That'll be traduction Turc
18,933 traduction parallèle
All these people in their houses... about to see this awful thing... that they'll never be able to erase.
Evlerindeki bütün bu insanlar hafızalarından silemeyecekleri bir şeyi görmek üzereler.
There'll be time for that.
Bu işlere de zaman olacak.
That way, if shit ever goes down, 'Keisha can say she ain't know nothing, and it'll be the truth.
Böylelikle, işler sarpa sararsa Keisha bir şey bilmediğini söyleyecek ve bu da doğru olacak.
I'll be keeping that, in case you're wondering.
Merak ediyorsan diye, onu saklayacağım.
Well, besides the fact that I'll be penetrating a cult under a false identity, I'd call tonight pretty average.
Sahte kimlikle bir tarikatın içine girmeyi... saymazsak sıradan bir gece diyebilirdim.
The Front taught me to be smarter than that.
Şeyhim bana bundan daha akıllı olmam gerektiğini öğretti.
But that they also said that they want to see you again soon, that they'll be in touch.
Ama seninle yakın zamanda yeniden görüşmek istediklerini söylediler, Arayacaklarmış.
Besides the fact that I'll be penetrating a cult under a false identity, I'd call tonight pretty average.
Sahte bir kimlikle, tarikata sızmayı saymazsak, sıradan bir gece diyebilirim.
At least we'll be newbies that don't have to do morning PT.
En azından sabah sporu yapan çaylaklar olmayacağız.
Two hundred and forty-seven percent, that's how "there for you" I'll be.
Yüzde 247 senin yanında olacağım.
The entire LAPD will be on the first line tonight, but it'll be Powers Division that is expected to be the first line of defense, and we can only hope that they can contain the nefarious forces before Los Angeles goes up in flames.
Polisler bu akşam ön cephede olacaklar, ama beklentiler Powers Birimi'nin savunmanın ön cephesini oluşturması yönünde, ve tek yapabileceğimiz kötü güçler Los Angeles'ı ateşe vermeden önce onları durdurabileceklerini ummak.
Dude, at that point you'll be dead and not giving any fucks.
Dostum, o noktada ölmüş ve bu zırvalıkları sallamayan biri olacaksın.
I think that he'll see you're just trying to be a good friend, Cal.
Senin iyi bir arkadaş olmaya çalıştığını görecektir Cal.
I warned AJ to, uh, to play dumb about Ty, so I think that if he keeps quiet, he'll be fine.
A.J'yi, Ty hakkında aptalı oynaması için, uyardım. Eğer sessizliğini korursa, ona birşey olmayacaktır.
That'll be why she's not been on the house-to-house.
O yüzden ev sorgusuna katılmadı demek ki.
He'll be in, out, and straight back to the same nasty little cell in Gravesend that he'll be occupying for the next 500 years.
Girip çıkacak ve doğruca Gravesend'deki pis hücresine götürülecek. Orada 500 yıl daha cezasını çekmeye devam edecek.
Then I'll be round at yours. Is that all right?
Sonra da sana gelirim.
If it's going to be any longer than that, I'll let you know.
Daha da uzun sürerse haber veririm.
And I've heard that he'll be set free on next Eid.
Ve gelecek ramazanda serbest bırakılacağını duydum.
After that... we'll all be reduced to dust.
Sonra hayattan yavaş yavaş kopup ve toza dönüşüyoruz.
Harlow, you'll be so much bigger than that fucking twink.
Harlow. Sen o ibneden çok daha büyük olacaksın.
By the time that vamp finds Raphael, we'll be long gone.
O vampir, Raphael'i bulana kadar çoktan gitmiş oluruz.
Until that time you'll be held here under the authority and protection of Reven Wright.
Buradayken Reven Wright'ın sorumluluğunda ve koruması altında olacaksın.
I'll be more fox-like if that's what you want.
Eğer isteğin buysa daha çok tilki gibi olabilirim.
And you'll be damned lucky if the only thing that it does is stare back at you.
Onun yaptığı tek şey de size geri bakmak olursa çok şanslısınız demektir.
The sooner you're able to figure out where that is, the more lives you'll be able to save.
Nerede olduğunu ne kadar erken bulursan o kadar çok hayat kurtarırsın.
It's the idea that, eventually, we'll be able to upload a copy of our brains to a computer.
Eninde sonunda beyinlerimizin bir kopyasını bilgisayara yükleyebileceğimizi söyleyen bir fikir.
The idea is that, once the software catches up, we'll be able to have access to some of the greatest minds in the world.
Fikir yazılım istediğimiz düzeye gelince dünyadaki en büyük akıllardan kimisine ulaşabileceğimiz yönünde.
But once we get to the Evidence Control Unit, that is exactly what I'll be.
Ama kanıt kontrol birimine gittiğimizde tam da böyle olacağım.
Well... bright side, Once we interrogate them, we'll be that much closer to finding Piper. Yeah.
Dolu tarafından bakarsak onları sorgulayınca Piper'ı bulmaya çok yaklaşacağız.
By the time that happens, you'll be found hanging in your cell.
Bu olana kadar hücrende kendini asmış hâlde bulunursun. Bak, bir avukat bulacağım.
I'm gonna cram you so full of asynchronous JavaScript and malware throttling that you'll be crapping ciphertext.
Seni asenkron JavaScript ile öyle bir semirteceğim ki şifreli şifreli sıçacaksın!
If you post that bazooka photo, you'll be found guilty of insurance fraud and go to jail for six months.
Eğer bu bazukalı fotoğrafınızı yüklerseniz, sigorta dolandırıcılığından suçlu bulunursunuz ve 6 aylığına hapse girersiniz.
You know, and I know I won't be able to raise him, and... and that's disappointing, but... I'll still see the little guy at parties and such.
Sende ben de biliyoruz onu yetiştiremeyeceğim, ve... ve bu moral bozucu ama yine de minik adamı partilerde falan göreceğim.
Promise me that when I die, you'll be there to make sure that I cross over.
Öldüğüm zaman yanımda olacağına söz ver. Diğer tarafa geçtiğimden emin olmak için.
Other than that, you'll be good to go.
Ondan sonra taburcu olabilirsin.
To make sure that when that agent presses 6, The elevator takes them to 8, where we'll be waiting. Oh, that is so cool.
O Ajan 6 ya bastığında asansörün onu 8'e götürdüğünden emin olmalıyız.
That'll be all for now.
Şimdilik hepsi bu.
We'll send a coded email to the Ambassador from a fake ID stating that a Chinese embassy official has agreed to be our agent.
Sahte bir kimlik ile büyükelçiliğine şifreli bir e-posta göndereceğiz,... resmi olmayan verilere dayanarak ajan olduğunu sanan kişi sistemde bu e-postayı görecek.
I think that'll be fun to watch.
İzlemesi eğlenceli olacak sanırım.
Bring my daughter and my bag and that'll be the end of it.
Kızımı ve çantayı getir..
That'll be tough with Blaise.
Blaise varken bu biraz zor olacak.
That'll be all.
Bu kadar.
No, but I got a fist that'll go so far up your ass, you'll be singing Mayan folk songs...
Hayır ama bir yumruğum var, götüne girince Maya halk şarkıları söylemeye başlayacaksın...
- That'll be a kill box.
- Kapana kısıIırız.
I'll be the first to admit that.
Hepsini kabul ederim.
You know if we have 6 Kilo class submarines.. ... 15 Petre class missile boats and 5 R class destroyers. ... we'll be unbeatable in this region, let me tell you that.
Biliyor musun, eğer elimizde 6 K sınıfı denizaltılarımız 15 Petre modeli füzelerimiz ve 5 R modeli yok edicilerimiz olsaydı o zaman bölgenin yenilmez gücü haline gelebilirdik.
And for that you'll be kept behind bars.. ... until the court proceedings go on.
Bunun için de, dava sonuçlanıncaya kadar parmaklıklar ardında kalacaksın.
Well, I'll be the judge of that.
Ona ben karar veririm.
We'll be back tomorrow to talk some more. If that's OK, Ivy?
Yarın biraz daha konuşmak için geri geleceğiz, eğer senin için de uygunsa, Ivy?
That'll be hard.
Bu zor olacak.
that'll be it 25
that'll be me 20
that'll be the day 55
that'll be all 248
that'll be nice 30
that'll be fun 52
that'll be good 30
that'll be fine 69
that'll be enough 20
that'll be great 47
that'll be me 20
that'll be the day 55
that'll be all 248
that'll be nice 30
that'll be fun 52
that'll be good 30
that'll be fine 69
that'll be enough 20
that'll be great 47