They're right there traduction Turc
480 traduction parallèle
- Well, right there they're gonna have the Mahoney Sisters.
- İşte tam orada Mahoney kardeşlerin adı yazacak.
They're right over there.
Şu an oradalar.
There's fish there, all right, but they're making jokes about the bait.
Denizde balık var ama yemle alay ediyorlar.
I heard about those cattle being stampeded over their crops, and there's too many strays running loose in that valley right now, only they're not strays.
Ürünlerinin üzerine sürülen sığır sürüleri hakkında bir şeyler duydum, ve şu anda bu vadide başı boş dolaşan bir çoğu daha var, Sadece onlar başıboş değil.
All our hopes, all our plans, they're all right there beneath you!
Bütün umutlarımız, bütün planlarımız, Hepsi burada senin dizlerinin altında!
But if you'd have been watching the dust swirls to the south like most of us you'd see that they're right there.
Siz de çoğumuz gibi güneydeki kum girdaplarını izliyor olsaydınız onların tam orada olduklarını görürdünüz.
They're right there on the sink.
- Lavabonun oradalar.
My guess is they're up there behind a pass beating'their war drums right now.
Tahminim onlar geçidin arkasında... şimdi savaş davullarını çalıyorlardır.
- They're ready, Miss Lorrison. - She'll be right there.
- Hazırlar, Bayan Lorrison.
I like to get right in there with those people... and find out what they're thinking and feeling.
ben bütün o insanlarla birlikte olup... ne düşündüklerini ve ne hissettiklerini keşfetmeyi seviyorum.
They're right there on the table.
Orada masanın üstündeler.
They're at union headquarters right now to see if there's a law against this.
Onlar şu anda sendikadalar, buna karşı herhangi bir yasa olup olmadığını soruyorlar.
I tell you, there are such things and they're right here in New York.
İnan böyle şeyler oluyor, hem de burada, New York'ta.
They're sitting right there.
Hemen karşımda oturuyorlar.
Well, they're kinda rough, you know, around the edges, but if you're ever in a jam, wham, they're right there.
Biraz kaba saba olduklarının ben de farkındayım, fakat bir şeye ihtiyacın olursa seni asla yalnız bırakmazlar.
They're right over there on the hat rack.
Hemen şuradaki askıdalar.
We have to go to those projects up there with the silent middle class, in those projects, where they're sitting with their pipes right now, in their chairs, reading the New York Times... you have to go up there, and you have to blow their minds.
Şu tepedekilere ulaşmamız lazım. Hani şu anda sandalyelerinde oturup pipo içerek New York Times okuyan sessiz orta sınıfın oturduğu yerlere gitmeliyiz.
If the Germans pierce our defenses on the Myshkova before we get there, and deploy their forces on its right bank, they're going to trample us.
Almanlar savunmamızı delmek için Myshkova nehrine geleceklerdir, ve doğruca güçlerini dağıtacaklar, onlar bizi ezmeye gidiyorlar.
- Right after the funeral... there's going to be a board of directors meeting... and probably a proxy fight... and I'll have to spend a week in Washington... because they're investigating the Armbruster Foundation.
Teşekkür ederim. Cenazeden hemen sonra yönetim kurulu toplantısı yapılacak. Muhtemelen yetki konusuyla ilgili savaş yaşanacak.
They're out there, all right, camped in the shelter of some trees.
Oradalar, evet. Ağaçların altında kamp kurmuşlar.
They're right down there in a can across from the coffee, a little round can.
Alice, poşetler kahvenin karşısındaki yuvarlak kutuda.
They're sittin'in there right now waitin'on me.
Onlar içerde ve beni bekliyorlar.
They're there, all right.
Oradalar, tamam.
They're even out there right now, digging in the garden.
Hatta şu anda dışarıda bahçeyi kazıyorlar.
- They're there, right?
- Şu an oradalar mı?
We were wondering... how in the hell they're bugging everywhere we go before we get there, and we're carrying the mikes right along with us.
Gittiğimiz her yere nasıl dinleme cihazı yerleştirdiklerini merak ederken mikrofonları üstümüzde taşıyorduk.
It's them, Carl, they're right there!
Onlar, Carl, hemen oradalar!
They're right there.
İşte oradalar.
They're right there.
Tam ordalar.
They're gonna be right there, aren't they?
Onlar orada olacaklar, değil mi?
They're in there, all right.
Onlar çoktan içerde!
They're leaking water right there! Bill.
Şu fayansları görüyor musunuz çocuklar?
They're brown brogues. They're right over there, right behind you.
Şu arkanızdaki kahverengi kaba ayakkabılar.
Right there and they're spending'a fortune.
Şu tarafa. Bir servet harcıyorlar.
With the pyrethrum... you kill the roaches right there in front of God and the client... whereas this starch and fluoride - leave it around, the roaches eat it... come back a few days later, they're running around fat as hogs.
Piretriyum sayesinde hamamböceklerini herkesin gözleri önünde öldürebiliyorsun. Ama nişasta ve florit kullandığın zaman böcekler yemi yedikten bir kaç gün sonra ortalıkta şişman domuzlar gibi koşuşturmaya başlıyor.
They're right out there.
Tam oradalar.
Have you ever been standing there and you're watching TV and you're drinking the exact product that they're advertising right there on TV?
Düşünsenize oturmuş televizyon seyredip... tam da aynı ürünü içerken TV'de reklamının yayınlandığını.
They're waiting for me right there.
Çekim için beni bekliyorlar.
There're moths on their way to the sun right now : "C'mon, it's goanna be worth it Fuck it, let's go find Hicks" "Alright" What did they do before?
Daha önce ne yapıyorlardı?
They're both up there, all right.
İkisi de yukarıda.
* * Yeah, they're in there right behind me * * * * Everywhere that I go * *
\ Evet, onlar benim tam arkamdalar / \ Nereye gidersem gideyim /
* * They're in there right behind me * * * * Everywhere that I go * *
\ Evet, onlar benim tam arkamdalar / \ Nereye gidersem gideyim /
They stop off here twice a year at that marshy little lake on the north end of the ranch and you're in luck because even as I speak, the flock's over there right now.
Yılda iki kez çiftliğin kuzeyinde bulunan gölde konaklıyorlar. Sizler şanslısınız çünkü dediğim gibi bu sürü şu anda gölde bulunuyor.
They're right over there!
İşte oradalar!
But what's weird is, that's your hard core porno, then you go home, turn on Channel 4 late at night, there's people fucking yeah they're right there.
Ama tuhaf olan yanı şu, yani hardcore pornonuzun : Eve gittiğinizde gece geç saatte kanal 4'ü açın. Düzüşen insanlar var.
There seems to be a staggeringly high proportion of hay fever sufferers and they're right next to the flowers, so we're moving the congregation.
Çiçekler mi? Öyle görünüyor ki bol miktarda çiçeğe alerjisi olan var ve onlar çiçeklerin yanında oturuyordu, yani şu anda topluluğu taşıyoruz.
- They're right there...
- Şuradalar...
Honeymoon Bay Road, I bet they're there right now.
Honeymoon Bay Road. Eminim şu anda oradadırlar!
They're right there.
- Hemen ilerideler.
They're even in on it sometimes, right there in the room when they come.
Bazen devletten adamlar da orada oluyordu, onlar geldiğinde odada oluyorlardı.
Now there's been an explosion, and they're all okay... they're all right.
Şimdi bir patlama oldu, iyiler bir şeyleri yok.
they're right 150
they're right here 50
they're right outside 19
they're right behind us 27
right there 2847
therese 78
there 14012
theresa 292
there you go 7508
therefore 1419
they're right here 50
they're right outside 19
they're right behind us 27
right there 2847
therese 78
there 14012
theresa 292
there you go 7508
therefore 1419
there you are 4720
there's always hope 39
there we go 2292
there aren't any 65
there isn't 382
there he is 3176
there you have it 213
there's no time like the present 22
there aren't 60
there it is 2912
there's always hope 39
there we go 2292
there aren't any 65
there isn't 382
there he is 3176
there you have it 213
there's no time like the present 22
there aren't 60
there it is 2912