They don't like it traduction Turc
966 traduction parallèle
And if they don't - if it looks like that snitch might rat on us - one single phone call and this whole place gets blown sky-high.
Eğer başaramazlarsa - biri bizi gammazlıyor gibi görünürse tek bir telefon aramasıyla tüm bu yer havaya uçar.
You shoot it out with'em and for some reason or other, I don't know why... they get to look like heroes.
Sebebi ne olursa olsun, herhangi bir sebeple şunlarla ateş ettiğinde... şu silahları kahraman yaparsın!
No, they don't write it against drivers like you.
Hayïr, senin gibi sürücülerden korumuyorlar.
I don't like it when they ask too many questions.
Çok fazla soru sordukları zaman hiç hoşuma gitmiyor.
They don't like to talk about it except with fellows they sleep with.
Bu konuyu çok güvendikleri dışında kimse ile konuşmak istemiyorlar.
And if they don't like it, well, that's just too bad.
Bu hoşlarına gitmezse, vah vah.
I don't pretend to like the idea of killing a bunch of people but it's the case of drop a bomb on them or pretty soon they'll be dropping one on Ellen.
Bir sürü insanı öldürme fikrinden hoşlandığımı söyleyemem ama bomba atmak bu demek ve onlar da aynısını yakında Ellen'e yapabilir.
But they tell it to you all mixed up, like pieces of a puzzle that don't fit.
Ama bir bulmacanın parçaları gibi karışmış bir halde sunarlar bunu.
I don't like it when they show you with the number on.
- Nesi varmış? - Üzerinde sayılarla resmini sevmiyorum.
No, don't mind him, dear, when they tease like that, it's just because what they really want to do is pinch you.
Boşver onu. Sana böyle takıldıklarında aslında seni mıncıklamak isterler ama bilirler ki insanların arasında hoş karşılanmaz.
They don't like it, I'm told.
- Pek de sevmiyorlarmış diye duydum.
And they don't like it.
Ve bu hoşlarına gitmiyor.
Why don't they keep it like that?
Neden bunu yapmıyorlar ki?
They don't like it, and they don't trust us!
Bundan hoşlanmıyorlar, bize güvenmiyorlar!
They're playing it like they don't know each other, but it's an old act any cop could spot, so I listened.
Birbirlerini tanımıyormuş gibi görünüyor ama bu polisin fark edeceği bir oyundur. Ben de dinledim.
And with her potential, I don't think they'd like to see it all pulled right out from under them.
Ve ondaki potansiyelle, birden bire çekip gitmesinden hoşlanacaklarını sanmıyorum onların.
It looks like they don't ask questions here.
Görünen o ki burada pek soru sormuyorlar.
Suppose they don't like it?
Ya beğenmezlerse?
And I don't like taking orders from people that call me boy and think because they give me a tip it makes up of whatever feeling - -.
Delikanlı diye çağırılıp emir verilmesinden nefret ediyorum. Niye, çünkü bana ufak bir bahşiş vermiş. O an neler hissediyorum bir bilsen.
He doesn't like it when he brings people up, and then they don't ride down again.
Yukarı çıkardığı insanların daha sonra aşağı inmemelerinden hoşlanmaz.
You don't know what it's like to have to suck up to people you can't stand, just because they have money.
Sırf paraları var diye... yüzünü görmeye katlanamadığın insanlara yaltaklanmak nasıldır bilemezsin.
Anybody don't like it, they know what they can do about it.
Bundan hoşlanmayanlar varsa kendileri bilir.
It's a wonder they don't crawl along on their bellies like snakes.
Yılanlar gibi karın üstü sürünmemelerine şaşmak gerek.
Don't look like they're gonna try us, does it?
Bize saldırmayacaklar gibi görünüyor, değil mi?
- They'd like to, but we don't allow it.
Çok isterlerdi ama izin vermiyoruz.
Well, yes, they treat me well, but I don't like it much.
İyi davranıyorlar ama mutsuzum.
I mean, you don't think they would feel it was beneath them or anything like that?
Bunu uygunsuz bulmazlar mı?
- That grabs'em where they don't like it.
- Hoşlanmadıkları bir yerden bağlarlar.
They don't do it like that anymore.
Artık öyle şey yapmıyorlar.
It'll have to be sovereigns. They don't like paper.
Altın olmalı, kağıt sevmiyorlar.
A Iot of folks like what I did but they don't like the way I did it.
Beş parasızım.
They don't like it when the unforeseen does occur.
Beklenmedik şeyleri sevmezler.
But I don't like it at all... even if they've granted all the guarantees we've demanded.
Fakat bundan hiç hoşlanmadım... istediğimiz tüm şartları kabul etmiş olsalar bile.
If you don't like what they do, don't make it right.
Onların yaptığından hoşlanmıyorsan.Doğru olanı yapma.
I don't think they like it much.
Bundan hoşlandıklarını sanmıyorum.
Those truck drivers come there to eat your greasy burgers and they kid you and you kid them back but they're stupid and dumb boys with their big old tattoos, and you don't like it.
O kamyon şoförleri gelip yağlı burgerlerini yiyorlar. Sana takılıyorlar, sen de onlara, ama hepsi de aptal ve gerzek çocuklar. Kocaman dövmeleri var, hiç hoşuna gitmiyor.
- They don't like it, they can...
- Beğenmiyorlarsa, kıçımı...
They don't know what a tree looks like or what it is to run in the sunshine.
Ne ağaçları biliyorlar ne de gün ışığından haberleri var.
They just don't know what it's like living alone, do they?
Yalnız yaşamanın ne demek olduğunu bilmiyorlar, öyle değil mi?
Now, if somebody gets dressed up to look like me, so they can hang this thing around my neck, I don't like it none.
Şimdi, biri benmişim gibi giyinse, şunu boynuma asmak için hiç de hoşuma gitmez.
They don't look like the trusting type. - It's a hit, ain't it?
Güvenecek tiplere benzemiyorlar.
It's just that people don't like to be treated as though they don't exist.
Ama kimse kendisi yokmuş gibi davranılmasından hoşlanmaz.
You see, I don't know how, and they have contests and things like that at Harmonia Whatever-it-is.
Yarışma da var dediniz... o dediğiniz yerde.
What is it they don't like about me?
Bende sevmedikleri şey ne?
They don't bleed. It's like they were rubber.
Hatta kanamıyorlar. sanki lastik gibiler.
She said they were doing it to everybody, but I'm the only one that it happened to, and I don't like that.
- Kız herkesten alacaklarını söyledi, ama bir tek... -... benimki alınmış bunu beğenmedim.
Those fellas guarding that gold... ... they don't like to travel at night. It's too tempting for people like you.
Bu arkadaşlar altını koruyor geceleri seyahat etmeyi sevmezler.
I don't know. It's like they, they're neurotic or psychotic or having fun as they say in Life Mag...
Bilmiyorum ya kaçıklar, sinir hastası olmuşlar ya da...
But what is happening here is a sing-along. Now, a lot of people don't like to do it because they feel it might be old-fashioned.
Oysa burada herkesin birlikte şarkı söylemesi onlara göre... eski kafalılık.
I'd like to think it was you, but... they don't deal in these items on the stock exchange, do they?
Senin olduğunu düşünmek isterdim ama... böyle şeylerle borsada pek ilgilenmiyorlar, değil mi?
It's hard to judge only by their faces, of course, but... they could be radicals and extremists, but they don't seem like robbers to me.
Ama sadece yüzlerine bakıp karar vermek zor tabii ki... Radikal ve uç fikirli olabilirler ama bana soyguncu gibi gelmiyorlar.
they don't 727
they don't like me 19
they don't work 32
they don't give a shit 20
they don't exist 52
they don't know yet 28
they don't listen 19
they don't hate you 16
they don't like you 20
they don't care 106
they don't like me 19
they don't work 32
they don't give a shit 20
they don't exist 52
they don't know yet 28
they don't listen 19
they don't hate you 16
they don't like you 20
they don't care 106