The journalist traduction Turc
749 traduction parallèle
The journalist thinks he sees in these crimes the hand of Fantômas.
Gazeteci, bu işlerde Fantomas'ın parmağının olduğunu düşünmektedir.
Informed of the extradition of the prisoner from Louvain and guessing Fantômas'plan, the journalist decides to put the two rogues out of play.
Mahkumun Louvain'den ülkesine gönderileceğini gazetesinden öğrenen ve Fantomas'ın planını tahmin eden gazeteci iki haydudu gözden uzaklaştırmaya karar verir.
Destiny sends her from the famous journalist Dujarrier to the journalist Beauvallon whose newspaper has a larger circulation.
Kader onu, ünlü gazeteci Dujarrier'den gazetesinin tirajı daha yüksek olan Beauvallon'a göndermişti.
The journalist on the paper banned this morning.
Sabah yasaklanan gazetenin yazarı.
So, gentlemen, these are indeed the journalist Tintin and Captain Haddock?
Pekâlâ baylar. Gazeteci Tintin ve Kaptan Haddock bunlar mı?
There's a connection between Fantomas and our... friend, the journalist.
Demek ki Fantomas'ın gazeteci dostumuzla bir bağlantısı var.
If we keep an eye on the journalist, we'll eventually find...
Demek ki onu izleyerek kime ulaşırız?
Are you sure you saw the journalist on the roof?
Çatıda gördüğünüz adamın gazeteci olduğundan emin misiniz?
The first fake professor was Fandor, the journalist.
İlk sahte Profesör, gazeteci Fandor'du.
The second fake professor, Fantomas jumps the first one, the journalist, and they start to fight.
Bu boşluktan yararlanan ikinci sahte Profesör, yani Fantomas birinci sahte Profesörün, yani gazetecinin üstüne atıldı ve dövüş başladı.
Two years ago, in the guise of Fandor the journalist, I took off into the sky with a fortune in jewels.
İki yıl önce, gazeteci Fandor kılığında milyarlar değerindeki mücevherle gökyüzünde kayboldum.
Commissioner Juve, who's in charge of the case, and Fandor, the journalist, and his fiancée will be there.
Komiser Juve'le beraber, gazeteci Fandor ve genç nişanlısı davetlimiz olacaklar.
"I love her", I said to the journalist.
Gazeteciye annemi sevdiğimi söyledim.
Even though the attacker's motive isn't clear, the features of the attack on the journalist Cleo Dupont seem to connect the event to the Baumer case.
Saldırganın gerekçesi açık olmasa da gazeteci Cleo Dupont'a yapılan saldırının şekli Baumer hadisesiyle bağlantılı gibi görünüyor.
Also killed were the pilot Bertuzzi and the journalist William McHale.
Kazada uçağı kullanan pilot Bertuzzi ile gazeteci William McHale de hayatını kaybetti.
That crazy guy with onions and The journalist had captured
O çılgın herif soğan ve gazeteci onları ele geçirmiş,
Inspecteut Juve in his office, accompanied by friend and occasional collaborator and volunteer journalist Jerome Fandor, a reporter of "La Capitale" one of the most widely read daily in Paris...
Müfettiş Juve'ye ofisinde, Paris'in en çok okunan günlük gazetelerinden biri olan "La Capitale"'in gönüllü gazeteci muhabirlerinden ve nadiren iş birliği içinde olan Jerome Fandor, eşlik ederken...
Informed about the tragic events Jérome Fandor went to Saint-Calais to investigate as a journalist for La Capitale. He was staying at the Hotel European.
Olan trajik olaylar neticesinde gazetesi adına araştırmak üzere Jerome Fandor Saint-Calais'e gelmişti ve Avrupa Oteli'nde kalıyordu.
The journalist notifies the Parisian Police
Akabinde gazeteci, Polis Emniyet Müdürlüğü'nü uyarır.
Here's the American journalist you sent for.
Çağırttığınız Amerikalı gazeteci geldi.
Did he tell an English journalist that if Zola was acquitted the streets of Paris would be strewn with 100,000 corpses?
İngiliz muhabirine, Zola'nın suçsuz bulunması halinde Paris sokaklarının binlerce cesetle dolacağını söylemedi mi?
Kane helped to change the world but Kane's world now is history and the great yellow journalist himself lived to be history outlived his power to make it.
Kane dünyanın değişmesine yardım etti Ama Kane'in dünyası şimdi tarih oldu Büyük gazetecinin kendisi tarihe geçti ancak tarihi yazabilme gücünü erken kaybetti.
His paper was small, but every journalist in Europe admired the fight he put up against appeasement in the Munich sellout.
Gazetesi küçüktü ama Avrupa'daki bütün gazeteciler tavize ve Münih ihanetine karşı verdiği mücadeleye hayran olmuştu.
" A journalist makes himself the hero of the story.
Bir gazeteci kendini haberin kahramanı yapar.
A journalist on the Champs Elysees.
Champs Elysees'de bir gazeteciyle.
What about the 500 lira that that journalist gave you?
Bana bir şey vermedi. Gazetecinin verdiği 500 liret nerede? İşte anne ile baba.
My first husband was a journalist. His news was always exaggerated. Poor me, I only realized it at the end of our honeymoon.
İlk kocam da gazeteciydi, yazdığı haberleri hep abartırdı ve zavallı ben bunu ancak balayımız bittiğinde anladım.
- So, what's next for the great journalist?
Büyük gazetecimiz ne yazacak?
Later I worked as a journalist passionately engaged in social issues, the problems of Southern Italy and I followed the peasants'fights.
Sonra gazetecilik yaptım, Azimle sosyal problemler üzerine eğildim, güney İtalya'nın problemleri. ayrıca köylülerin mücadelesinin destekçisi oldum.
In October, the exams to be a journalist begin.
Ekim'de, gazetecilik sınavları başlıyor.
I must be the stupidest journalist in the country.
Ülkenin en salak gazetecisi olmalıyım.
You know "journalist" and "justice" both begin with the same letter?
"Gazeteci" ve "adalet" sözcüklerinin aynı harfle başladığını biliyor muydun? ( journalist-justice )
In spite of the emotions that overwhelm me I would like to share this honour with journalist Fandor and his intrepid fiancée.
Duyduğum bütün kine rağmen bu şerefi gazeteci Fandor ve cesur nişanlısıyla paylaşmak istiyorum.
I would like to deny the allegations made by an infamous journalist who's spreading false rumours.
Ben, bu asılsız suçlamaları ve yalan haberleri çıkartan rezil gazeteciyi kınıyorum! Şuna bir bakın!
This journalist, who I made the mistake of trusting, hasn't changed a bit.
Kendisine güvenmekle hata ettiğim bu gazeteci hiç değişmemiş.
I'll be sitting here on Toulebonne and every journalist in the islands will know.
Ben Toulebonne'da otururken, adadaki tüm gazeteciler biliyor olacak.
Miss Kitka, the charming Russian journalist for The Moscow Bugle.
Bayan Kitka, Moscow Bugle'ın büyüleyici Rus muhabiri.
The only thing I know about you is that you are very enthusiastic, young journalist.
Senin hakkında bildiğim tek şey, çok hevesli olduğun, genç gazeteci.
The leadership nominated me best journalist in the French language. It doesn't matter.
Yönetim, Fransızca programlardaki en iyi gazeteci ödülüne beni aday gösterdi.
That journalist is on the line from Palermo.
Yine o gazeteci. Palermo'dan arıyor.
You're a third-rate journalist from Oregon or wherever the hell you're from.
Oregon ya da her nereden geliyorsan, üçüncü sınıf bir gazetecisin, o kadar.
Laura Marholm, journalist who with her husband has given financial aid to Strindberg a source of growing resentment to the poverty-stricken Swedish celebrity,
Laura Marholm, gazeteci. Kocasıyla birlikte ünlü zavallı İsveçliye karşı büyüyen kinin kaynağı olan Strindberg'e parasal yardımda bulunuyorlardı.
Many of our prominent citizens are paying their last respects to the cold-blooded murdered journalist, Mr. Tötges.
Pek çok güzide vatandaşımız vahşice öldürülen gazeteci Bay Tötges'e son görevlerini yerine getirip, dua ediyor.
You tell me about the lonely plight of a dedicated journalist. I tell you to stuff it.
Kendini işine adamış yalnız ve ciddî gazeteci pozuna her girdiğinde o pozu bir tarafına sokmanı söylerim.
She wrote two small books, came down with tuberculosis, broke off the engagement and moved from Oslo to a small town in the south of Norway where she began to work as a journalist.
İki küçük kitap yazmış. Tüberküloz'a yakalanınca, nişanlısından ayrılmış ve... Oslo'dan, gazeteciliğe başladığı yere, Norveç'in kuzeyinde küçük bir kasabaya taşınmış
As a journalist and a Spaniard I deem it a great honour to be asked to speak to you of His Excellency Carrero Blanco the heroic favourite son of Catholic and falangist Spain...
Bir gazeteci ve İspanyol olarak Katolik ve Faşist İspanya'nın evladı olan Ekselansları Carrero Blanco'nun haberini yapmak büyük bir onur.
But I am a journalist. My job is to keep the public informed.
Fakat ben bir gazeteciyim ve işim halkın bilgilenmesini sağlamaktır.
Maybe, but you're a journalist, you know the rules.
Olabilir ama sen gazetecisin. Kuralları bilirsin.
But you got to have enough sense if you're trying to build up your reputation as a journalist, to be in the right place at the right time.
Ama gazeteci olarak ünlenmek istiyorsan doğru zamanda doğru yerde olmalısın.
Surely that's the duty of a journalist :
Elbette, bir gazetecinin görevi bu ya :
Journalist with the Australian Broadcasting Service.
Avustralya Radyo-Televizyon Servisi'nde gazeteci
journalist 69
journalists 44
the job 92
the joke's on you 19
the jackal 21
the jerk 21
the jury 73
the job is yours 18
the judge 91
the jig is up 42
journalists 44
the job 92
the joke's on you 19
the jackal 21
the jerk 21
the jury 73
the job is yours 18
the judge 91
the jig is up 42