of things to do.
Yapmam gereken binlerce şey var.
We spent months of staff time, tens of millions of dollars in preparation... for the greatest invasion in history, and when we're primed and ready, they send an air force officer... to tell me they've constructed this-this apparatus!
Tarihteki en büyük istilaya hazırlanmak için onlarca milyon dolar ve aylarımı harcadılar ve tam da hazır hale gelmişken şu düzeneği yaptık diye haber vermesi için bana bir havacı subayı gönderiyorlar!
They put up television sets in Grand Central Station, and tens of thousands of people missed their trains to watch.
Büyük Merkez İstasyonuna televizyon ekranları koymuşlardı ve on binlerce insan o anı seyretmek uğruna işlerine geç kalmıştı.
Théoden's hundreds will face your tens of thousands.
Theoden'in yüzlerce askeri sizin onbinlercenizle karşılaşacak.
There must be tens of thousands by now.
Şimdi, onbinlerce olmuşlardır.
And notjust tens of them, thousands!
Ve yalnızca on tanesi değil, yüzlercesi!
On the Earth mountain ranges are destroyed by erosion in maybe tens of millions of years small impact craters in maybe hundreds of thousands of years.
Dünya'da erozyon tarafından sıra dağlar belki milyonlarca yılda küçük çarpışma kraterleri, belki binlerce yılda yok oluyor.
And the greatest artifacts of human beings in thousands or tens of thousands of years.
Ve insanoğlunun en önemli yapıtları binlerce ya da on binlerce yılda.
We would return tens of billions of years in the far future with the Earth a charred cinder and the sun dead.
Dünya'nın ve Güneş'in yok olacağı milyarlarca yıllık uzak geleceğe ulaşma hayalini mümkün kılabilir.
There are tens of billions of different kinds of organic molecules. Yet only about 50 of them are used in the essential machinery of life.
10 milyar kadar değişik organik molekül olduğunu düşünürsek, bunlardan sadece 50 kadarı, yaşamın sürmesi için gereklidir.
Voyager's eyes are two television cameras designed to take tens of thousands of pictures in the outer solar system.
Voyager'ın gözleri Güneş sisteminde binlerce fotoğraf çekmek için tasarlanmış iki kameradan oluşuyor.
In this electronic warehouse are tens of thousands of images of previously unknown worlds.
Bilinmeyen dünyaların binlerce görüntüsü bu elektronik dağarcıkta saklı.